ÖZEL bir hastanedeydim.

3 numara biraz rahatsızdı, ilaç serum falan derken yaklaşık 3 saatimizi aldı.

O sırada hastaneye gelip gidenlerin çokluğu dikkatimi çekti.

Ağlayanlar, bayılanlar ne ararsanız vardı.

Allah hiç kimseyi hastaneye düşürmesin, doktorsuz ve hastanesiz de bırakmasın.

Acil gözlemin kapısında doktoru beklerken, yaşları yaklaşık 55-60 arası üç kişinin sohbetine ister istemez kulak misafiri oldum.

Gündemlerinde “Survivor” vardı.

....Yok Sabriye şöyle yaptı.

... Yok Adem böyle yaptı.

Gönüllülerin çok kötü yarıştığından tutun da, ünlülerden Serhat’ın çok konuştuğuna kadar...

Öyle kendilerini kaptırmışlardı ki, içeri girme sıralarının geldiğini bile başkalarının uyarıları ile farkına vardılar.

 

****

Üzülerek söylemek istiyorum; yukarıda saydıklarımın tamamı toplumumuzun aynası.

Yozlaştık.

Örfümüzü, adetimizi, yaşam biçimimizi kaybettik.

Başka toplumların değerlerini benimser olduk.

Çekirdek aile kavramını tamamen yitirdik.

Batı patentli o kadar çok şeyi içimize aldık ki, örf ve adetlerimizi, yaşam tarzlarımızı bile elimizden aldılar.

Acun Ilıcalı gibi insanlar bu yarışmalardan paralar basarken, ne yazık ki toplumumuzun da her geçen gün biraz daha yozlaşmasına vesile oldular.

Evet şunu diyebilirsiniz, “İstemeyen izlemez...”

Ama; öyle değil, evlerimize kadar bu tür ne olduğu belirsiz programları sokarsanız, birileri de çıkar izler.

Hele hele yeni yetişen çocukların hiç bir şeyden haberi olmadan bu programları izlemesini de engelleyemezsiniz.

Engellerim diyen yalan söyler.

Çünkü; bu programlar neredeyse 24 saat yayında.

Her saat izleme imkanı bulunabilir.

Şu internet çağında hiç bir şeyi kısıtlayamazsınız.

Evdeki tvden izletmezseniz, o gider odasındaki bilgisayardan izler.

Yani bu tür programlar için köklü çözümler üretmemiz lazım.

Birileri zengin olacak diye toplumumuzu heba edemeyiz.

Tekrarında dahi reyting rekorları kıran bu tür programların toplumumuz üzerindeki etkisi her geçen gün giderek artıyor.

Aynı gün 24 kişinin ölümü ile sonuçlanan trafik kazasından dahi bi haber ve sırf eğlence kültürünü benimseyen toplumumuzun hali korkutmaya başladı.

Evlilik programlarındaki furyanın aile üzerindeki kötü etkisini yıllar sonra anladık.

Herkes eleştiriyor ama ne yazık ki herkes de izlemek için can atıyor.

Toplumumuzdaki “aile kavramı”nı yeniden oturtmamız lazım.

Bu konuda yeni “devlet politikaları” üretmemiz gerekiyor.

Aksi taktirde batı ile doğu arasında sıkışan toplumumuz “özünü” giderek yitirmek durumda kalacak.