PANDEMİNİN gölgesinde başlayan eğitim öğretim bir çok sancıyı da beraberinde getirdi.
Son günlerde Kovid’den dolayı kapanan sınıfların sayısı giderek çoğaldı.
Hem pandemi hem eğitim öğretimin getirdiği yük velileri büyük bir telaşa sürükledi.
Ana okuluna başlayan bir öğrencinin bile okul masrafının “800-1.300 lira arasında” olması insanı ister istemez düşündürüyor.
Piyasada Çin malı kırtasiye ürünlerinin hızla artması ve ucuz olması sonucu bu ürünlere büyük rağbet artıyor.
Ancak kırtasiye ürünlerine büyük bir dikkat gösterilmesi de uzmanlarca uyarılıyor.
Piyasalarda bulunan pek çok kırtasiye ve okul araç ve gereçlerinin tehlikeli olduğunun altını çizen uzmanlar, özellikle mataralar, şişeler ve beslenme çantalarının plastik olmamasına dikkat edilmesi konusunda uyarılarda bulunuyor.Ayrıca “kokulu ve boyalı ürünlerden kaçınılması” gerektiğini söyleyen uzmanlar öğrencilerin sıklıkla kullandıkları kırtasiye malzemelerinin içerdikleri ürünler bakımından çocukların sağlığını tehdit eden ürünler olmaması konusunda velilerin dikkatini çekmeye çalışıyorlar.
Eylül ayının en sıkıntılı aylardan biri olduğunu hepimiz biliriz.
Okul masrafı, kışa hazırlık ve kışlık yiyeceklerin hazırlanması gibi masraflar bu ayın zorlu geçmesini sağlamaktadır.
Ancak geleceğimizin teminatı çocuklarımızın sağlığı için özellikle okul ve kırtasiye malzemeleri alımları esnafında uzmanların uyarılarını dikkate almalıyız.
Üç kuruş daha ucuza alacağız diyerek çocuklarımızın sağlığını tehlikeye atmayalım.
En önemlisi Milli Eğitim Müdürlükleri’nin bu anlamda nasıl bir yol izlediğidir.
Okulları kendi haline mi bırakıyor yoksa direkt müdahalede bulunabiliyor mu?En önemlisi okulların velileri yönlendirdiği kıyafet mağazaları, kırtasiye dükkanları nasıl belirleniyor.
Ahbap-çavuş ilişkisi mi uygulanıyor yoksa, yakalanan bir standart var mı?