BİR gazeteci nasıl olmalı, nelere dikkat etmeli.

Hangi yönergeleri izlemeli, meslek etik kurallarını nasıl kullanmalı, herkesin penceresinden olaylara nasıl bakmalı.

Gazeteciliği, kin, nefret, kişisel kaprisler aracı olarak kullanmamalı, demiştim.

Ama şunu da peşinen belirtmiştim; bu saatten sonra kimseye gazetecilik dersi verecek halim yok. Haddime de değil, diye.

 Hâlâ da aynı düşüncedeyim. Amacım bazı durumları hatırlatmaktan öte bir şey değildir.

 ***

 Ülkemizde gazetecilik yapmak çok kolay. Hem de çok basit.

Ufak bir köşe kapan, eline makine alan, bir koltuğa otur[1]an “oldum” edası ile kendini dev aynasında görmeye başlar.

Böyle olunca da gazetecilik kisvesi altında her türlü terane çevirmek kendilerine göre “mübah(!)” görülür.

 Elbette öyle değil. Aslında bindikleri dalı kestiklerinin farkında değiller.

Maalesef toplum yozlaşmasının en belirgin örneği medyada gözleniyor.

Kişisel kaprisler, ferdi menfaatler, uçuk kaçık hareketler ve dahası...

Maalesef ne ararsanız var.

Gelin Gazetecilik Meslek İlkeleri’nden bir kaçını hatırlayalım, belki bazı şeyleri düzeltmeye vesile olur.

 - Gazetecinin temel görevi, gerçekleri nesnel bir biçimde, çarpıtmadan, sansürlemeden aktarmaktır.

 - Haber, yorum ve görüşler okur ve izleyicinin yayının niteliğini anlayabilmesini sağlayacak biçimde, açıkça birbirinden ayrılmalıdır.

- Yayımlanan haber, görüş ve yorumlarda, bir insanın davranışının veya işlediği suçun, haber konusu olayla doğrudan ilgili olmadıkça, onun ırkından, milliyetinden, dinî veya mezhepsel inancından, cinsiyetinden, cinsel kimliğinden, cinsel yöneliminden, yaşından, “engelinden” veya başka bir özelliğinden kaynaklandığını ima eden vurgular yapılmamalıdır.

- Tekzip ve cevap hakkına saygı gösterilmelidir.

- Gazeteci, haber ajanslarından veya başka medya kuruluşlarından alarak doğrudan kullandığı veya geliştirdiği haberlerde kaynak belirtmelidir.

- Habere konu edilen veya edilmesi düşünülen kişi ve kurumlardan, hediye, maddi çıkar veya ayrıcalık kabul edilmemelidir.

 - Gazeteci, elde ettiği bilgileri doğrulatmak için çaba göstermelidir.

- Gazeteci, kişi ve kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde aşağılayan, hakaret içeren ifadeler kullanmamalıdır.

- Üstün kamu yararı olmadıkça, gizli kamera, izinsiz ses kaydı, kimlik gizleme ve benzeri yöntemlerle haber araştırmaktan kaçınılmalıdır.

- Gazeteci, bir haberin yayımlanması veya yayımlan[1]maması karşılığında “maddi veya manevi çıkar” peşinde koşmamalıdır.

 (...*...)

Gazeteci böyle olmalı da, ya memleketi yönetenler nasıl olmalı!?

 ***

Son günlerde Kayseri’deki koca koca kurumların sırf birilerine “paye” vermek adı altında yaptıkları organizasyonlara baktığımızda yukarıda gazeteciler için yazdıklarımızın aynısını yöneticiler için de ger[1]ekli olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak sözüm ona memleketi yönetenler hâlâ elma ile armudu birbirinden ayıramayacak kadar “âmâ” ise ne söylesek boş!