HAYAT tarızınız kişiliğinize yansır.
Kişiliğiniz karakterinizi oluşturur.
Oluşan karakteriniz hayatınıza yön vermeye yardımcı olur. Ne iş yaparsanız yapın, “baskın” bir karakter iseniz o işi yapma oranınız daima yüksek olur.
Etrafınıza bakın;
Ailenize,
Arkadışınıza,
Dostunuza,
Ahbabınıza;
Hepsinin birer karakter yapma gayreti söz konusu.
Elbette karakter yapma ya da oluşturma “zorla” olacak bir şey değil.
Kişinin göstermeye çalıştığı karakter farkılıdır, karşından görülen farklıdır. Her kişide farklılık gösterir.
Bazen de kişinin üzerine başkaları tarafından “kendi istedikleri” karakter elbisesi giydirilir.
Aslında onlar o karaktere sahip değiller.
Sırf sahipleri istediği için o karaktere girmek zorunda bırakılırlar.
Nedeni;
-Maşa olmayı tercih ettikleri için;
-Kullanmaya elverişli oldukları için;
-Kişilik bozukluğu yaşadıkları için;
-Bulundukları konum[1]ları kaldıramadıkları için;
-Yapay bir hayat tarzı seçtikleri için...
***
Bunları istediğimiz kadar çoğaltabiliriz.
Ama; özellikle baskın karakter insanların son dönemlerde çoğaldığını görüyoruz.
Etrafımızda sırf yüzsü[1]zlüklerini “baskın karakter” olarak yutturmaya çalışan insanlar var.
Bütün insanların karakterleri aynı değildir.
Bu yüzden örgüt ve ideolojiler; kendilerine en uygun insanları seçerler ve test ederler.
Bu testi geçemeyen insanları ya tamamen dışlar ya da belli kademelere getirmeyerek daha alt kademede değerlendirirler.
Öyle ki, hayat tarzları farklı olan insanlar, bir olay[1]dan, bir gelişmeden“kendine pay” çıkarır ve yeni bir yol çizer.
Tutarsa; amenna, tutmaz[1]sa yine kendi özüne dönmek zorunda kalırlar.
Bir de işin “doğru yaşamadan”, “doğruları savunur” gibi görüme tarafı var.
Ve bunu yıllarca maalesef kullananlar var.
Etrafımızda bunlardan bolca da mevcut.
Yaşayış tarzları, kişilikleri, ahlak yapılarında zerre kadar değişim yaşanmazken, “etrafa ayar verme” edebiyatını da hiç elden bırakmazlar.
Buraya kadar anlatmak istediğim şudur: 15 Temmuz ihanetinden sonra süregelen hadiseleri şöyle bir gözden geçirin.
15 Temmuz’dan önce nelerle uğraşanlar, bugün nelerle vakit geçiriyor. O günkü durumları ile bugünkü durumlarını karşılaştırın ne demek iste[1]diğimi anlarsınız.
Bunu anlamak için de fa[1]zla uzağa gitmeye gerek yok, herkes en yakınına, ailesine, arkadaşına ya da meslektaşı[1]na baksın, yeter!... (TEKRAR)