Yani “İkinci kurtuluş zaferinin” altıncı yıl dönümü.
6 yıl önceydi.
Yıllarca içimize sızmış, paramızı, pulumuzu aldıkları yetmiyormuş gibi, “dinimizi ipotek altına” alıp, her türlü dayatmalarla bizleri kendilerine “mecbur” bırakmaya çalışan “hainler sürüsünün” püskürtüldüğü gündür.
O gece başlayan “halk destanı” Türkiye’yi uçurumun eşiğinden alarak bugünlere getirdi.
Allah’a şükürler olsun ki bu halkın feraseti hainlere fırsat vermedi.
Bir yıl önce gizli ya da açık tüm darbe sevicilerinin, utangaç ya da açık, açık darbeleri sahiplenen darbe sevdalıların‘’şaşkınlığını’’ izah edecek tek neden var.
Halkın sokakları kuşatıp kendi iradesi ve egemenliğinden başka bir irade ve egemenliği kabul etmeyeceğinin yüreğiyle, bedeniyle ve sesinin en gür tonuyla ilan etmesidir.
Türkiye tarihinde ilk kez “halk sokağın gerçek hakimi” olduğunu dosta düşmana ve bütün dünyaya gösterdi.
Bütün darbe kalkışmaları onur kırıcıdır; çünkü darbecilerin neredeyse tümü aslında halkın maaşlı çalışan memurlarıdır.
Halkın parasıyla, halkın satın aldığı silahlarla, halkın iradesine ipotek koymak olabilecek “en onursuz” davranıştır.
Halkın oluşturup olgunlaştırdığı imkanlarla “halkın özgür iradesini susturmaya” çalışmak olabilecek en düşkün, en sefil kişilik davranışıdır.
Bütün darbeciler aslında “karaktersiz nankör” ve hiç de hak etmedikleri imkanlara göz diken zavallı ev beslemeleridir.
İşte bu gözü dönmüş “ırz düşmanları” 15 Temmuz gecesinde katilleşerek, ülkenin yönetimine el koyma cüretini gösterdiler ve elbette bu onurlu halktan hak ettiği tokatı yiyip, misli ile hak ettikleri bir muameleyle derdest edildiler.
Halkın zaferi demokrasinin zaferidir. Artık demokrasimizin üstünde altında ya da doğusu ve batısında hiçbir korkuluk kalmadı.
Bir halk için en değerli olan şey verdiği kararların yaptığı tercihlerin saf ve eksiksiz olarak uygulanmasıdır.
İnsanlık bunun için demokrasiyi icat etti. Başka da güç odaklarına muhtaç hale gelmeden onların mücadelesiyle karşılaşmadan özgürce gelişip serpilmek için “demokrasi çok gerekli ve zorunlu bir siyasi rejimdir.”
Demokrasimizi göz bebeğimiz gibi korumalıyız ve bu halk 15 Temmuz gecesi bu kararlılığının pratik uygulamasını herkese gösterdi.
Ama bitmedi.
Dün olduğu gibi bugün de vatanımıza, milletimize, birliğimize, dirliğimize daha çok sahip çıkmalıyız.
Bu coğrafyada dün olduğu gibi bugün de yarın da hainler bitmeyecek.
Bize düşen; TEK VATAN, TEK BAYRAK, TEK MİLLET ve TEK DEVLET şiarımızı “ilelebet” korumaktır