Kılıç Ali’nin Develi’ye Gelişi

Mehmet ÖZDEMİR Anlatıyor

Cumhuriyet ilan olunduğunda 10 -11 yaşında idim. Milli Mücadele yıllarında merhum babam Develi Belediye Reisi idi. Ortalık karışıktı. Fransız işgali ve Ermen, zulüm korkuları içinde sabahlara kadar göz kırpmadan oturan, babam ve annemi hatırlıyorum.” Bu çocukları ne yapacağız” kaç defa kulaklarımla işittim. Mustafa Kemâl, bu isim, Sivas’ta bir ümit ve ışık olarak parladı.

Mustafa Kemâl’in emir ve talimatı ile. Kılıç Ali’nin Develi’ye geldiği günleri hatırlıyorum. Taybabası denilen Tekir Yolu üzerindeki bir mevkide, kaymakam, şube reisi, jandarma komutanı, babam Kılıç Ali’yi karşıladılar. Gölemen Bağları yanından dere yollarını geçerek, adeta gizlice bizim eve geldiler. Kılıç Ali’nin yanında ayırmadığı Kazım Çavuş’u, Kılıç Ali’nin heybetli şahsını hatırlıyorum. Sabahları bu kıymetli misafirin eline su dökmek için ibrik ve leğeni kendim götürür, onu dikkatle tetkik ederdim. Kılıç Ali’nin yüzünü çevreleyen gür siyah sakalı su ile sıvazlarken, bir haşırtı olur, fakat dik bıyıkları hiçbir zaman aşağıya sarkmazdı. On günden fazla misafir kalan bu sayın kişiyi, hayalimizde ne kadar yüceltmek mümkünse, o kadar yüceltiyor, ona efsanevi sıfatlar izale ediyorduk. Mustafa Kemâl 50 bin kişilik ordu gönderecekmiş, Kılıç Ali bu ordunun önderi imiş. Gavurlar o zaman görürler, günlerini Mustafa Kemâl yenilmez bir kumandan imiş. Kılıç Ali’ye kurşun geçmezmiş. Mustafa Kemâl’in gizli emirleri, Kılıç Ali’nin atının nalları arasında saklı imiş. Onun için Kazım Çavuş, gece gündüz göz kulak oluyormuş. Kılıç Ali’den her sabah, birkaç çift söz dinlemek için sabırsızlanırdım.

 

 

Kılıç Ali’nin İlk Sözü:

-Merhaba, Paşa idi. (Mehmet Özdemir’e Paşa da derler) İnşallah sen büyüyünce hakiki paşa olacaksın. Paşa oğlum, vatan, millet tehlikede, kurtarmaya çalışıyoruz. Paşa oğlum esaret ölümden de beter. Paşa oğlum, bu gâvurlardan korkumuz yok. Mustafa Kemâl onların hakkından gelecek.

Kılıç Ali’nin benimle konuşmalarından hatırımda kalanlar bunlar. Kılıç Ali gittikten sonra, Mustafa Kemâl, Develi ile irtibat kurdu. Güvendiği en yakın ideal ve silah arkadaşlarından Kemâl Doğan ve Osman Tufan beyleri Develi’ye yolladı. (SIRDIR) başlıklı yazdığı mektupla, Kemâl Doğan ve Osman Tufan beylerle iş görüşmesi yapılmasını ve yardım müzaherette bulunulmasını istedi. Bu küçük eserde bu hadislerin hikâyesi var.

Arkadaşım Hacı Feci Şekilde Can Verdi:

Kozan’dan Ermeni zulmünden kaçarak Develi’ye gelenler Mafazade İbrahim Efendi’nin oğlu Hacının (arkadaşım on yaşında) bir harp oyunu esnasında damdan düşerek öldüğünü hatırlıyorum. Zavallı Hacı bir Türk çetesi rolünde idi. Onu dam üstünde yakaladık. Teslim olmasını istedik. “Ben teslim olur muyum?” diye damdan atlamak istedi. Fakat aradaki boşluğu aşamadı. 7-8 metre derinliğe, taşların üstüne düştü. Feci şekilde can verdi.

 

 

Babamın Gözlerinden Akan Yaşları Hatırlıyorum:

Develi’den ilk çıkış yapan babamı ve yanındaki atlıyı hatırlıyorum. Arkalarından koşarak “baba” diye hatırladığımı, babamın korkar gibi yüzünü bana çevirdiğini ve gözlerinden akan yaşları, hatırlıyorum.

Bir Ermeni Casusu Yakalattım:

Babam, Haçında cephedeyken evimize kadar gelebilen bir Ermeni casusunu jandarma Kumandanı Abdullah Bey’e haber verdim. Kumandan geldi. İhbar ettiğim adamdan şüphelenerek aldı götürdü. Zorlukla konuşturdular. Bulgura “bulun” heybeye “hekbe” demesinden Ermeni olduğunu anlayan jandarma çavuşu nihayet casusu konuşturmaya muvaffak olmuştu. Bu hizmetimden dolay merhum Osman Tufan ve Jandarma K. Abdullah Bey’in bana özel törenle taktıkları palaska ve üzerindeki kasaturayı hatırlıyorum.

Amcam Haçın ’da Şehit Düştü:

Amcamın Haçın ‘da şehit olduğunu işitince intikam almak için planlar yaptığımı, günlerce uykusuz ve acı içinde kıvrandığımı hatırlıyorum. Haçında 8 ay devam eden kanlı savaşların, türlü hikâyelerini hatırlıyorum.

50 Yılını Dolduran Cumhuriyet Milletin Malı Olmuştur:

Ankara’da kurulan Büyük Millet Meclisi’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu hatırlıyorum. Aradan 50 yıl geçmiş. 50 yıl, milletlerin tarihinde ve insanların hayatında büyük bir devredir. 50 yaşına gelmiş bir insan, ömrünün yarısını çoktan geçmiştir. 50 yılı dolduran bir rejim, artık milletin malı olmuştur. Bu rejimin kuruluşunun 50’nci yılını idrak etme mutluluğu heyecanı içinde, elime kalem alarak, şu kırık dökük ifadelerle 50’nci kuruluş yılına bir katkıda bulunmak bir hizmet yapma arzusu ile bu eseri meydana getirdim. Develi Kaymakamlığından aldığım 25.12.1972 tarihli ve 404-21 sayılı bir yazı ile, kutlama için teşekkül eden “tarih” ve “il yıllığı” komitelerine üye olduğum tebliğ edildi. Bu ilgiden dolayı memnun oldum. Komiteye mensup sayın arkadaşlarla birkaç defa toplantı yaptık. Milli Mücadeleye ait tarihi olayların, tarafımdan yazılması kararlaştırıldı. Ben üzerime aldığım görevi yaptım. Bu arada değerli mülki idare amirlerimizden olan Emekli Hava Generali Kayseri Valisi çok Sayın İhsan Aras Paşamız yakın ve samimi bir ilgi göstererek, tetkik ederek bu eser hakkındaki düşünce ve görüşlerini sunuş yazısı ile kitapta belirttiler Cumhuriyetin 50’nci yılı için en güzel bir armağan olarak vasıflandırdılar. Şayet vali paşamızdan bu yakın ve samimi ilgi sonucu kendi imkânlarımla bu kitabı bastırdım.  Ben bu eseri tarihin derinliklerinde yatan, bu gerçekleri aydınlığa çıkarmak ve dolayısı ile yeni kuşaklara ve Milli Mücadele tarihimize ışık tutmak düşünce ve amacı ile yazdım. Hizmetim olumlu olursa, mutluluk duyacağım.

Elbette ki birçok kusuru ve noksanı vardır. Fakat birçok yönlerden milli tarihimize ışık tutacaktır. Bilhassa Develililerin Milli Mücadele’de ifa ettikleri tarihi ve şerefli görevleri belirtmeye çalıştım. O günlerin ahval ve şartlarını canlandırmak istedim. Bunları, babamdan kalma tarihi belgeleri değerlendirmek sureti ile yazdım. Yazılanların hepsinin mesnedi ve belgesi vardır. Sayın okurların tetkik ve takdirlerine arz eder, saygılar sunarım.