BENİM GÜZEL MEMLEKETİM

7.Bölüm: Develi = Erciyes

 

Develi’ye gelip de Erciyes’e çıkmamak olmaz. Çıkın ama dikkatli olmayı da sakın elden bırakmayın; dikkat edin güneş fark ettirmeden yakar, geceyse donarsınız. Kalacaksanız tedbirli olmanızı tavsiye ederim. Erciyes bambaşka bir yerdir, şimdiye kadar görüp yaşadığınız hiç bir yere benzemez. Birkaç gün kalırsanız bünyenize bağımlılık yapmaya başlar; kahvaltıyı zor yapar, kendimizi dışarı atarsınız. Bedeninizi doğanın kucağına bırakın! Güneş ruhumuzu alır, Taa ufuk çizgisin ötesine götürür. Uyandığınızda bütün kederlerinizden, kaygılarınızdan arınmış olduğunuzu göreceksiniz.

Erciyes Türkiye’nin en kafa dinlenilesi tatil mekânlarından biridir. Özellikle sit alanı olmasından dolayı, bir kaç torpilli dışında kimsenin beton bina dikemediği, insana huzur veren bir belde. Kışın bir iki ayın dışında fazla eğlencesi ve lüksü bulunmaması sayesinde gereksiz insanların gelmediği, insanların kendi halinde takıldıkları nefis bir mekân. Yüreği sıkışmışların, ruhu kirlenmişlerin, kaybetmeyi alışkanlık edinmişlerin, yorulmuşların, kırılmışların, sıkılmışların artık yapacak bir şey bulamadığında kaçıp sığınabileceği bir yer burası. İnsanların kendilerini yeniden bulabileceği, eskiden yaşadıkları güzel günlere dönebileceği, şahane güzelliğe sahip bir doğa harikası..

Bir bankta, bir hamakta, bir sedirde, biraz kırmızı şarapta, ay ışığında, gece mehtapta, kahvaltıdaki taze çıtır ekmekte, derinden derinden çalan Cohen’de, gece ateşinde, ateşte pişen sucukta, sarhoş bakışlarda, rüzgar olmamış öykülerde kendilerini yeniden buldukları, hayata dönebilecekleri şahane yer Erciyes. Her şeyin olduğu gibi kalmasını umduğumuz, tanrının insana emaneti bir belde.

Gidilmesi gereken tatil mekanı.. Gökyüzüyle toprak ananın birleştiği yer... Nam-ı diğer cennet.. Mümkünse grupça, hiç olmazsa sevilen bir kişiyle gidilsin, herkes takılsın, içilsin, eğlenilsin, gençlik hatırası olsun çocuklara da anlatılsın, efsane olsun.

1950’li Yıllarda Develi:

Ellili yılların sonuna doğruydu, yeni yeni ergenlik çağına giriyordum. Rahmeti babamla birlikte sabah erkenden kalkmış, kır eşeğimizi önümüze katmış, dama asıp kurutmak ve kışın aşımıza katmak üzere kemik getirmeye Kayseri’ye gidiyorduk. Sıra dağlar arasından geçerken, inanılmaz büyülenmiştim. Babam dağların, tepelerin, vadilerin hepsinin adını tek tek biliyor, oralarda geçen anılarını bana anlatıyordu. Kar yağıyordu hafiften. Kesile kesile kökleri kalan çot kavakların oluşturduğu ormanlarla kaplı dağların arasından geçmiş, soğuk sularından içmiştik. Görüntü muhteşemdi, çok etkilenmiştim.

Erciyes Dağı Bir Doğa Harikasıdır:

Erciyes dağı, her ismini duyduğumda gözlerimin sulanmasına yol açan bir doğa harikası... Hep karlı, hep mavi, hep puslu, hep içine dönük... İçine adım attığım andan itibaren ruhumu bedenimden çeken, bir ömür boyu yaşamak için can attığım yer... Püs toplamak için tepelerini karış karış adımladığım, kazmayla her gevenin kökünü tek tek kazdığım, yorgun düşüp çadırda yatarken, kaldığımız koyu çevreleyen tepelerin bir anda eğilip, beni gök kubbede asılı duran o yıldız kümelerine taşıdığını hatırlıyorum. Nasıl unuturum. Gece hiç bitmesin, sabah olmasın isterdim.

Develi’den her ayrılışta o günler aklıma gelir. Ayrılık zamanı geldiğinde normal hayatıma adapte olamayacağımı bilir, aklım bir tek fikre sabitlenir; Geri dönmek, geri dönmek, geri dönmek !!! Nasıl başaracağımı bir türlü bilemem.

Sessizliğine, huzuruna, sakinliğine, parazitsizliğine, duruluğuna, uzaklığına, güzelliğine, geniş ufkuna ihtiyacımın olduğu yer Erciyes. Ayrılıklar bana zor gelir ve ben memleketimi, dağlarını, bağlarını, bahçelerini, çiçeklerini, böceklerini çooook özlerim çooook.

 

Memleketimin çayırlarında çimenlerinde sere serpe yatıp uyumak, sıcakta soğuk derelerinde yüzmek, gece yarısından sonra kurtlardan, kuşlardan korkmadan yıldızları seyretmek. Dam başında, yün yorganın altında uyurken zifiri karanlığı içimde hissetmek. Unutamadığım şeylerden bazıları.

Ağustos Ayında Efil Efil Rüzgâr Eser:

Ağustos ayı içinde bunalmadan efil efil esen rüzgârın söylediği şarkıları dinleyerek uyumak, kırlarda toplanmayı bekleyen çiçekleri ve olağanüstü bitkilerin bulunduğu, yağmurun bir başka yağdığı mucizevi bir doğa harikası Develi. Burada bir süre kalınca şimdiye kadar gelmediğiniz için çok şey kaçırdığınızı fark edeceksiniz.

Erciyes en keyifli tatillerinizden birini yapacağınız güzide bir tatil beldemiz. İnsanlar güler yüzlü, hava tertemiz, gölet buz gibi, balıklar muhteşem. Hem sakin, hem süper lüks birçok otel, yemekler leziz. Her öğlen sınırsız kaynak suyu ile tadına doyum olmayan pideler, gözlemeler ve salata yiyip, sonrada artık yakmayan güneşin altında bir bankta oturup insanlarla muhabbet etmenin zevkini tatmak.

Doğa güzelliklerini yaşamak için, konaklama beklentilerinizi minimuma indirmenize, temiz havada ruhumuzu yenilemek uğruna her şeye katlanmayı göze almanıza gerek yok. Umduğumuzun tam tersine, dağ başında süper lüks, konfordan ödün vermeden konaklayabileceğiniz modern birçok otel yapılmış. İnsanın rahat edebileceği her türlü olanağı ayaklarınızın altına seriyorlar. Size garanti ederim aradığınızdan fazlasını bulacaksınız. Hakkında yapılan yorumlardan çok daha temiz, iç mekanlar oldukça geniş, huzur veriyor..

Ay ışığının, yıldızların, karanlığın, saman yolunun, büyük ve küçük ayının, sakinliğin tadını çıkarmaya, huzur bulmaya, doğayla baş başa kalmaya meraklı olanların aradığı her şeyi bulabileceğiniz bir yer burası. Yalnız doğanın kalbine bir bıçak gibi saplanan direkler olmasa.. Muhakkak yanınızda sapan getirmeyi unutmayın, olmadı burada yapın. Çevreyi ışıklandırmak için direkler dikmişler. Kimse görmeden ampullerden hiç olmazsa birkaç tanesini indirin. Civalı ampulden daha iyi aydınlatır burayı yıldızlar ve ay... Kışın fırtına çıkar yıkılır inşallah o direkler. Siz beceremezseniz giderken lastik sapanları sizden sonra gelenlere bırakmayı sakın unutmayın.

 

Erciyes Özlemi:

 

Erciyes çocukluktan beri bildiğim, türkülerini dinlediğim bir dağdır. Daha önce zirvesine çıkmışlığım da vardır. Yakından tanıdığım, kucağında gençliğimi geçirdiğim cennetten bir köşe..

Develi’ye doğru gelirken karşınızda Develi’nin çok yukarılarında asılı kalmışçasına salınan mağrur Erciyes’i görür, içinize bir serinlik düşer. Yıllarca özlenen bir sevgiliye kavuşmanın heyecanı kaplar içinizi. Yüreğinizin sevinçle pır pır çarptığını hissedersiniz.

Karlarla kaplı dağda, arabanızla yolunuza devam ederken tepelerin arasından hafifçe pırıltılar görülür, çok geçmeden güneş saklandığı yerden çıkar. Masmavi gökyüzünde ışıldayarak içinizi ısıtmaya başlar.

Develi denince akla Erciyes, Erciyes denince akla Develi gelir. Develi Erciyes eteklerine kurulmuş şirin kasaba. Develi’de doğup büyüyen her genç ömründen en az bir kere yürüyerek Erciyes’in tepesine çıkmıştır ya da çıkmayı denemiştir. Develi’yi havadan seyretmeden geçirilen bir ömür ömürden sayılmaz. İki yorucu günün sonunda soluk soluğa kalarak zirveye ulaşırsınız, ama yorulduğunuza değer. Manzara çok güzel, küfül küfül bir rüzgâr eser adeta sizi alıp hayaller âlemine götürür. Ayağınız yerden kesilir kendinizi kısa bir süreliğine de olsa bulutların üstünde hissedersiniz. Gözlerinizi kapatarak. ..

İsmail SAMUR

Emekli Öğretmen

Kaleminize ve yüreğinize sağlık değerli İsmail Samur hocam. Develi ve Erciyes ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Develi sevdanız ve Develi özleminiz her satırda hissettiriyor ve adeta yaşatıyorsunuz. İyi ki varsınız.