SINIR KOMŞUMUZ SURİYE'DE  61 YILLIK BAAS REJİMİ ÇÖKTÜ PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK 

Sınır komşumuz Suriye'de 1963'de iktidara gelen Baas Partisinin 61 yıllık kanlı iktidarı, 2011'de özgürlük talebiyle başlayan halk hareketlerinin şiddetle bastırılmak istenmesiyle patlak veren iç savaşta, başkent Şam'ın rejimin kontrolünden çıkmasıyla çöktü. 

Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) lideri Ahmed eş-Şera, eski başbakanın gözetim altında kalacağını açıkladı. Muhalifler, ülkeden kaçan Esad'ın yakalanmasına yardım edenlere 10 milyon dolar vereceklerini duyurdu..

Evet 61 yıllık Baas rejimi çöktü ve asıl sorumuza gelelim şimdi ne olacak?

Konuk Kalem: SAPARE AUDE

Suriye’nin Yeni Hayatına Türkiye’nin Yumuşak Gücü ve Uluslararası İşbirliği: Güvenlik, Yeniden İnşa ve Tanınma

Suriye’nin Yeni Hayatına Türkiye’nin Yumuşak Gücü ve Uluslararası İşbirliği: Güvenlik, Yeniden İnşa ve Tanınma


Suriye'nin yeni hayatı, sadece toprak bütünlüğü ve güvenliğin sağlanması ile değil, aynı zamanda uluslararası toplumun güçlü işbirliğiyle şekillenecek bir süreci gerektiriyor.

Savaşın yıkıcı etkilerinin ardından, bölgedeki kalıcı istikrar, altyapıdan çok daha fazlasını gerektiriyor. Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, her köşesinde güvenliğin sağlanması ve halkın geri dönüşünü teşvik eden bir ortamın oluşturulması, bu sürecin temel taşlarını oluşturuyor.

Türkiye, bölgedeki tarihi ve coğrafi yakınlığı, kültürel bağları ve güçlü diplomatik ilişkilerini kullanarak, Suriye’nin yeniden inşasına önemli katkılarda bulunmuş ve bundan sonra da bu rolünü sürdürebilmelidir.


Suriye’nin Güvenliği ve Türkiye’nin Rolü


Suriye'nin güvenliği, yalnızca askeri gücün sağlanacağı bir konu değildir. Halkın güvenli bir şekilde geri dönmesi ve yaşamlarını sürdürebilmesi için ulaşım ağlarının güvenliğinin sağlanması ve 7/24 güvenlik korumasının olması şarttır. Türkiye, yıllardır barış gücü operasyonları, bölgesel güvenlik işbirlikleri ve sınır ötesi güvenlik politikaları ile bu sürece katkı sağlamıştır.

Türkiye'nin bugüne kadar gösterdiği çabalar, bazen yalnızlaştırılmasına rağmen, Suriye'nin bütünlüğünü savunmada kritik rol oynamıştır. Bu güvenli ortam yalnızca halkın evlerine dönmesini değil, aynı zamanda yatırımcıların ve uluslararası toplumun Suriye'ye güvenle yaklaşabilmesini sağlamak için de gereklidir.


Bu doğrultuda, Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşlar, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve istikrarını tanımaları gerekmektedir.

BM'nin kabul ettiği kararlar, Suriye'nin bağımsızlığını ve sınırlarının korunmasını sağlamak adına büyük önem taşır. Bu kararlar, Suriye'nin bağımsızlığını sağlamanın ötesinde, uluslararası ticaret ve işbirliği için de zemin hazırlar. Türkiye, BM kararlarını destekleyerek, Suriye'nin yeniden inşa sürecinin her aşamasında etkili bir aktör olabilir ve olmalıdır.

Türkiye’nin Yumuşak Gücü: Yeniden İnşa, Ekonomik İşbirlikleri ve Eğitim


Suriye’nin yeniden inşa sürecinde Türkiye’nin yumuşak gücü, sadece altyapı ve güvenlikle sınırlı değildir. Türkiye, Suriye’de altyapı projelerinde, eğitim ve sağlık gibi sosyal hizmetlerin yeniden faaliyete geçmesinde önemli bir rol oynamalıdır. Eğitim, sağlık, kamu hizmetleri, rehabilitasyon merkezleri gibi temel alanlarda, Türkiye bölgesel tecrübesini kullanarak Suriye'ye kalıcı destek sağlayabilir.

Okulların açılması, hastanelerin yeniden inşası, yaşam alanlarının güvenli bir şekilde inşa edilmesi, sadece fiziksel yapıları değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşümü ve gelecek için umudu getirecektir.


Bu noktada Türkiye’nin, uluslararası fonlar ve işbirlikleri ile sadece altyapıyı inşa etmesi yeterli olmayacaktır. Suriye’nin kalkınması için ticaret anlaşmaları yapılmalı ve bölgedeki iş alanları aktif hale getirilmelidir.

Böylece, Türkiye ile Suriye arasındaki ticaret anlaşmaları, sadece bölgesel ekonomik istikrarı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda işsizlik oranlarını düşürerek Suriye halkına yeni iş imkanları sunar. Bu adımlar bölgenin tamamının kalkınmasına hizmet edecektir.

Uluslararası Fonlar ve Kaynak Tahsisi


Uluslararası fonların desteği, Suriye’nin yeniden inşa sürecinin sürdürülebilirliğini artıracak ve kapsamını genişletecektir. Türkiye’nin öncülüğünde gerçekleştirilecek yardımlar ve altyapı projeleri, Suriye'nin yeniden yapılandırılmasında önemli bir rol oynasa da, uluslararası işbirliği ve fonlama bu sürecin başarılı olmasını sağlayacaktır.

Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, Suriye'ye sağlanacak finansal destek ve kaynak tahsisi için önemli bir rol üstlenebilir. Bu tür fonlar, sadece altyapı projeleri için değil, sağlık, eğitim, tarım ve çevre gibi temel alanlar için de gerekli kaynakları sağlayacaktır.


Bu fonlar, ekonomik büyümeyi hızlandırmakla kalmaz, aynı zamanda bölgesel işbirliği ve barışın kalıcı şekilde sağlanmasına katkı sağlar.

Türkiye ve BM, bu kaynakları etkin bir şekilde yönetmek için ortak bir platform oluşturabilir. Bu fonlar, sadece Suriye'nin yeniden inşasında değil, bölgesel istikrarı pekiştiren bir güç olarak da önemli bir araç olacaktır.

Güvenli Bölge ve Suriye Güvenlik Güçlerinin Eğitimi


Suriye’nin yeniden inşası yalnızca altyapının güçlendirilmesiyle sınırlı kalmamalıdır. Güvenli bölgelerin oluşturulması ve bu bölgelerde Suriye güvenlik güçlerinin eğitilmesi süreci de büyük önem taşır.

Türkiye, BM ile işbirliği yaparak, güvenli bölgelerde Suriye güvenlik güçlerinin eğitimi ve modernizasyonuna katkı sağlayabilir. Bu eğitimler, askeri, fakat aynı zamanda insani haklar, uluslararası hukuk ve kriz yönetimi gibi alanları da kapsamalıdır.


Güvenli bölgeler, yerel halkın güvende hissetmesini sağlamak ve toplumsal barışı tesis etmek için kritik bir adımdır. Türkiye ve BM’nin bu süreci yönlendirmesi, Suriye’de iç huzurun sağlanmasına ve halkın güven içinde yaşamaya başlamasına olanak tanır. Güvenlik güçlerinin eğitimi, yalnızca askeri denetim değil, aynı zamanda sosyal ve toplumsal denetimi sağlayarak, halkın güvenliği ve ülkenin istikrarına büyük katkı sağlar.

Yeni Suriye İçin Eğitim ve Türkiye-Suriye İşbirliği


Suriye’nin yeniden yapılanmasında eğitimin rolü de göz ardı edilemez. Eğitim, sadece Suriye halkının yaşam standartlarını yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda bir temel haktır ve Suriye'nin geleceği için sağlam temeller atılmasında yapı taşıdır.

Bu noktada Türkiye, mesleki ve teknik eğitim merkezlerinin yanı sıra yükseköğretim gibi projelerle, bölge halkının eğitimine önemli bir katkı sağlayabilir.

Bu üniversitelerin kurulması, Suriye’nin ulusal istikrarına ve uluslararası standartlarda nitelikli eğitim alacak gençlerin yetişmesine olanak tanır.

Ayrıca, eğitim ve mesleki gelişim programları, bölgedeki halkın uzun vadeli ekonomik kalkınmasını hızlandıracak ve bu sürece katkı sağlayacak güçlü bir araç olacaktır.

Sonuç olarak, Suriye’nin yeniden inşa süreci yalnızca bölgesel bir işbirliği ile değil, küresel bir dayanışma ile gerçekleştirilebilir.

Türkiye’nin önerliğinde, uluslararası fonlar ve BM'nin desteğiyle, Suriye'nin ekonomik ve güvenlik altyapısı inşa edilebilir. Türkiye’nin yumuşak gücü, sadece altyapı ve güvenlik değil, aynı zamanda eğitim, sağlık ve ticaret alanlarında da etkili bir araç olarak kullanılmalıdır.

BM ile yapılan işbirlikleri ve uluslararası fonların doğru kullanımı, bu sürecin başarısına katkı sağlayacaktır. Suriye halkının güven içinde yaşamaya başlaması ve bölgesel barışın tesisi için bu adımlar atılmalı ve uluslararası toplumun katkılarıyla kalıcı bir çözüm sağlanmalıdır.