• Reklam
Recep SAYGIN

Recep SAYGIN

İlahiyatçı Yazar

KADER KAVRAMI, HZ.PEYGAMBERİMİZ VE SAHABE HAYATINDA KADER İLE İLGİLİ UYGULAMALAR

06 Şubat 2022 - 18:38 - Güncelleme: 06 Şubat 2022 - 18:41

Öncelikle tüm kardeşlerimize saygı,sevgi ve muhabbetlerimi sunarım.

   Kardeşlerim bu hafta Dini Kaynaklardan biri olan Hz. Peygamber ve Sahabe Sünnetleri ışığında Kader kavramı üzerinde duracağız.

Kader, Allah’ın ezelden ebede kadar olacak şeylerin zamanını, yerini özelliklerini ve niteliklerini önceden bilmesi ve takdir etmesidir. 

Allah Teâlâ insanları yaratmış, onlara akıl, irade ve güç vermiştir. İnsan akliyle ve iradesiyle iyi olanı seçecek ve kötü olandan sakınacak.

İnsanın bu iyiyi seçme ve kötüden sakınma gücüne “cüz'i irade” diyoruz. İrademizle iyi ve kötüden, faydalı ve zararlıdan hangisini seçersek, Allah da onu irade ve isteğimize uygun şekilde yaratır.


Günah ve yasak olan bir şeyi isledikten sonra onu kaza ve kadere isnat edemeyiz. Çünkü biz irade ve isteğimizi o yöne sarf ettiğimiz için sorumluyuz. Kaza ve kader herhangi bir isi yapmaya bizi zorlamaz.

Konu ile alakalı ayeti Kerimelere bakalım.“...O’nun katında her şey bir ölçü (miktar) iledir.” (Rad Suresi8.Ayet); “...

Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir.” (Furkan Suresi 2.Ayet); “De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez...” (Tevbe Suresi 51.Ayet)“Oysa sizi de yaptıklarınızı da ALLAH yarattı”(Saffat Suresi 96.Ayet)


   Burada Cebriye Fırkasının da iddia ettiği şu soru aklımıza gelebilir, Acaba ALLAH yarattıklarını, onlara tercih hakkı vermeden, yarattıklarını ve olayları kendisi mi yönetiyor. Hayır. Bunu şu misalle açıklayalım.

Araba  üreten firma arabanın tüm mükemmelliğinin tamamlanması için arabaya taktiği çip çok önemlidir.

Bu sayede araba kullanıcının dikkati, yetenekleri vetercihleri ile en mükemmel hali yakalayabilir. Ya da kaza yaparak kullanılamaz hale gelebilir. Burada bu çip yaratılanın karakteridir.

Sürücü ise yaratılan kişidir. Araba ise o kişinin bedeni ve hayatıdır. Bu kişi isterse Cenneti kazanır.

İsterse de bu imtihanı kaybeden bir müflis haline gelebilir. Şimdide Hz. Peygamberimiz ve Sahabelerimizin yaşamlarından bir kaç örnek verelim.

Peygamber Efendimizbir hadislerinde şöyle buyurmuştur:“Kader hakkında konuşmayın, zira kader Allah’ın sırrıdır. Allah’ın sırrını açıklamaya kalkmayın!” (Kenzul Ummal 132. Hadisi Şerif) “Kader hakkında fazla konuşmayın, sizden öncekilerin çoğu bu yüzden kaybetmiştir.” (Tirmizi Kader Bölümü 1. Hadisi Şerif)


 Hz. Ömer, veba salgını yüzünden Şam’a girmeyip geri dönmesini kaderden kaçış olarak değerlendirenlere, hiçbir fiilin kaderin kapsamı dışında kalmadığını ve dolayısıyla bulaşıcı hastalık bulunan bir beldeye girmemenin de bir kader olduğunu söyleyerek Hz. Peygamber’in kader hakkında yaptığı açıklamayı tekrarlamış, günahları kaderin sevkiyle işlediğini iddia eden bir kişiyi de cezalandırmıştır (Ebû Zehre, s. 140-142).

Hz. Ali de bir soru üzerine her şeyin kazâ ve kadere göre gerçekleştiğini ve hiçbir olayın bunun dışında kalmadığını belirttikten sonra kaderin insanları icbar altında bırakmadığını ve fiillerini hürriyet içinde gerçekleştirdiklerini söylemiş, aksi takdirde mükâfat veya ceza uygulamasının adalet ilkesiyle bağdaşmayacağını, son tahlilde ise kaderin ilâhî bir sır olma özelliğini koruduğunu bildirmiştir (Âcurrî, s. 200-215; Kadı Abdülcebbâr, Fazlul-İtîzal, s. 146-147).

Cebir fikrini reddetmek amacıyla kaza ve kaderi inkâr edenlerin durumu Abdullah b. Ömer’e sorulmuş, İbn-i Ömer de kendisinin onlardan, onların da kendisinden uzak olduğunu söylemiştir (Müslim, İman Bölümü, 1. Hadisi Şerif.)


   Son tahlilde Kader Kavramı anlaşılması güç bir konudur. Meseleyi iyi anlayabilmek için ilgili Dini Kaynakların iyi tetkik edilmesi gerekir, yoksa yanlış neticeler el­de edilir. Bu yanlış fikirler de hem ferdin hayatında hem toplumda bir takım zararla­ra yol açar.

Cebrî kader anlayışı kişiyi, yapması gerekli şeylerde tembelliğe ve yapmaması gerekli şeylerde de cürete sevk eder.

Toplum bazında da ahlâkî çöküntüye ve geri kalmışlığa yol açar.Kader denince akla hemen insanın kaçamadığı zorunlu kader gelmemelidir. Kader, Allah’ın ezelî bilgisi ile olmuş ve olacak her şeyi Levh-i Mahfuzda(ALLAH’ ın ezeli ve ebedi bilgisi) yazması şek­linde anlaşılmalıdır.

İnsan, ne yaparsa yapsın bu ezelî bilginin dışında hiçbir şey ya­pamayacağını bilmelidir, çünkü bu İlâhî bilgi değişmeyen ve her şeyi kapsayan muhit bir niteliğe sahiptir. Ancak bu bilginin insanı bir şeyler yapmaya zorlamadığı da unu­tulmamalıdır. İnsanlar programlanmış robotlar gibi değillerdir.

 İnsan düşünen, karar­lar veren ve almış olduğu bu kararları uygulayan bir varlıktır. Hayatın gerçekleri de bize bunu göstermektedir.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 10 Yorum