Şu sıralar farklı bir heyecanla doluyum, içim içime sığmıyor diyebilirim.
Beş yıldır üzerinde çalıştığım, olmadı deyip içime sinene kadar tekrar tekrar baştan sona yeniden yazdığım, fakat malumunuz tüm dünyayı kasıp kavuran Covid-19 (pandemi) nedeni ile bir müddet ertelediğim ve nihayet artık sona doğru emin adımlarla ilerlediğim ikinci kitabım çok yakın bir tarihte görücüye çıkacak.
İnsanın bu dünyadan göç ettiği vakit arkasında bir eser bırakması ve o eser görüldükçe onunla hatırlanması muhteşem bir duygu!
Birçok kişi yaptığım işlere hasetlenip, fesatlanıp, engel olmaya çalışsa da ben yılmadan, bıkmadan mücadele edip, onlara yaptığım işlerle cevap vermenin mutluluğunu yaşıyorum. Ayrıca benim hakkımda kim ne düşünürse düşünsün ben kendimi biliyorum, bunun için de kimin ne düşündüğü ile de hiç ilgilenmiyorum.
Kişiler işi ile değil de benimle uğraştıkça anlıyorum ki ben doğru yoldayım. Çünkü başarılı insanın çekemeyeni, meyve veren ağacın da taşlayanı çok olurmuş.
Bu düşünce ile hareket ediyorum ve ben bana kim ne yaparsa yapsın, herkesi affediyorum. Kimseye kin duyup kalbimi onlar için yormuyorum, kirletmiyorum. Affetmek büyüklüktür. Size de tavsiye ederim.
Allah her şeyi işitiyor, biliyor, görüyor kimin kimde ne hakkı varsa da zamanı gelince misli ile karşılığını verecek olanda odur ben Allah’a inanıyorum ve ona sığınıyorum. Hakkımızda her kim ne düşünürse Allah bin katını kendisine versin diyorum.
Herkes karşısındaki insanda aynadaki yansımasını görür! Bunun bilincindeyim, bu yüzden vicdanım rahat, huzurluyum! Sadece beni mutlu eden şeylerle ilgileniyorum, kişilere harcayacak zamanım da yok!
Evet, sizinle biraz dertleştikten sonra gelelim ikinci kitabımın tiyolarını vermeye!
Sabırla koruk helva olur derler büyüklerimiz.
Yaşanan hiçbir sıkıntı hayatımızda ömürlük kalıcı değildir.
Her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı elbet vardır.
Her acının da mutlaka bir iyileşme süreci vardır, mühim olan insanın kendi kendini tedaviye karar vermesidir.
İşte bizde bu romanla birlikte sabretmeyi, düştüğümüzde daha güçlü ayağa kalkabilmeyi.
Dik durup dikleşmemeyi. Sabrın sonunun er geç selamet olacağını.
Umut var oldukça insanın yaşama sevincinin artarak büyüceğini.
Hayatımızda her zaman hayalimize yer verip, ona ulaşmak için çabamızı esirgemeyeceğimizi.
Sevgisizliğin tüm hastalıkların kaynağı olduğunun biliciyle.
Yaralara ilaç olan sevgimizi kimseden esirgemeyeceğimizi.
Bütün bunların bilinci ile dünyamızı güzelleştirmenin bizim elimizde olduğunu bilerek hareket edip, hayatı yaşanır hale getirmeyi öğreneceğiz.
Güzel bakıp her zaman güzeli görmeyi, güzeli düşünmeyi başarabilmeyi.
Peki, siz hiç düşündünüz mü? Hayallerin sonunda gerçekleşme umudu olmasaydı insanlar nasıl amaçsız yaşarlardı?
Hayatınızda hayalleriniz ve umudunuz hep var olsun.
Bu romanda biraz senden, biraz benden, biraz ondan, biraz bundan kısacası hayatın içinden gerçek yaşanmış hayat hikâyelerine yani yaşanmışlıklara şahit olurken, belki de kendinden birçok şeyi bulacaksın! Hadi durma hemen katıl sende bu serüvene, hayat geç kalmaya gelmez…
Sevgiyle kalın.
FACEBOOK YORUMLAR