• Reklam
Selda AVCI

Selda AVCI

TUZLU KAHVE..

SAĞLIK NİMET

25 Ocak 2024 - 13:28 - Güncelleme: 25 Ocak 2024 - 13:44

Her hasta olduğumda Kanuni Sultan Süleyman'ın  ‘olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’ sözü gelir aklıma…

Sağlığın, insan hayatında ne kadar önemli olduğunu keşke kaybetmeden önce anlayabilsek.

Kendimize özen göstermemiz gerektiğini idrak edebilsek. Bizden bir tane olduğunu ve yedeğimizin olmadığının bilincine varabilsek. 

Annem rahmetli neren ağrısa canın orada olur derdi, ne doğru bir sözmüş bu meğerse…
Şöyle bir inanış ve söylem vardır, kar yağmayınca hastalıklar çoğalır, mikrolar fazlalaşır denilir.

Bu doğru bir söylem aslında, çünkü yağan kar ve yağmur doğanın kirinden, pasından ve mikrobundan ayrılmasına sebep oluyor. Şu sıralar yine salgın hastalıklar gündemde. Hastaneler tıklım, tıklım.

Domuz gribi ve covid19 vakalarında yeniden bir atış söz konusu… Bundan 3 hafta önce hastalanmıştım, antibiyotik ve takviye ilaç tedavisi ile yaklaşık 10 gün kadar yerli yataklı yatarak iyileşmeye çabaladım.

Tam iyileştim ayağa kalktım derken, bu hafta sonu Pazar gününden başlamak kaydı ile yine maalesef bir kuru öksürük ile hastalığın nüksetme olayını yaşıyorum.

Açıkçası kendisine çok dikkat eden bir insan değilim. Gözünü daldan, budaktan esirgemez biri olarak tanınan bir insan olarak, bende sağlığımı kaybetmeden bunun ne denli önemli olduğunu idrak edemeyenlerdenim.

Aslında canımız bize emanet ve ona iyi bakmamız, emaneti korumamız gerekirken, kaybetmeden önce değerini bilmediğimiz şeylerin en başında sağlık geliyor. 

Nihayetinde Pazar gününden bu yana doktora gitmemekte ve ilaç kullanmamakta ısrar etmiş olsam da, dün artık sabahlara kadar öksürük nöbetlerine yakalınca, sabah kalkar kalkmaz, aile hekimimi aradım ve yanına gittim.

Muayene bulgularında domuz gribi olma ihtimalimin yüksek olduğunu ifade eden doktorum, kan aldırdı, birde hemen toparlanmam için iğne yazdı, buna ilaveten de bir torba dolusu antibiyotik, vitaminler, soğuk algınlığı ilaçları ve ağrı kesici ilaçlarla takviye doğal içeceklerle tedavimize başladık.

Bu sırada dün verdiğim kan sonuçlarım çıkmış, biraz evvel doktorum aradı ve açıkçası pek iç açıcı şeylerden bahsetmedi. Şeker hastalığı riski olduğunu, karaciğer enzimlerinde bozulmaların meydana geldiğini, demir deposunun boşaldığını sıraladı…

Hemen espriye vurdum olayı, hocam ne zaman gidiciyim, ben bu gidişle çok yaşamam dedim. Allah korusun, biz tedavimize devam edelim şifayı veren Allah’tır dedi ve diğer ilaçlarıma ilaveten birkaç ilaç daha ekledi.

Tedaviye başladık bakalım, şifayı Allah nasip edecek. Dışarıdan gören çok sağlam görse de bizi, bazen kaporta sağlam, motor çürük durumları söz konusu olabiliyor.

Başımıza gelen her şey bizim için imtihandır. Ben bunu böyle görüyorum ve hiçbir zaman karamsar olarak düşünmüyorum. Sonuçta bize verilen bir nefes sayısı var onu tüketince de bu dünyaya veda etmek üzere bu hayata başladık. 

Zaten bu bilinçle hareket ederseniz, her şeyin Allah’tan geldiğine, derdi verenin yılanın zehrinde dermanı gizlediğini de idrak edersiniz.

Ben bu vesile ile hastane köşelerinde şifa bekleyen herkese Rabbimden acilen şifalar nasip etmesini canı gönülden diliyorum. Lütfen yaşamak istediğiniz her şeyi ertelemeden yaşayın, çünkü bugünün yarını olmayabilir. Derdi veren Rabbim dermanını da versin inşallah dedikten sonra bu yazımı burada noktalamak istiyorum. Saygıyla… Allah’a emanet…

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum