• Reklam
Selda AVCI

Selda AVCI

TUZLU KAHVE..

KAHKAHALARLA GÜLÜYORUM…

18 Mart 2024 - 10:36

KAHKAHALARLA GÜLÜYORUM…
Hani bazen söyleyecek çok sözün olur da, bakarsın şöyle bir etrafına ve sonra yutkunarak;
Ben kime, neyi anlatmaya çalışıyorum diye susarsın ya!
Hani “Ne haliniz varsa görün” diyerek, haykırıp, çekip gitmek istersin ya, hem de hiç dönmemecesine,
İşte, o hallerden birindeyim…  Gördüklerim tahammül sınırını çoktan aştı.
Ya insanlar ben de çok yanlış yerde, ya da ben bu dünyanın çok yanlış yerindeyim! U. Gökbulut
Zaman zaman hepimizin içine düştüğü düşünce yapısı bu değil mi? Her kim olursa olsun, sevildiğinden emin olunca haddini aşıyor. Ben ne yaparsam yapayım, o beni seviyor bana bir şey yapamaz mantığı içerisinde kırmadığı ceviz kalmıyor. Sabrında, sevginin de, tahammülün de bir sınırı olduğunu unutuyor. Ve yaptıkları bir biri ardına birikince de patlamasının şiddetinin önünde kimse duramıyor. Oysa sevilip, sayılırken kıymetini bilip, hal ve hareketlerimizi kontrollü bir şekilde şekillendire bilsek, ne kırgınlık, ne dargınlık, ne de kindarlık olurdu… Ayarını bozduğumuz tartarların günü geline bizi tartmasına razı olacağız. Ne demişler eden, bulur! Değmeyecek insanlara verdiğimiz değerler, onlarda hazımsızlık yapıyor, neden? Çünkü hayatında o değeri kimse tarafından görmemiş! İtilip, kalkılmış, iki yüzüne güleni dost sanmış, gerçek değer karşısında ise haddini aşmış oluyorlar.
İnsanlar basit ve üstün olarak, ikiye ayrılırlar… Basit olanlar, yalnızca insan cinsini üretmeye yarayanlardır, diğerleri de yeni bir şey söyleyebilmek isteğiyle doğmuş, üstün insanlardır. Toplum muhafazakârlık görevini yerine getirmek için çok kez bu insanları asıp kesiyor ya da her türlü hareket imkânından mahrum ediyor. Ama yine aynı toplum, bir nesil sonra bu astığı insanların anıtını dikip, onlara tapıyor… İlk bölüm şimdinin adamıyken, ikinci bölüm hep geleceğin adamıdır. Birinciler Dünyayı korur ve nüfusu çoğaltırlar. İkincilerse onu hareket ettirir ve asıl amacına doğru yürütürler!
Dostoyevski
Kimi insanlar sadece kendileri için yaşarlar, menfaatleri doğrultusunda hareket ederler. Kimi insanlar için toplum yararına neler yapabilirim bunun kaygısına düşerler. Menfaati için yaşayanın kimseye bir faydası olmadığı gibi etrafında ki insanlara habire zarar verme peşine düşer. Diğer insan grubu ise insanlık için ne yapabilirim, yarınlara ne bırakabilirim onun derdindedir.
Hepimiz hayat şartlarının zorluklarından, geçim sıkıntısından, çektiği acılardan yakınıyor ama kimse yaşamı düzeltmek adına hiçbir şey yapmıyor. Sanki hepimiz hayatı dışarıdan izleyen yabancı seyircileriz ve hepimiz herkesin her şeyini eleştirmekle görevli gibiyiz. Sanane kardeşim benim hayatımdan, bu hayat bana özelse sanane benim özelimden değil mi? Haddini bildirmediğimiz insanların, bize karşı hadsiz hale gelmesini sağlıyoruz. Belki de biz sustuğumuz ve sanane diyemediğimiz için etrafımızda ki insanları bu kadar cüretkâr olmaya itiyoruz? Herkes büyük işler başarmak, büyük insanlar olmak, büyük mutluluklar yaşamak, varlıklar içinde bir istiyor ama maalesef çok az insan yaşam kalitesini yükseltmek, etrafındaki sefaleti gidermek için lüks ve israftan kaçınmak için çaba sarf etmiyor… İsraf sadece yeme içme vs değildir. Gereksiz insanlarda bizim hayatımızda olması da başlı başına bir israftır, çünkü onlar için en kıymetli hazinemizi, geri alamayacağımız zamanımızı harcıyoruz, israf ediyoruz.
Hayat inişli, çıkışlı diye, yaşamaktan vazmı geçelim? Zaman zaman ayağı takılır tökezler, kimi zaman da dengeyi sağlayamaz düşer insan. Düştüğünde daha dik ve bir hedef belirleyerek, bu hedefinle ayağa kalkabiliyorsan işte sen o zaman güçlü bir karaktersiz demektir. Malum bu dünya kötülerin dünyasıdır… Ne kadar edepsiz olursa o kadar rağbet gören insanlarla çevrili etrafımız. Yüzlerine taktıkları efendilik maskesi ile insanların gözünü boyayan, onlara kendini şirin gösteren insanları görmemek ne mümkün! İç yüzünü bildiğim bu insanların o tavırlarına kahkahalarla gülüyorum. Yazık onlara, zavallılar… Ama şöyle de bir gerçek vardır, her ne kadar kötüler kazanıyor gibi görünse de zafere giden yolda başarı daima iyilerindir. Gerçek ve doğru bir tanedir, ikincisi yalandan ibarettir. Ve bir şey daha ekleyeyim, gerçeklerin gizli kalmama gibi bir huyu vardır. Düştük diye pes etmek bize yakışmaz, hemen silkelenip, yeniden ayağa kalkacağız ki, meydan yıkılmamış, ne olursa olsun pes etmemiş ve haddini bilmeyene haddini bildirmiş bir insan görsün değil mi? Ne yani bırakalım da meydan, arsıza, yolsuza, edepsize, ahlaksıza mı kalsın? Atını koşturmaya devam etsin? Yok, öyle dava, biz varız ve buradayız diyeceğiz. E hadi kalın sağlıcakla… Saygıyla!


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum