• Reklam
M. Orhan Cebeci

M. Orhan Cebeci

Konuk Kalem

SEYHÂNİ Yıldızlara Kement Attım

24 Haziran 2023 - 15:17

SEYHÂNİ
Yıldızlara Kement Attım

Şair Dülgeroğlu Sabit Çelik ağabeyimin (8.Şiir Kitabı)  ”Yıldızlara Kement Attım”  “Seyhâni” Mahlasıyla yayımlandı. İmzalı kitabını gönderdiği için çok teşekkür ediyorum. Bir solukta okudum, kütüphanemde yerini aldı. Yine birbirinden anlamlı ve güzel şiirlerden dolayı değerli ağabeyimi bir kez daha kutluyorum.
*Duayla yankılanan kalpten gelen nidamız.
Baki kalan kubbede devam etsin sedamız.

*Sabah ınan sabâ eser,
Hoşa gider düğün meser,
Bırak dünyada bir eser,
Seyhâni adın batmasın,
Okuyanlar unutmasın.

* SEYHÂNİ sefer ve hazer zamanı,
Mahfiyet sırrına dokunursun be,
Behemehâl adın gezer dillerde,
SEYRANİ misali okunursun be.
(Meser: Sevinçli tören. Mahfiyet: Alçak gönüllülük, Behemehal: Herhalde.)

  ARZI-I MAHSUS
 Şiir zirvelere tırmanan bir fikrin, düşüncenin, tefekkürün mahsulü;  güçlü ifadenin merkezdeki özüdür. Meselenin künhüne inen, veciz bir beyanla kitap çapında ifadesi, edebi duygunun ihtimamı iktidarı zirvesi; zarif-nükteli-imalı ve manalı sözün asli unsurudur.
Gerçek şairin, manada-imada, söz atını eyerleyip onu, altın gümüş ve pırlantalarla savatlaması kafiye ve rediflerle sağlam bir ses ahengini yakalaması, gül kokulu bir çerağ uyandırması, sembol tasvir-ironik güzellik, mana derinliği ve hikmetli söyleyişin  doruklarından seslenmesi, coşkulu anlatımı ışıltılı ifadesi ve bu takrire çarpıcı nüanslar kazandırmasıdır.
Şiir mayasına mahsus, özüne münhasır hususi letafetini himaye ederek insanı yüce duygulara  doğru itmesi, yürek yangınlarını etkilemesidir. Şiir ismiyle müsemma, başlı başına müstesna bir güzellik; şairse ila-nihaye  mübelagalı latif arayışlar içinde  şiirin hadim-i hizmetkarıdır diyor, bilvesile  bütün şiir dostlarına-yarenlerine saygı ve selamlar ediyorum.
Tevfik ALLAH’dan Gayret Kuldan Saygı Selam ve Dua İle Dülgeroğlu Sabit (Seyhâni)
BERCESTE
Bağ ve bahçeler in hazzını almıştı varlığım
Huzur bulurdu o vadilerde ihtiyarlığım.

BİR HİKÂYETİN HİKÂYESİ:
(SEYHÂNİ)
03 Nisan 1949 tarihinde Kayseri’ye bağlı Develi ilçesinin (Fraktın) Gümüşören Köyü’nde tevellüt (doğma) etmişim. On kardeşin yaş sıralamasında dokuzuncusuyum.1958 yılından bu tarafa Ankara’da ikamet etmekteyim
Şiir’e “Meyil ’imin” hikayesi şöyledir;  İlk mektep son sınıfta Arif Nihat Asya Hoca’mın BAYRAK şiirini önce sınıf, ferdasında okul mevcudunun önünde en güzel okuyan olarak ilk dereceyi aldıktan sonra şiire yakınlığım-aidiyetim oldu.
Her gencin kendini şair zannettiği yaşlarda şiir yazmaya başladım. Bunların hamlık dönemi hevesleri olarak telakki edip beğenmediğim 90 kadarını kadro dışı bırakıp
Bilahare yazdıklarımla yedi adet kitabımı Dülgeroğlu mahlasıyla yayınladım. Bu kitap Ya Nasip (SEYHANİ) Mahlasıyla sekizinci olacak inşallah.
İşte, bir hikâyetin…  cılız hikâyesi.
Malum darbımesel şaşmaz kâide
Sağ gözden sol göze yoktur fâide
Kimseye inmiyor gökten mâide
SEYHÂNİ işimi koyma nâibe..



Edebi anlatımda gerek olmaz beyan’a
Mısralar bin söz eder şiirden anlayana.

YILDIZLARA KEMENT ATTIM
Yıldızlara kement attım.
Salkım-salkım hevenk yaptım.
Işıl-ışıl kandilleri;.
Göğsüme-gönlüme taktım.

Işık ışık yıldız sesi!
Oluyor göynümün süsü.
Açtı ilham çiçeklerim.
Zevk-i selimin örtüsü.

Ufuklar hep çalkalandı.
Hâlellendi-halkalandı.
Yıldızlara kucak açtım
Muhabbetle dalgalandı.

Şiir yazdım biraz coştum,
Halay çektim bar’a koştum.
Susuzluğum hiç dinmiyor
Irmaktan deryaya düştüm.

Tevekkül teslimdir diye,
Takdir kader tecelliye.
Toprak olur bir gün tenler,
Ölüm; dilsize dilliye.

Varlığım benliğim özde.
Yalım-yalım yanar yüzde.
SEYHANİ’nin yeminleri.
Kalmaz hiç kelam da sözde.
 
 MARAŞ DEPREMİ
Bu sessiz çığlığın belli sebebi,
Yüreklerimizde düğüm bağlıyor,
Fedakâr cefakâr Anneler gibi,
Bu yıkımı gören Millet ağlıyor.



Hissiyle zikriyle Millet seferber,
Çekmedi bu kadar sarsıntıyı yer,
Görüp duyduğumuz değil bu rüya,
Yaralar bizleri her kara haber.

Bak güney illeri kanayan yara,
Ölüm ferman etmiş bu diyarlara,
Gündüzler geceler oldu simsiyah,
Yıkımın altında doğmadı sabah.

Belli ki enkazda kalmış günlerce,
Çıkmıyordu dudağından bir hece,
Kalbimizde hicran rüzgârı esti,
Kapkara kâbuslu ürperten gece.

Karanlık içinde Güneşi sordum,
Bir umut var diye bekledim durdum.
Depremde kurtulan bir bebek güldü,
Yıldızlar sevinçle arz’a döküldü.

Yitirmiş Anneyi meler kuzusu,
Taşlaşmış kalpleri deler kuzusu,
Boynunu büküyor melül bakıyor,
Yakar ciğerleri böler kuzusu.

Üstüne zifiri bulutlar çökmüş,
Sabahı kaygılı bir şafak sökmüş,
Yaşamak ümidi bir ince sızı,
Bu zulmet kararttı hayatınızı.

Kara inmiş güney iller yazısı,
Meleşiyor koyun ile kuzusu,
Göçükten geliyor bir ağıt sesi,
Yavrusuna ağlar zor da Annesi.

Soğukta… Düşün o zavallıları,
Tozlara bulanmış açılmış bağrı,
Dudakları yüzü morarmış; kansız,
Günlerdir aç-susuz kalmış dermansız.

SEYHÂNİYİM hilaf yok sözlerimde,
Umut var medet var bu gözlerimde,
Dağılsın bulutlar gölge sis duman,
Depremzedelere koş ey Müslüman.

*Katmerli nadide gülleri deren
Nakış nakış olup özlere giren
Susamış gönüllere suyunu veren
Aşık Seyrani’den izlerimiz var.




HAKİKAT SIRRININ ERİ SEYRANİ

Çarpışır her zaman iyiyle kötü,
Diyor; İk- asırdan BERİ SEYRANİ.
Devirler geçer de dillerde methi,
Şiirde muktedir BİRİ SEYRANİ.

Çiğdem sümbül türlü çiçek derilmiş,
Sözlerinde kekik reyhan dirilmiş,
Bir sır ile bu maksuda erilmiş,
Gözde-gönüllerde İRİ SEYRANİ.

Hikmet Ummanında engin ustasın,
Bulunmaz menendin-dengin; ustasın,
Nüktede hicivde zengin ustasın,
Manası mefhumu DİRİ SEYRANİ.

Manidar sözleri ruhumu sardı,
Bitmeyen hazine önü ve ardı,
Kelamında hikmet; felsefe vardı,
Hakikat sırrının ER’İ SEYRANİ.

Mestine de hele gönül mestine;
Hal bilmezin şairlere kastı ne?
Laf diyemem sözlerinin üstüne,
Şiirde gözümün FERİ SEYRANİ.

Marifet ilhamında gıdasın alan,
Kelam mihverinde define bulan,
Hakkın ilhamıyla lebalep dolan,
Hikmetli sözlerin PİRİ SEYRANİ.

Hak vergisi lütuf; teşneydi dile,
Akranlığı vardı dertli bülbüle,
Besbelli vurgundu reyhana güle,
Her zaman berrak ve DURU SEYRANİ.

Kalp ile dil ile Hakka dayanan,
Gaflet uykusundan sırlı uyanan,
Gönül ikliminde uçup dolanan,
Dimağa bal veren ARI SEYRANİ.

Seferden-seyirden geri durmayan,
İnişte yokuşta Atın yormayan,
Güzelin çirkinin telin kırmayan,
Şiirin ışığı NURU SEYRANİ.

Hakikat yolunda dili yormadan,
Doğruları ekip-büküp kırmadan,
Hak çağırdı hak söyledi durmadan,
Mualla Mevkide YERİ SEYRANİ.

Âlemin bildiği deryadır öyle,
Yiğidin hakkını hep teslim eyle,
Halik-in izniyle gidiyor böyle,
Yürü be üstadım YÜRÜ SEYRANİ.

Eblehler körler sıraya girmişer,
Boş durmamışlar bi halt yemişler,
Sana divane-müptela demişler,
Hepsi de elinin KİRİ SEYRANİ.

ADIM-ADIM SEYRANİ’nin izinde,
Nar-ı beyza Volkan vardır sözünde,
SEYHÂNİ hep ateşinde közünde,
Samimi gönlümün NAR’I SEYRANİ.

ÂŞIK BİRFANİ
Ömer Develioğlu

Giren olmamış koluna,
Meşakkat mihneti görmüş,
Rabbim çileli kuluna,
İstidat-yetenek vermiş.

Ana tadı tadamamış,
Babadan da yetim kalmış,
Kanadı-kolu kırılmış,
Talih örgüsünü örmüş,

Ne hikmettir akıl ermez,
Yazgı sırrı kimse bilmez,
Düz yollar da geçit vermez,
Kader iplerini germiş.

Hayat ona kurmuş pusu,
Tutmamış ki hiç uykusu,
Arkası yar önü su,
Postu gurbet ele sermiş.

Sık dokudu inc-eledi,
Neler çektim neler dedi,
Dosdoğru hakça söyledi,
Yaşı seksen beşe ermiş.

ERCİYES (14)
Tasdik ediyorum Erciyes bana,
Bindallı-endamlı bir YAR görünür.
Kaynamış sevdayı atamam yana,
Ayrı düşmek vallahi AR görünür.

Severim yazarım hamasi destan,
Dosta selam götür sen Erciyes’ten,
Alt ta etekleri sanki gülistan,
Yücesinde billahi KAR görünür.

Söyler hep SEYHÂNİ söyler özüyle,
Sözlerin söze bağlar sözüyle,
Bakar şu Âleme Yunus gözüyle,
Sırrı Hakk tır; ilahi SIR görünür.



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum