• Reklam
M. Orhan Cebeci

M. Orhan Cebeci

Konuk Kalem

Benim Güzel Memleketim DEVELİ (1)

22 Aralık 2023 - 16:32

Benim Güzel Memleketim
DEVELİ (1)




DeveliHatıralarım:(1.Bölüm)

       Her gurbette yaşayan insan gibi durup dururken yine doğup büyüdüğüm yerler geldi aklıma. Kana kana içtiğim soğuk su, bende delice maziye koşma isteği uyandırdı, içimde biryerlerde saklı duran Develi hatıraları canlanıverdi. Develi’nin o gizli kalmış güzelliklerini yazmak istedim. Yazdıkça yazdım, bitmek tükenmek bilmiyordu. Sonunda bu yazı dizisi çıktı ortaya. O kadar duygu doluyum ki yazmaktan başka yolla, kendimi bir türlü avutup sakinleştirmedim. 
      Evimin terasında oturmuş bir taraftan mehtabı seyrediyor, bir taraftan da radyo dinliyordum. Dinlediğim bir Develi türküsü, kalp atışlarımı birden hızlandırdı, nabzım yükseldi. Şimdi memlekette olsaydım, korkunç bıkkınlığımdan bir ölçü de olsa kurtulurdum diye düşündüm. Yaşlandıkça içimde yavaş yavaş bir sönmüşlüğü hisseder oldum. Şimdi memlekette olsaydım, gider Elbiz’deki koca çınarların birinin altına oturur, kendime bir cıvıklı söyler, bir bardak soğuk su içer kendi küllerinden doğan Zümrüdüanka Kuşu gibi küllerimden yeniden doğar, yeniden hayata dört elle sarılmaya, doya doya yaşamaya başlardım, diye düşündüm.
Develi Gibi Bâkir Doğa Görmedim
     Memleketten ayrıldıktan sonra, birçok kez değişik dağlarda, milli parklarda tatil yaptım, ama hiç bir yerde Develi” gibi el değmemiş, bâkir doğa görmedim, burada insanlar aradıklarından çok fazlasını bulabilirler, burada hala her şey olağanüstü güzellikte, insanların rahat edebilmesi için ne varsa Allah vermiş. Develi, insanların huzur içinde yaşayabileceği müstesna yerlerden biri. Erciyes eteklerinde bir cennet. Nereye bakarsanız bakın göz alabildiğine el değmemiş dağlar, bağlar, bahçeler, insana yaşama sevinci veren güzellikler.. Temiz hava ve çılgın doğayı doya doya yaşamak isteyenler için yaratılmıştır Develi. Şimdi Köşkpınar’da olacaksın. Dallarından topladığın eriklerini cebine dolduracak, ayaklarını çıkarıp soğuk suya salacak, cebinden bir bir çıkaracak, can eriklerine kütür kütür diş atacaksın.



Elbiz’deki Bağımız
       Bahar gelince Elbiz’deki bağımızda çalışmak üzere, rahmetli babamla birlikte sabah kahvaltıdan sonra evden çıkar, ulu ceviz ağaçları altından, bahçeler arasında yürürken, dallar arasından hafif pırıltılar saçan güneşi görürdüm. Güneş nihayet saklandığı yerden çıkar, masmavi gökyüzünde ışıldayarak içimizi ısıtmaya başlardı. Biraz çalışır yorulunca,  koca cevizin gölgesine oturur, kendimizi tabiat ananın kucağına bırakırdık. Babam; “sen okudun, artık buralara gelmezsin” derdi. Ben de “o nasıl söz. İnsan memleketini unutur mu?” derdim.
     Her ne kadar ömrümün büyük bir bölümünü Develi dışında geçirsem de, Develi benim ilk aşkım, onu hiç unutmadım. Orası dünyada kendimi yegâne mutlu hissettiğim tek yer. Ömrüm var oldukça, günün meşgalelerinden kurtulduğumda kendimi oraya atacağım. Develi’ye gelince ayağım beni nereye götürürse oraya gidecek, plansız programsız dop dolu haftalar, aylar, belkide yıllar yaşayacağım.
        Mutlu Olabileceğimiz Bir Köşe Memleketim 
      Güneş batımına yakın, dağlara bakıp hayaller kurarak mutlu olabileceğiniz bir köşe benim memleketim. İnsanların kendilerini yeniden bulabileceği, eskiden yaşadıkları güzel günlere dönebileceği, şahane güzelliğe sahip bir doğa ve medeniyet harikası... Her taraf yemyeşil, gökyüzü hep mavi. İnsan buraya adım attığı andan itibaren ruhunun bedeninden çıktığını ve bir ömür boyu burada yaşamak istediğini hissediyor.
      Develi denince akla Erciyes gelir. Erciyes benim yıllarca dağ. Daha önce kendisini defalarca ziyaret etmişliğim, kışın şarkısını dinlediğim ve her bir yerini karış karış bildiğim bir karını; baharda yemliğini, cırtlığını, madımağını, çiğdemini yediğim; soğuk sularından içtiğim; geceleri yıldızların altında kolları arasında uyuduğum sevgilim benim. Koca bir yazı onun koynunda geçirmişliğim çok olmuştur. Bazen babamın işleri iyi gitmez, ailecek Erciyes’e çıkar, Yağlı Pınar’ın başına çadırımızı kurar, tepelerdeki gevenlerin çevresini kazar, gevenleri kanatır, yaz boyu püs toplardık. Günün yorgunluğunu üstümüzden alan geceler harikaydı.
Develi Harika Bir Belde
     Yazın tam ortasında ağustos ayında bile Develi’de havalar oldukça serin geçer. Sıcaktan şikâyet etmeden yaşayabileceğim tek yer Develi. Doğası, havası, musluktan akan doğal suyu ile harika bir belde..
     Develi’ye her gelişimde yıllarca özlenen bir sevgiliye kavuşmanın heyecanı kaplar içimi. Yüreğimin sevinçle pır pır çarptığını hissederim. Beyaza boyalı ilaçlarla böcekleri öldürülmüş steril, korkunç monoton şehir hayatımdan bir nebze de olsa ancak Develi’de kurtulurum.



       Develi oksijenli havası, yemyeşil bitki örtüsü, dünyanın hiçbir yerinde eşine rastlanmayan renga renk kır çiçekleri, buz gibi akan temiz suları, yaz ortasında bile serin püfülpüfül esen rüzgarı ve bir anda çepeçevre saran sisli ortamıyla insana pembe bulutların üstünde olduğu hissini veren ve mutluluğu yaşatan mucizedir.
       Eriyen karların oluşturduğu akan suyun, çayırlarında otlayan hayvanlarının sütünün, çiçeklerinde gezen arıların balının, havuzlarında yetişen alabalığın, eteklerinde biten sarımsak ve soğanların ve lahananın tadının bambaşka olduğu, havasına bağımlı olduğum belde. Develi’nin evlerindeki huzur, başka bir yerde yok.


Yazılmamış Öyküler ve Şiirler
     Erciyes Dağı’nın zirvesinden salarsın kendini aşağılara doğru, sanki yürümez koşar. Yollarda, dillerini asla öğrenemeyeceğiniz elektrik direklerinin söylediği, her satırında ayrı bir tat olan enfes türküler dinlersiniz. Kaysı ağaçları, henüz yazılmamış öykülerini ve şiirlerini fısıldar kulağınıza. Kendinizi rüzgârın kollarına bırakır, şimdiye kadar hiç bir yerde duymadığınız türküler dinlersiniz. Sizde acayip duygular yaratır. Mutlu olduğunuzu hisseder sevinirsiniz. 
          Tabiatın bu denli bakir kaldığı az yer var ülkemizde. Geceleri bile cıvıl cıvıl öten kuş sesi, temiz havası, buz gibi kaynak suyu ise üzerine cilasını çekiyor. İnsanın çimenlerin üzerine uzanıp gökyüzünü izleyesi geliyor. Burası acayip bir yer. Berrak bir gecede, yıldızlar başımızın hemen üzerinde parlıyor, doğa harikası bir mekan; müthiş bir doğa, son derece rahat bir belde. Tam bir dinlenme noktası. Bahçeler arasında yaptığımız yürüyüşlerde rüzgarın dalga dalga bize doğru geldiğini duyumsuyoruz ve bu çok hoşumuza gidiyor.
Anadolu’nun Ticaret Merkezi Develi
        Aslında ben hayata pozitif bakan biriyim, burada da çok güzel şeyler var, bunları tek tek yazacağım, ama bir şey varki tenkit etmeden duramayacağım. Develi bizim Anadolu’nun ticaret merkezi değil miydi? Nerede o kunduracılar, demirciler, kürkçüler, kürtüncüler, bakırcılar, kalaycılar, kuyumcular, manifaturacılar, terziler.. Nerede o elinden her iş gelen Ermeniler. 
      Develi çılgınlar gibi eğlenme, sevişme, ortamlara akma mekânı değil; huzur dolma, stresten uzaklaşmanın adresi. Doğayla iç içe hoş sohbet etme, sessizliğin sesini dinleme mekânı. Özellikle şu sıralar fazlasıyla öyle. ikinci baharı yaşamak, aşk tazelemek için birebir.
Develi’de Şarkılar Bir Başka
      Hayatım boyunca hep doğa ile iç içe oldum. Kamplara dağlara gittim, ama hiçbir yerde Develi gibisini görmedim. Benim hayatta mutlu yaşayacağım tek yer Develi. Develi’de yaşamayan bilemez, uzaktan bakınca onun özelliklerini, güzelliklerini göremezsiniz. Develi’de şarkılar bir başka melodiye bürünüyor. Doğanın güzelliği sizi kendine tutsak ediyor. Burası bir hayal kasabası... Kurduğunuz hayalleri Erciyes dağının tepesinden aşağıya bırakıyorsunuz, ılık esen rüzgara karışıp aşağı inen hayalleriniz bulutlarla tepelerin birleştiği yerde gerçeğe dönüşüyor. İlk kez, gerçeklerle de mutlu olabileceğinizi görüyorsunuz. Burada öyle bir aymazlık, bir vurdumduymazlık geliyor insana. Olup bitenlerden uzak, zaman kavramını güneşin doğumuna ve batımına indirgeyerek yaşama lüksü sağlıyor size burası. Havasıyla, suyuyla sizi arındırıyor, yaşlı yüzünüzdeki kıvrımlar tecrübeye dönüşüyor..
Çıtır Çıtır PideCıvıklımız
       Dünyanın hiçbir yerinde, bu kadar leziz, bu kadar güzel, bu kadar sağlıklı ve bu kadar çıtır çıtır bir pideyi bu fiyata yiyemezsiniz. Biz pidemize cıvıklı diyoruz. Cıvıklı Erciyes’te otlayan tırnağı kekik kokulu kınalı kuzulardan yapılır. Burada dünyanın hiçbir yerinde yiyemeyeceğiniz pideleri yiyebilirsiniz. Tahinlimiz, peynirlimiz de cıvıklımız kadar lezizdir. Burada insan gerçekten kendini kendi evinde hisseder. Bundan sonra yaz geldikçe özleyeceğiniz, sizde bir yerlere kaçıp bir şeyler yeme isteği uyanınca, aklınıza gelen ilk yer burası olacaktır. Develi Erciyes dağı eteklerinde pembe bulutların üstüne serilmiş şirin mi şirin, şipşirin bir Anadolu kasabası. 
Çocukluğumuzdaki Develi
      Sokaklarında rahatça koştuğumuz ve komşuların evine rahatça girip çıktığımız günlerdeki samimiyeti özlüyorum. Çocuklarımıza bu samimiyeti yeterince yaşatamadığımız için de kendimizi eksik hissediyorum. Mesela küçükken Develi’nin merkezinde, kocaman bir pazar kurulurdu. Babamla birlikte pazar çantamızı alır, haftalık alışverişimizi yapardık. Hem yan yana serilmiş tezgâhlardan taptaze sebze, meyvemizi seçerdik hem de konu komşuyla ayaküstü sohbet eder, sosyalleşirdik. Biz, çocuklar için ise tezgâhların arasında koşturmak ve ikram edilen meyvelerden tatmak büyük bir eğlenceydi... Apartmanlar ve kafeler arttıkça, pazarlara yer kalmaz oldu. Şehir hayatının hengâmesinde otopark opsiyonu sunan süpermarketlere gidip, evin bütün ihtiyacını aynı kapıdan halletmenin kolaylığına bıraktık kendimizi...
       İnsanlar o zamanlar araca binmekten çok habire yürüyor, yüklerini kendi taşıyor, birbirleriyle konuşarak iletişim kuruyorlardı. Bizim için kasabada kurulan pazarlar görüşme ve buluşma yeriydi.
 İsmail SAMUR
Emekli Öğretmen

   

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum