• Reklam
M. Orhan Cebeci

M. Orhan Cebeci

Konuk Kalem

Muhsin İlyas Subaşı'nın Bütün Şiirleri

16 Aralık 2022 - 14:53

 Kayseri Büyükşehir Belediyemizden bir kültür hizmeti daha. Üstad Muhsin İlyas Şubaşı ağabeyimin bütün şiirleri bir kitapta toplanarak yayınlandı.  Eser 632 sayfadan oluşuyor.  Memduh Büyükkılıç başkanımıza, Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Salih Özgöncü’ye ve emeği geçenlere teşekkür ederiz.

Muhsin İlyas Subaşı:  6 yıllık edebiyat yolculuğunun belki de kısmen emeklilik dönemine doğru yürüdüğü bu günlerde bir araya getirme ihtiyacını duydu. Bunun bir sebebi vardı, birisi ve en önemlisi, bir şairin ilk şiirinden son mısralarına kadar yazdıklarının dökümünü ortaya koyarak böylece edebiyat çizgisinin merhalelerini göstermektedir.

Diğeri ise, şiirlerin kaybolma riskini ortadan kaldırarak hiç olmazsa kütüphanelerde meraklısı için hazır malzeme bulundurmaktır.



Çünkü insanoğlunun entelektüel duyarlılık alanına hitap eden şiirin, böyle bir alanı bugün bulmada zorlandığı kanaat indeyiz. Şiirin giderek sosyal hafızanın dışına taşındığı bir dönemde, çare olur mu bilemiyoruz? Refah toplumuna doğru sürüklenen insanlığın dünyevileşen göstergesi şiiri giderek, hayatın dışına atılmış olmasındandır.
Bu tür çalışmalara toplumun idrakini böyle bir anlayışın ufkuna doğru yöneltebilmek içindir. Buna katkımız olursa, bundan mutluluk duyacağız.

Takdim yazısını Başkanımız Memduh Büyükkılıç yazmış. “ Hayal etmenin ve özgürlüğün kaynağı, başarının sırrı, geçmiş deneyimlerin bilgisi ve hakikat arayışı okumaktan geçmektedir. Okumak ve kitap gönülden gönüle yoldur. Okumakla aralanır perdeler, açılır ufuklar,  karanlıklar, çözülür sırlar, anlaşılır insanlar. Okumak, bizi cehaletin karanlığından bilgeliğin felahına çıkarır…”  diye ifade etmektedir.



İçindekiler Bölümünde:

Prof. Erdoğan Erbay: Muhsin İlyas Şubaşı Şiiri, Prof. Dr. Alim Yıldız; Sayın Subaşı Sanatı Bir Tohum Gibi Görmüştür, Prof. Dr. Celal Kırca; Bir Kuş Gibi İki Kanatlı Olmak, Prof. Dr. Nevzat Özkan; Subaşı ve Kayseri, Prof. Dr. Beyhan Asma;  Sayın Subaşının Şiiri Bize Derin Tefekkürü Yansıtır, Dr. Esra Kürüm; Muhsin İlyas Subaşı, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Tevfik Ozan;  Muhsin İlyas Subaşı Başağın Bereketini Taşır, Mahmut Bıyıklı; Muhsin İlyas Subaşı Türkiye’dir, Mustafa Özçelik: Muhlis Bir Kalem Muhabbetli Bir Yürek Muhsin İlyas Subaşı, Katharıne Brannıng;  İdeal Bir Edebiyat Adamı Muhsin İlyas Subaşı, Doç. Dr. Hasan Yavuzer; Bir Kaybın Sana Getirdiği Kazanç, Ahmet Sıvacı; Muhsin İlyas Subaşı’nın Mukaddes Rüyası, Yaşar Duran; Çok geç Tanıdığım Bir Dost İnsan Muhsin İlyas Subaşı, Selim Tunçbilek; Medeniyetimizin Sözcüsü Muhsin İlyas Subaşı, Merve Deniz Koroğlu; Sevgili Dedem Muhsin İlyas Subaşı başlıklı Subaşı’nın sanatını ve şiirlerini anlatan muhteşem yazıları var.



Önsöz; tüm şiirleri ile devam ediyor. (Tohum/2018,Gül Seferi 2013,Aşkistan/2005,Bir Sır Gibi/1991,Sevdakar/1988 ,Deryadil/1083,Sevgi Donanması/1962,Bu Yüreğin Ülkesine/1981,Aydınlığın Gözleri/1979,Vuslat Türküsü/1968)

Bir Hatırlatma:

Kitabın başına aldığımız bu metinler, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile İl Kültür Müdürlüğü ve Türkiye Yazarlar Birliği’nin 8 Nisan 2018 tarihinde ortaklaşa düzenlediği “60 Hizmet Yılı”  münasebetiyle önce “Üstün Hizmet Ödülü” verildi. Arkasından anma programı düzenlendi.  Programda konuşma yapan ilim ve edebiyat adamlarının Muhsin İlyas Subaşı’nın kültür ve edebiyatımıza katkısı anlatıldı. Buradaki metinler, bir şair ve yazarın ülkemiz kültür ve edebiyat kamuoyunda sahip olduğu yer ve öneminin bir yansımasıydı. Şiirinin önemini kavramak bakımından burada bunun değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

Muhsin İlyas Subaşı İçin Ne Dediler?

 Ahmet Kabaklı: “Muhsin İlyas Subaşı’nın şiirlerinde insanın kendini idrak duygusu, yaratıcısıyla iç kontak olayı, çevreden, yani muhitten merkeze doğru bir metafizik kavrama ve yaşama arzusu ana temalardır. Bunları, günlük olaylardaki çarpıklıkları işaretle, kâinatın sonsuzluğundaki derin tefekkür arzusuyla, tarihî perspektife ulaşabilme gayretiyle beslemeye çalışır.” 
 
Sevinç Çokum; “Muhsin İlyas Subaşı’nın şiirlerinde kelimeleri zorlaması yoktur. Açık seçik fakat parlak ve öz sözlerle duygular anlatılır. Uzun mısralı söyleyişlerde saf şiirin tadını bulursunuz. Subaşı’nın Yunus’un dünyasına açılan pek çok şiiri vardır. Duygularını yumuşak ve iddiasız bir ses tonuyla veren şair, büyük yıkılışlarını acısını, büyük sevgisini şiirlerine katar… Zaman zaman şiirlerinde acıyı, bezginliği dile getirmekle beraber, onun asıl rengi bu sınırsız sevgisidir. Bu sevginin kaynağı ise, Türk ve İslâm çizgilerini taşıyan bir dünyadır. O, ümidini kaybedenlere, bahtsızlara, çileyi omuzlayanlara, yaşlısına, gencine, hayatın sevilecek yanlarını gösterir.” 

Mahmut Bıyıklı; “ Türkiye’nin bir değeri.  Muhsin İlyas Subaşı da bu toprağın kalıcı sanatçılarından biridir. Taşrada yazmasına rağmen adını merkezde daima hissettirmiş eserlerinde derinlik itibariyle Türk edebiyatına adını altın harflerle yazdırmıştır. O değerlilerimizin değerini hakkıyla bilinmediği bu garip çağda kültürümüz için önemli bir değerdir. Doğup büyüdüğü Sivas için bir değerdir. Erciyes dağı gibi kol kanat gerdiği ömrünü verdiği Kayseri için bir değerdir. Yunus’un ilahileri, Neşet Ertaş’ın türküleri gibi Anadolu için bir değerdir. Büyük toprak parçalarını kaybettikten sonra elimizde kalan son kale olan Türk milletinin mübarek vatanı Türkiye için bir değerdir. Subaşı, ilim irfan yolundaki üstün hizmetleriyle artık karasevdalısı olduğu Türkiye’nin bir değeridir.”
Muhsin İlyas Subaşı’nın Biyografisi:
Şair, yazar ve gazeteci. 25 Temmuz 1942, Şarkışla / Sivas doğumlu. Selçuk Yurdagül imzasını da kullandı. Şarkışla / Yapıaltı (Gümüştepe) köyünde başladığı ilköğrenimini Şarkışla İlkokulunda (1956) tamamladı. Kayseri İmam Hatip Okulu (1966), Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü (1972) mezunu.
Bir süre gazetecilik (1966-73), ardından Malatya ve Kayseri’de öğretmenlik (1973-95) yaptı. 1995’ten sonra gazetecilik mesleğini edebiyat çalışmalarıyla birlikte sürdürdü. Anadolu Ajansı ve Türk Haberler Ajansının Kayseri temsilciliğini yürüttü. Hâkimiyet ve Yeni Sabah gazetelerinde yazı işleri müdürlüğü (1966-73) yaptı. Bölgesel yayın yapan Elif TV’nin genel müdürlüğü (1995) ve İhlas Haber Ajansı (İHA)’nın bölge müdürlüğü (1995-2002) görevlerini yürüttü.
Eserleri: Şiir: Vuslat Türküsü (1968), Aydınlığın Gözleri (1979), Bu Yüreğin Ülkesinde (1981), Sevgi Donanması (1982), Deryâdil (1985), Sevdâkâr (1988), Bir Sır Gibi (1991), Aşkistan (2005), Tohum (219). Deneme: Şiirden Şuura (2004). Roman: Ahtapot (1995), Güneşe Uçan Kelebek (2001), Aşkta Yanan Dede (2003), Ben Onurumu Çiğnetmem (2004). Oyun: Alpaslan (1962).
 
İnceleme: Dünden Bugüne Kayseri (1986), Kayseri’nin Manevî Mimarları (1995), Taşla Konuşan Deha Mimar Sinan (1996), Bu Şehrin Hikâyesi (2003), Ağırnaslı Sinan (2004).
 Edebiyat Çalışmaları: Edebiyat çalışmalarına lise öğrenciliği sırasında yerel gazetelerde sanat sayfaları düzenleyerek başladı. İlk şiiri 1962’de İslâm dergisinde yayımlandı. Vuslat Türküsü (1968) adlı ilk şiir kitabıyla adını duyurdu. Şiir, deneme, eleştiri ve inceleme yazıları sonraki yıllarda Hareket (1965-75), Türk Yurdu (1965-70), Hisar (1975-80), Töre (1975-85), Millî Kültür (1981-86), Boğaziçi (1983-86), Kültür ve Sanat (1982-84), Yeni Düşünce (1982-83), Küçük Dergi yönetmenliğini yaptı. 1979-81, 24 sayı, Kayseri) Berceste (2002-2005), Gültepe (2001-2005), Erciyes (1978-2005), Türk Edebiyatı (1980-2005) dergilerinde yer aldı. Siyasal ve aktüel konulardaki yazılarını ise Tercüman, Yeni Devir, Türkiye ve Zaman gazetelerinde yayımladı. 
Çok sayıda şiiri bestelendi; İngilizce, Almanca ve Arapçaya çevrildi. Uluslararası edebiyat toplantılarında ülkemizi temsil etti.
 
Ödülleri: 1981 yılında Kayseri Sanatçılar Derneği Şiir Armağanını, 1976 ve 1984 yıllarında Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü basın ödüllerini (araştırma dalında), 1984 ve 1985 yıllarında da Kayseri Gazeteciler Cemiyetinin basın ödüllerini (araştırma dalında), kazandı. Güneşe Uçan Kelebek adlı romanı, Aydınlar Ocağı’nın 2001 Yılın Romanı ödülünü aldı.
                   Üstat Muhsin İlyas Subaşı’nın
Şiirlerinden Bir Demet
Benim Şiirim
Oturup düşüsün benim şiirim,
Ne ağlasın ne de bağırıversin.
Gurbet, hasret, hikmet pınarlarından,
Geçip son kapıya sevgiyle ersin.

İnsanın çok yönlü duygularında,
Buluversin o da bir küçük liman.
Geleceği dünün göğüslerinden,
Şiirimle emip büyüsün zaman.

Soylu bir geçmişin mirasçısıyım,
Divanlar keşfimde anahtar benim.
Fikirler hissimi kucaklar dünyam,
Hilkatin sırrına açık yeğreğim…

Mayamda deryadil bir heyecan var,
Öncelikle beni bana kavuştur.
Kendimi buluşun yorgun zevkine,
Sonsuz bir koşunun kahrını vurur…
Aşkında kendimi bulma gayreti,
Bir sentezin mermerine renk olur.
Gönlümdeki sırrı keşfeden şiir,
Hakkın çizgisinde kendini bulur.
İlk Söz
Bunca tohum ektim gül bahçesine,
Tutarsa insanlık alkışlar bizi.
Ses verin bu ömrün yorgun sesine,
Gönlünüzde kalsın bir küçük izi.
Ben
Ben,
İsyanlara açmadım yüreğimi,
Yolculuğum
Yunus’un izindedir.
Aşkım
Fuzuli teknesinde yoğrulur,
Yurduma sevdam
Akif kadar zindedir!
Gül Seferi/2013
Biz Çileyi Yol Eyledik
Düştü ruhumuza ismi,
Sevgisini hal eyledik,
Baktık kâinatta resmi,
Dilimizi lal eyledik

Hayat bir vaveylada,
Lâ değil o illâ da.
Leylâ bizde Leylâ ’da
Gönlümüzü çöl eyledik.

Bu bir aşktır, gönle gider.
“Aşk nefiste ölmektir.” der,
Ölmeyenler neler öder,
Biz o nefsi kul eyledik.

Her rengin ayrı dili var,
Her renk aynı sırra çıkar,
Sır insana nurla yıkar,
Biz o sırrı yol eyledik.

Gönül kendince bir dildir,
Çilesiz aşk, aşk değildir,
Bu kapışan gel, sen de gir,
Biz çileyi bal eyledik!
 Türküler
Duygularımda çözülür,
Hüznümde erir türküler…
Kaç yanık dilden süzülür,
Ruhuma yürür türküler…

Yanar, kanar, akar gelir,
Hayalleri yıkar gelir,
Seli göze takar gelir;
Suyunda sürür türküler…

Söyler doğanı, öleni,
Ağlayanları, güleni,
Tutar yüreğimden beni,
Dağlara vurur türküler…

Dilden tele dökülürken,
Sesten sese bükülürken,
Tohum gibi ekilirken,
Dilimi korur türküler…

 
Aşk umudu onda bulur,
Acılar onda durulur,
Sığınılan kapı olur,
Güven doğurur türküler…

Türküler bir özel dildir,
Bülbüldür, kanayan güldür,
Sığınılan tek gönüldür,
Bende yorulur türküler…

Aşka Yolculuk
Bu yolculuk, bin basamak,
Derinlerden çıkar gelir.
Bu yolculuk, bin basamak,
Aşka sevgiyle yükselir.

Bu yolculuk, ırmakta su,
Gökte yıldız, dağda rüzgâr,
Bu yolculuk, aşk kokusu,
Yolları içime doğar.

Bu yolculuk, ne han ister,
Ne de Arap soylu kısrak.
Bu yolculuk, aşka gider,
Tutma yüreğimi bırak!..

Daha Yolun Başındasın
Sevda bu, acı verecek,
Daha yolun başındasın.
Kaç kapıya gönderecek,
Daha yolun başındasın.

Kanattıysa gönlü aşkın,
Umut ayrılıktan yakın,
Korkuya kapılma sakın,
Daha yolun başındasın.

Sevgi bedeliyle güzel,
Hem ebeddir, hem de ezel,
Yüreğini hazırla gel,
Daha yolun başındasın.

Yel olup her dalda esme,
Gönle giden yolu kesme,
Karşılıksız aşka küsme,
Daha yolun başındasın!

Şiir
 
Ruhlar yaratılırken verilen ilk berattır,
Ninniden ağıtlara, kanatlanmış tek attır...

O, ruh yangınımızdır, o, yüreğin dilidir,
Duygu coğrafyamızı kucaklayan serhattır.

Hileye izin vermez, kim demiş ki dağ delmez:
Hayâl iklimimize yollar açan Ferhat’tır!

Cephelerde kendine güvenin coşkusudur,
Düşman saldırısında geçilmeyen tek hattır.

Sevda iklimimizin çileli yollarında,
Teslim olup geçilen bir incecik sırattır.

Aşkların saf gülüdür, hasretin bülbülüdür,
Gönlü gönle bağlayan bir ilâhî fırsattır.

Yorgun sırdaşlarıdır şairler gecelerin,
Bu dil, onlara göre bir sihirli murattır!

Mısralar şairini yücelten bir kanattır,
Şiiri yazmak kadar okumak da sanattır!

Kayseri

Sinan’ı kubbe kubbe yurda sunan bu şehrin,
Gece sokaklarından bir derviş gibi geçtim.
Uhrevîlik ufkuna türbe olan evlerin,
Kandillerinden zevki dervişleriyle içtim…




Bir Seyyid Burhaneddin, Mahperi Hunat Hatun,
Bir Selçukya güzeli, bi kınalı kız Gevher,
Mazi, bu binalarda işlenmemiş som altın,
Mermer kitabelerde bana dünü verdiler…




Eskimeyen zamanın kolyesini taşıyan,
Kale duvarlarında Kayzer’in hüznü vardı.
Sanki bu koca şehir tarihime âşiyan,
Umut bu sokaklarda Tennurîler kadardı…




Erciyes ki, Rabbimin bir güzel dağ buketi,
Beyaz karanfil gibi her gün tebessüm eder.
Burada mazi kucaklar gönlümdeki firkati,
Heyecanlar yarına taze umutla gider…




Çıkmaz sokaklarında bir Osmanlı uyumu,
Halılarında renk renk duygularımı buldum.
Anladım üç kültürün sentezi olduğumu,
Bu câzibe şehrinde yalnızlıktan kurtuldum!...




 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum