Ege’nin başladığı yer Çanakkale Küçükkuyu, Ayvacık ilçesine bağlı Ege’nin incisi şirin bir beldedir. Her yıl on binlerce insan bu şirin beldeye tatil yapmak ve stres atmak için gelmektedir.
Kazdağları’nın eteklerinde bu doğa harikası beldeye sırf dünyadaki en zengin ikinci oksijen kaynağı havası olması sebebiyle bile gelinmektedir. Tarihi dokusunu koruyan köyleri, Yunan döneminden kalma yapıları, mavi bayraklı denizi ile Küçükkuyu her geçen gün tatilciler tarafından daha fazla fark edilmekte ve tercih edilmektedir.
YEŞİLYURT KÖYÜ; Doğu ve Batı yönünde 40 km boyunca devam eden Kaz Dağları’nın en batı kısmıdır. Kazdağları’nın eteklerinde sık bitki örtüsü ile hem deniz hem dağ turizminin birlikte yaşandığı Yeşilyurt Köyü, deniz kıyısına uzaklığı sadece 3 km olan bir oksijen çadırıdır.
Bu dağda Mitolojiye göre “DÜNYANIN İLK GÜZELLİK YARIŞMASI” yapılmıştır. Kral Priamos’un oğlu Paris-Helen, Athena ve Afrodit arasından kraliçe olarak güzelliğin ve sevginin simgesi Afrodit’i seçti. Likya’lılar, Persler ve Romalılara zaman zaman yurt olan bu bölge, antik İyonya’ nınönemli geçiş noktalarından birini oluşturmuştur.
1355 yılında Oğuzların 24 boyundan biri olan ÇEPNİ BOYU ’nun Anadolu’da yayılan uç beylerinden ikisi tarafından kurulan köy BÜYÜK ÇETMİ ismini almış. Büyük kardeşin kurduğu Büyük Çetmi’nin karşısına küçük kardeşin kurduğu KÜÇÜK ÇETMİ Köyü vardır. O köy Çamlı Tepe’nin arkasındaki küçük ve şirin köydür. Eşim, Küçük Çetmi Köyü’ndeki muhtarlığa ait Köy Konağı’nda içecek ikramların bulunduğunu ve sadece bir bağış kutusunu olduğunu görünce hayretler içinde kaldığını bana anlatmıştı.
BÜYÜK ÇETMİ’de uzun yıllar boyunca RUMLARLA TÜRKLER birlikte yaşamışlar. Rumların kilisesi köyün en alt mahallesinde olup bugün sadece temelleri kalmıştır. Halen kullanılan tarihi camii minaresi ile dikkat çekiyor. Bu caminin yapımında Yunanlı ustalar çalıştığı için bu ilginç yapı, camiden ziyade kilise görünümünü andırmaktadır.
Rumlar 1824 yılında yapılan mübadelede köyü terk etmişlerdir. BÜYÜK ÇETMİ, 1928 yılında beş derslikli eğitime geçilmesinde Çanakkale’nin ilk köyü olmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında ailece geceler düzenlenmiş. Gençler, birbirleriyle güzel konuşma, kitap okuma yarışmaları yaparak, hoşça vakit geçirmişler.
1970 Yılında merhum Süleyman Bolel’in muhtarlığında köyün adı YEŞİLYURT olarak değiştirilmiştir. Köy Konağı’nın yanındaki pırıl pırıl umumi tuvaleti güzel kokular, anlamlı sözler ve tablolar süslüyor.
Köydeki evler taş mimarisinin en güzel örneklerindendir. Yüzyılların birikiminin oluşturduğu bu taş evler son yıllarda İstanbul’dan İzmir’den gelen doğal yaşamı seçen ailelerin hatta yabancıların gözdesi olmuş. Ayrıca rengârenk açan sardunyalar evlerin ön yüzlerini süslüyor. Köyün patika yolları yürüyüşü sevenler için, ideal bir parkur oluşturuyor. Badem ağaçları ile bezenmiş yamaçları, şifalı bitkileri, baş döndürücü kokular saçan çiçek ve otları ile bezenmiş YEŞİLYURT KÖYÜ özellikle astım ve kalp hastaları için gerçek bir şifa kaynağıdır. Köy; yeşilliği, temizliği, bol oksijenli ve rutubetsiz havası ile konuklarını ağırlanmaya devam etmektedir. Çepnilerin yöresel adı Çetmi’dir.
500 yıl önce Oğuzların Çetmi boyunun öncü beyleri tarafından kurulmuş. Rumlarla Türklerin birlikte barış içinde yaşadığı köy, bugün bu kültürün canlı izlerini taşımaktadır.Yolunuz Küçükkuyu’ya düşerse her köşesi cennet olan yurdumuzun bu nadide köşesini görmenizi tavsiye ederim.
FACEBOOK YORUMLAR