Türkiye bir istikrar adası olarak hedefe ilerliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " Türkiye’nin küresel siyasi, ekonomik, askerî güç mücadelelerinin ortasında bir istikrar adası olarak hedeflerine doğru ilerlemesini sağlamakta kararlıyız” dedi.

Türkiye bir istikrar adası olarak hedefe ilerliyor
02 Ekim 2022 - 15:25 - Güncelleme: 02 Ekim 2022 - 15:27

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı açılışında yaptığı konuşmada, “Önündeki tüm engelleri birer birer kaldırarak Türkiye’nin küresel siyasi, ekonomik, askerî güç mücadelelerinin ortasında bir istikrar adası olarak hedeflerine doğru ilerlemesini sağlamakta kararlıyız” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 27. Dönem 6. Yasama Yılı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın genel kurulda yaptığı konuşma ile başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti:


“Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27. Dönem 6. Yasama Yılı’nın, sizlerle birlikte ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Meclisimizin kuruluşundan günümüze, bu yüce kurum çatısı altında ülkemize hizmet eden tüm milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. İlk faaliyete geçtiği 1920’den beri Meclisimizde görev yapmış milletvekillerimizden vefat edenlere Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.

“TÜRKİYE’NİN İSTİKLAL VE İSTİKBAL DAVASI, ÇAĞLAR ÖTESİNE UZANAN KUTLU BİR MÜCADELENİN ADIDIR”

Büyük Millet Meclisimizin ilk Başkanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, Türkiye’nin gelişmesi, büyümesi, güçlenmesi yolunda gayret gösteren herkesi hürmetle yâd ediyorum. Bin yıldır vatanımızın müdafaası, milletimizin dirliği, ülkemizin bütünlüğü, devletimizin bekası uğruna gözlerini kırpmadan canlarını feda eden tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anıyorum.

Türkiye’nin istiklal ve istikbal davası, çağlar ötesine uzanan kutlu bir mücadelenin adıdır. Bugün de, sınırlarımızın içinde ve ötesinde aynı mücadeleyi vermeyi sürdürüyoruz. Terör örgütlerinin başında yer aldığı düşmanlarımıza göz açtırmayan askerlerimize, polislerimize, jandarmalarımıza, sahil güvenlik personelimize, istihbaratçılarımıza, güvenlik korucularımıza başarılar diliyorum.

Rabbimden, milletimizin tüm fertleriyle birlikte bu kardeşlerimizi de korumasını, esirgemesini, ayaklarına taş değdirmemesini niyaz ediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi, millî mücadele yıllarından beri, bu ülkenin her türlü meselesinin çözümünde, milletimizin her beklentisinin karşılanmasında öncü bir rol üstlenmiştir.

Bugün de; gerek 27. dönem boyunca çıkartılan kanunlarla, gerek hâlen komisyonlarda ve genel kurul gündeminde bekleyen tekliflerle, gerekse bundan sonra gündeme gelecek çalışmalarla, Meclisimizin tarihî misyonunu hakkıyla yerine getirdiğine ve getireceğine inanıyorum.

Bilindiği gibi bugün, 27. dönem Meclisimizin son yasama yılının açılışını yapıyoruz. Meclisimizin, seçim takvimine göre çalışmalarına ara vermeden önce, pek çok kritik düzenlemeyi hayata geçirerek, bu yasama yılını da en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum.

“YASAMASIYLA, YÜRÜTMESİYLE, YARGISIYLA BİRLİKTE İSTİKAMETİMİZİ ÇİZİYORUZ, YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”

Türkiye, yaklaşık sekiz ay sonra gideceği seçimlerde, hem yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisimizin üyelerini hem de yürütmenin temsilcisi Cumhurbaşkanını belirleyecek. Dünyanın ve bölgemizin, gerçekten tarihî günler yaşadığı, asırlık dengelerin kökünden sarsıldığı, siyasi, ekonomik ve askerî güç merkezlerinin yeniden oluştuğu bir dönemde bu seçimleri yapacağız.

27. dönem milletvekilleri olarak sizlerin, üstlendiğiniz misyonun gereklerini başarıyla ifa etmiş bir kadro sıfatıyla, milletimizin gönlündeki yerinizi aldığınıza inanıyorum. Bu büyük şeref, evlatlarınıza bırakacağınız en büyük miras olacaktır. Ülkemize, milletimize, Meclisimize yaptığınız hizmetler için şimdiden her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Komisyonlardan genel kurula kadar Meclis çalışmalarının tüm aşamalarındaki katkıları için siyasi parti grup yönetimlerimiz ile Meclis Başkanlık Divanımıza da ayrıca teşekkür ediyorum.

Önce millî mücadelede, son olarak da 15 Temmuz gecesi ‘gazi’ ünvanıyla şereflenen Meclisimiz, bu vasıflarıyla, dünya parlamentoları arasında müstesna bir yere sahiptir. Bir dönem ülkemize, ‘demokrasiyi bedel ödemeden elde ettiği için içselleştiremediği’ ithamları yöneltilirdi. Şimdi ise karşımızda, son çeyrek asrın en iddialı demokrasi ve kalkınma programlarının ahdi altyapısını kurmuş bir Türkiye Büyük Millet Meclisi var.

Şimdi karşımızda, darbecilere direnerek millî iradenin üstünlüğünü hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tescillemiş bir Meclis var. Şimdi karşımızda, her türlü tehdide rağmen temsilcisi olduğu milletin hakkını, hukukunu, menfaatlerini cansiperane şekilde koruyan bir Meclis var. Şimdi karşımızda, küresel eğilimlerin aksine milletiyle bağlarını en güçlü şekilde sürdüren bir Meclis var. Meclisimizin ve milletvekillerimizin zaman zaman maruz kaldıkları iftira derecesine varan saldırıların bir sebebi de, işte bu tablodur.

Türkiye’yi ısrarla müstemleke muamelesine maruz bırakmak, siyasi ve ekonomik olarak peykleri konumunda görmek isteyenler, Meclisimizin bu onurlu duruşundan da rahatsızdır. Ama biz kimin ne dediğine, kimin ne istediğine değil, milletimizin neye ihtiyacı olduğuna, ülkemizin hedeflerine bakarak, yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla birlikte istikametimizi çiziyoruz, yolumuza devam ediyoruz.

“CUMHURİYET TARİHİNİN EN KÖKLÜ REFORMLARINA BU MECLİS İMZA ATMIŞTIR”

Cumhuriyet tarihinin en köklü reformlarına bu Meclis imza atmıştır. Bu süreçte gerçekleştirdiğimiz, istiklalimizi ve istikbalimizi aydınlatan en önemli reformlardan biri de, hiç şüphesiz, yönetim sistemimizde yaptığımız değişikliktir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle, demokratik erklerin her birini, kendi alanında en güçlü, en etkili, en verimli hâle getirdiğimize inanıyorum.

Geçmişte demokratik bir denge içinde değil de, yıkıcı bir rekabet görünümü veren yasama, yürütme ve yargı, artık aynı ortak gaye doğrultusunda birbirlerini destekleyen bir anlayışla çalışmaktadır. Önümüzdeki dönemde, dördüncü yılını geride bırakan yeni yönetim uygulamalarımızda elde ettiğimiz tecrübeler ışığında sistemi, eksiklerini tamamlayacak, güçlü yönlerini tahkim edecek bir anlayışla daha da geliştirmeyi planlıyoruz. Dünyanın ve bölgemizin her alanda büyük değişimler yaşadığı bir süreçte, ülkemizi bunun dışında tutamayız.

Türkiye’nin ve Türk milletinin ihtiyaçlarına, beklentilerine, potansiyelini kullanma kabiliyetlerindeki ilerlemeye ve elde ettiğimiz tecrübelere göre kendimizi yenilemeyi sürdüreceğiz. Yunus Emre’nin, ‘her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası’ sözündeki irfanla işaret ettiği yolu takip ediyoruz. Mevlana Hazretlerinin ‘şimdi yeni şeyler söylemek lazım’ mısrasındaki teşvikle tavsiye ettiği istikameti izliyoruz.

Bu yaklaşıma sadık kalmayı ve icap eden adımları atmayı, tüm kalbimizle bağlı olduğumuz milletimize karşı sorumluluğumuzun gereği olarak görüyoruz. Elbette bu tamamlayıcı reformları da, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin banisi Yüce Meclisimizle birlikte inşa edecek ve hayata geçireceğiz.

İnşallah önümüzdeki dönemde, yasama ve yürütme olarak ortak gündemimizin başında bu husus yer alacaktır. İçimizde ukde kalan bir diğer mesele de ülkemizi yeni, sivil, demokratik yöntemlerle inşa edilmiş, kapsayıcı, sade ve vizyoner bir Anayasa’ya kavuşturmaktır.

Yeni Anayasa konusunda 2013 ve 2021 yıllarında yaptığımız samimi çağrılar, maalesef, ülkemizi böyle bir kazanımla buluşturmaya yetmedi. İlk çalışma, Meclisteki ortak komisyonda tıkandı. İkinci çağırımıza ise somut hiçbir cevap alamadık. Yeni dönem Meclisimizin, Türkiye’yi, hakkı olan yeni Anayasa’yla buluşturarak darbe dönemlerinin son izini de sileceğine inanıyorum. Bunu aynı zamanda gelecek nesillere bir borcumuz, önümüzdeki dönemde gençlerimize hediye edeceğimiz en büyük kazanım olarak görüyoruz.

İnsanlarımızın temel hak ve özgürlüklerini en üst seviyeye çıkartan sessiz devrimleri hayata geçirdiğimiz gibi, inşallah Yeni Anayasa çalışmasını da tamamlayacağız. Türkiye’yi vesayetin, darbelerin, baskıların, zulümlerin utancından; vatandaşlarımızı kökeni, inancı, mezhebi, meşrebi, kılık kıyafet ve kültürü sebebiyle horlanmaktan beraber kurtardık. Yeni Anayasa’yla, bu kazanımların ahdi temelini de olması gereken hâle getirmek istiyoruz.

“GÜVENLİK GÜÇLERİMİZLE, ASKERİMİZLE VE İSTİHBARAT TEŞKİLATIMIZLA TERÖRİSTLERİN HER AN ENSESİNDEYİZ”

Türkiye’nin son 20 yılına baktığımızda, milletimizin gündemini uzunca bir süredir işgal eden sorun alanlarını birer birer geride bıraktığımızı görüyoruz. Mesela bunlardan biri terör örgütlerinin kanlı saldırılarıyla yol açtığı huzur ve güven endişesiydi. Uzun yıllar boyunca ülkemiz gündeminin bir numaralı sorunu hep terör meselesiydi.

Yaptığımız operasyonlar, aldığımız tedbirler, izlediğimiz çok yönlü diplomasiyle, terör örgütlerini sınırlarımız içinde bitirirken, sınırlarımız dışında da adeta felç ederek yeni bir güvenlik ve huzur iklimi oluşturduk. Bu gerçeği, elini vicdanına koyan hiç kimse inkâr edemez. Teröristlerin giriştikleri tek tük eylem teşebbüsleri, inşallah bu hainlerin son çırpınışlarıdır. Güvenlik güçlerimizle, askerimizle ve istihbarat teşkilatımızla teröristlerin her an ensesindeyiz.

Güvenlik kuvvetlerimizi, hem terörle mücadele hem de bölgesel ve küresel tehditlere karşı ülkemizi koruma görevini en üst düzeyde yürütebilmesini sağlayacak imkân ve kabiliyetlere kavuşturduk. Tehditleri kaynağında yok ederek ülkemizin güvenliğini, milletimizin huzurunu sınırlarımız dışında başlatma stratejimizi, ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ ifadesiyle uygulamaya devam ediyoruz.

Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız asırlık eser ve hizmetler de milletimizin nesillerdir yaşadığı geri kalmışlık, yokluk, yoksunluk sorunlarını da ortadan kaldırmıştır. Biraz sonra sizlerle paylaşacağım eser ve hizmet özetlerimiz, bu gerçeği gören gözlere, duyan kulaklara, hakkı ikrar eden dillere, nasır bağlamamış yüreklere bir kez daha hatırlatacaktır.

Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan sosyal desteklere her alanı kapsayan eser ve hizmetlerimizin hayatına dokunmadığı, hayat kalitesini yükseltmediği tek bir insanımız dahi yoktur. Çok partili siyasi hayatımız boyunca defalarca yaşadığımız darbeler dönemini de, 15 Temmuz’da istiklaline sahip çıkan milletimiz ve millî iradenin itibarını yere düşürmeyen Meclisimiz sayesinde geride bıraktık. Bu vesileyle, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, aynı gece Mecliste destansı bir direniş sergileyen milletvekillerimize tekrar şükranlarımı sunuyorum.

Ülkemizi geliştirmek, büyütmek, güçlendirmek; milletimizin refahını artırmak, hayatını kolaylaştırmak için çalışıp çabalarken küresel krizlerin ağır etkileriyle de mücadele ettik. Üstelik biz küresel krizlerle birlikte, hassaten ülkemize yönelik saldırıları da göğüslemek mecburiyetinde kaldık.

“ÜLKEMİZE EŞSİZ KAZANÇLAR SAĞLAYACAK BİR YOL SEÇTİK”

Nitekim Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapıldığı 2018 Haziran ayından bugüne kadar dünyamız, İkinci Cihan Harbi sonrasındaki en ağır sınamalarını yaşamıştır. Türkiye olarak biz bu dönemde küresel sınamalara ilave olarak, merkezinde ekonominin yer aldığı tuzaklarla da uğraştık. Ülke ve millet olarak bekamızı ilgilendiren her başlık önemlidir, ama insanlarımızın doğrudan günlük hayatlarına dokunan ekonomi meselesi ayrıca ehemmiyetlidir.

Bunun için şimdi sizlerle, 2018’den bu yana uyguladığımız, salgın ve savaş gibi küresel krizlerin yıkıcı etkilerinden korunmak için tahkim ettiğimiz ekonomi programımızı, temel mantığı ve ana hatlarıyla paylaşmak istiyorum. Türkiye Ekonomi Modeli’ne ilişkin yaklaşımlarımızı, dün İstanbul’da bir grup yabancı iktisatçıyla da enine boyuna değerlendirme imkânı bulduk.

Orada da ifade ettiğim gibi, bizim uyguladığımız ekonomi politikası, kesinlikle ‘akıntıya kürek çekme’ gibi akıl dışı bir amaca dayanmıyor. Tam tersine biz, ekonomik araçlar üzerinden ülkemize diz çöktürmek gayesiyle, bugüne kadar ne kadar iyi, doğru, kazançlı olduğu hep telkin edilmiş iktisat politikalarına da aykırı şekilde maruz kaldığımız sinsi oyunları bozmak için kendi modelimizi geliştirdik. Daha önemlisi, bu modelin hem iktisat ilminde yeri vardır hem dünyada örnekleri mevcuttur hem de ülkemiz gerçekleriyle ve sahip olduğumuz potansiyelle en üst düzeyde uyumludur. Dolayısıyla kendimize, neresinden bakarsanız bakın ülkemize eşsiz kazançlar sağlayacak bir yol seçtik.

“KENDİ ÖZGÜN EKONOMİ MODELİMİZİ İNŞA ETTİK”

Açık konuşmak gerekirse ekonomi modelinde tercih değişikliğine durduk yere de gitmedik. Şayet maç sürerken oyunun kurallarını bizim aleyhimize değiştirmeye çalışmasalardı, belki bir müddet daha buna ihtiyaç duymayabilirdik. Fakat ülkemiz açık bir ekonomik saldırıyla karşı karşıya kalınca, sınırlarımızı korumak için ne yaptıysak, darbelere nasıl karşı çıktıysak buna da aynı tavrı sergiledik.

Küresel gelişmelerin önümüze çıkardığı fırsatları da değerlendirerek, ‘olanda hayır vardır’ anlayışıyla yönümüzü geleceğe çevirdik. Dünyanın ve ülkemizin tecrübelerinden en üst düzeyde istifadeyle, kendi özgün ekonomi modelimizi inşa ettik. Evvela maruz kaldığımız saldırıların önünü kesecek tedbirleri aldık, mekanizmaları oluşturduk, kaynakları bulduk. Bununla birlikte, kısa, orta ve uzun vadeli programlarımızı yeni ekonomi yaklaşımımıza uygun şekilde süratle güncelleyerek tutarlı bir yapı ortaya çıkardık.

Her aşamada, bu modelin teorik çerçevesini de, uygulamalarının sonuçlarını da, hedeflerimizi de milletimizle paylaştık, paylaşmayı sürdürüyoruz. Kendi yolumuzu çizerken dünyayı da ihmal etmedik. Salgın döneminde yaşanan trajedileri ve onu takip eden Rusya-Ukrayna Savaşının tetiklediği krizleri dikkatle izledik.

Her küresel gelişme, ülkemizin kendini klasik kabullerden ayrıştırarak oluşturduğu bu özgün modelin doğruluğunu ve isabetini teyit etmektedir. Türkiye Ekonomi Modeli’nin başarısında ve kabul görmesinde, geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız altyapı sayesinde sahip olduğumuz üretim ve istihdam gücünün çok büyük katkısı vardır.

Çünkü bizim ‘yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütmek’ olarak özetlediğimiz ekonomi modelimizin merkezinde insan vardır, insanımız vardır. Modeli, her bir vatandaşımızın iş ve aş sahibi olarak geleceğine güvenle bakmasını sağlamak bunu da yatırımı, üretimi, ihracatı geliştirerek yapacak şekilde kurguladık.

Önceleri bu tercihimiz yüzünden bizi şiddetle eleştiren çevrelerin; enerji, emtia ve gıda krizi tehditlerinin ardından bizimle aynı noktaya gelmelerini ibretle takip ediyoruz. Gelişmiş ülkelerin, zahirde beyan ettikleri politikaların ötesinde, örtülü olarak istihdamı koruma odaklı bir yaklaşıma yönelmelerinin sebebi de budur. Aksi takdirde ortaya çıkacak sosyal sorunların ve beraberinde getireceği siyasi istikrarsızlıkların altından kimse kalkamaz. Bizim farkımız, bu gerçeği herkesten önce görüp pozisyonumuzu erken almış olmaktır.

“HİÇBİR VATANDAŞIMIZIN ENFLASYONUN ALTINDA EZİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”

Tabii bunları söylerken yaşanan sıkıntıları, sorunları, dalgalanmaları asla görmezden gelmiyoruz. Ülkemizin ve vatandaşlarımızın döviz kurundaki dengesiz yükselişten ve enflasyondaki fahiş artıştan kaynaklı refah kayıplarını, endişelerini, beklentilerini gayet iyi biliyoruz. Bunların önüne geçecek tedbirleri ilk günden itibaren almaya başladık.

Hatırlarsanız, geçtiğimiz Aralık ayında döviz kurunda dengesiz yükseliş yaşanmaya başladığında, aralarında kur korumalı mevduatın da olduğu bir dizi tedbirle paniğin önünü kesmiştik. Enflasyondaki artışın insanlarımızın refah seviyelerinde yol açtığı kaybı önlemek için asgari ücreti, memur maaşlarını, emekli maaşlarını, sosyal yardım rakamlarını yılbaşında ciddi oranlarda artırdık. Temmuz ayındaki ilave düzenlemelerle, bu artışları daha da ileriye taşıdık.

İnşallah önümüzdeki yılbaşında, tüm ücretlilerin durumlarını, kayıplarını telafi edecek şekilde tekrar gözden geçireceğiz. Hep söylediğimiz gibi, hiçbir vatandaşımızın enflasyonun altında ezilmesine izin vermeyeceğiz. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm devletlerin en büyük sorunu olan enflasyonun yol açtığı kayıpları telafi konusunda da inşallah dünyaya örnek olacağız.

Önündeki tüm engelleri birer birer kaldırarak Türkiye’nin, küresel siyasi, ekonomik, askerî güç mücadelelerinin ortasında bir istikrar adası olarak hedeflerine doğru ilerlemesini sağlamakta kararlıyız. Küresel dalgalanmalar ülkeleri, alışageldiklerimizden farklı yöntem ve üsluplarla yürütülen yeni tür savaşların eşiğine getirmişken, biz kendimizi bu kırılgan süreçten de ayrıştıracağız. Son dönemde karşımıza çıkan kimi bölgesel krizlere de bu anlayışla yaklaşıyor, kuklaların değil onların iplerini ellerinde tutanların oyunlarını bozacak stratejilerle hareket ediyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşma metni:

Değerli Milletvekilleri,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27’nci Dönem 6’ncı Yasama Yılının,
sizlerle birlikte ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Meclisimizin kuruluşundan günümüze, bu yüce kurum çatısı altında
ülkemize hizmet eden tüm milletvekillerimize şükranlarımı
sunuyorum.
İlk faaliyete geçtiği 1920’den beri Meclisimizde görev yapmış
milletvekillerimizden vefat edenlere Allah’tan rahmet niyaz
ediyorum.
Büyük Millet Meclisimizin ilk Başkanı, Cumhuriyetimizin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere…
Türkiye’nin gelişmesi, büyümesi, güçlenmesi yolunda gayret
gösteren herkesi hürmetle yâd ediyorum.
Bin yıldır vatanımızın müdafaası, milletimizin dirliği, ülkemizin
bütünlüğü, devletimizin bekası uğruna gözlerini kırpmadan canlarını
feda eden tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anıyorum.
Türkiye’nin istiklal ve istikbal davası, çağlar ötesine uzanan kutlu bir
mücadelenin adıdır.
Bugün de, sınırlarımızın içinde ve ötesinde aynı mücadeleyi vermeyi
sürdürüyoruz.
Terör örgütlerinin başında yer aldığı düşmanlarımıza göz açtırmayan
askerlerimize, polislerimize, jandarmalarımıza, sahil güvenlik
personelimize, istihbaratçılarımıza, güvenlik korucularımıza başarılar
diliyorum.
Rabbim’den, milletimizin tüm fertleriyle birlikte bu kardeşlerimizi de
korumasını, esirgemesini, ayaklarına taş değdirmemesini niyaz
ediyorum.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

3
Türkiye Büyük Millet Meclisi, milli mücadele yıllarından beri, bu
ülkenin her türlü meselesinin çözümünde, milletimizin her
beklentisinin karşılanmasında öncü bir rol üstlenmiştir.
Bugün de;
Gerek 27’nci Dönem boyunca çıkartılan kanunlarla…
Gerek halen komisyonlarda ve genel kurul gündeminde bekleyen
tekliflerle…
Gerekse bundan sonra gündeme gelecek çalışmalarla…
Meclisimizin tarihi misyonunu hakkıyla yerine getirdiğine ve
getireceğine inanıyorum.
Bilindiği gibi bugün, 27’nci Dönem Meclisimizin son yasama yılının
açılışını yapıyoruz.
Meclisimizin, seçim takvimine göre çalışmalarına ara vermeden önce,
pek çok kritik düzenlemeyi hayata geçirerek, bu yasama yılını da en
iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum.
Türkiye, yaklaşık 8 ay sonra gideceği seçimlerde, hem yasama organı
Türkiye Büyük Millet Meclisimizin üyelerini, hem de yürütmenin
temsilcisi Cumhurbaşkanını belirleyecek.
Dünyanın ve bölgemizin, gerçekten tarihi günler yaşadığı, asırlık
dengelerin kökünden sarsıldığı, siyasi, ekonomik ve askeri güç
merkezlerinin yeniden oluştuğu bir dönemde bu seçimleri yapacağız.
27’nci Dönem Milletvekilleri olarak sizlerin, üstlendiğiniz misyonun
gereklerini başarıyla ifa etmiş bir kadro sıfatıyla, milletimizin
gönlündeki yerinizi aldığınıza inanıyorum. Bu büyük şeref,
evlatlarınıza bırakacağınız en büyük miras olacaktır.
Ülkemize, milletimize, Meclisimize yaptığınız hizmetler için şimdiden
her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.
Komisyonlardan genel kurula kadar Meclis çalışmalarının tüm
aşamalarındaki katkıları için siyasi parti grup yönetimlerimiz ile Meclis
Başkanlık Divanımıza da ayrıca teşekkür ediyorum.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

4
Değerli Milletvekilleri…
Önce milli mücadelede, son olarak da 15 Temmuz gecesi “gazi”
ünvanıyla şereflenen Meclisimiz, bu vasıflarıyla, dünya
parlamentoları arasında müstesna bir yere sahiptir.
Bir dönem ülkemize, “demokrasiyi bedel ödemeden elde ettiği için
içselleştiremediği” ithamları yöneltilirdi.
Şimdi ise karşımızda, son çeyrek asrın en iddialı demokrasi ve
kalkınma programlarının ahdi altyapısını kurmuş bir Türkiye Büyük
Millet Meclisi var.
Şimdi karşımızda, darbecilere direnerek milli iradenin üstünlüğünü
hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tescillemiş bir Meclis
var.
Şimdi karşımızda, her türlü tehdide rağmen temsilcisi olduğu milletin
hakkını, hukukunu, menfaatlerini cansiperane şekilde koruyan bir
Meclis var.
Şimdi karşımızda, küresel eğilimlerin aksine milletiyle bağlarını en
güçlü şekilde sürdüren bir Meclis var.
Meclisimizin ve milletvekillerimizin zaman zaman maruz kaldıkları
iftira derecesine varan saldırıların bir sebebi de, işte bu tablodur.
Türkiye’yi ısrarla müstemleke muamelesine maruz bırakmak, siyasi ve
ekonomik olarak peykleri konumunda görmek isteyenler,
Meclis’imizin bu onurlu duruşundan da rahatsızdır.
Ama biz kimin ne dediğine, kimin ne istediğine değil, milletimizin
neye ihtiyacı olduğuna, ülkemizin hedeflerine bakarak, yasamasıyla,
yürütmesiyle, yargısıyla birlikte istikametimizi çiziyoruz, yolumuza
devam ediyoruz.
Cumhuriyet tarihinin en köklü reformlarına bu Meclis imza atmıştır.
Bu süreçte gerçekleştirdiğimiz, istiklalimizi ve istikbalimizi aydınlatan
en önemli reformlardan biri de, hiç şüphesiz, yönetim sistemimizde
yaptığımız değişikliktir.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

5
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, demokratik erklerin her
birini, kendi alanında en güçlü, en etkili, en verimli hale getirdiğimize
inanıyorum.
Geçmişte, demokratik bir denge içinde değil de, yıkıcı bir rekabet
görünümü veren yasama, yürütme ve yargı, artık aynı ortak gaye
doğrultusunda birbirlerini destekleyen bir anlayışla çalışmaktadır.
Önümüzdeki dönemde, dördüncü yılını geride bırakan yeni yönetim
uygulamalarımızda elde ettiğimiz tecrübeler ışığında sistemi,
eksiklerini tamamlayacak, güçlü yönlerini tahkim edecek bir anlayışla
daha da geliştirmeyi planlıyoruz.
Dünyanın ve bölgemizin her alanda büyük değişimler yaşadığı bir
süreçte, ülkemizi bunun dışında tutamayız.
Türkiye’nin ve Türk Milletinin ihtiyaçlarına, beklentilerine,
potansiyelini kullanma kabiliyetlerindeki ilerlemeye ve elde ettiğimiz
tecrübelere göre kendimizi yenilemeyi sürdüreceğiz.
Yunus Emre’nin, “HER DEM YENİDEN DOĞARIZ, BİZDEN KİM
USANASI” sözündeki irfanla işaret ettiği yolu takip ediyoruz.
Mevlana Hazretlerinin “ŞİMDİ YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM”
mısraındaki teşvikle tavsiye ettiği istikameti izliyoruz.
Bu yaklaşıma sadık kalmayı ve icap eden adımları atmayı, tüm
kalbimizle bağlı olduğumuz milletimize karşı sorumluluğumuzun
gereği olarak görüyoruz.
Elbette bu tamamlayıcı reformları da, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sisteminin banisi Yüce Meclisimizle birlikte inşa edecek ve hayata
geçireceğiz.
İnşallah önümüzdeki dönemde, yasama ve yürütme olarak ortak
gündemimizin başında bu husus yer alacaktır.
İçimizde ukde kalan bir diğer mesele de ülkemizi yeni, sivil,
demokratik yöntemlerle inşa edilmiş, kapsayıcı, sade ve vizyoner bir
Anayasa’ya kavuşturmaktır.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

6
Yeni Anayasa konusunda 2013 ve 2021 yıllarında yaptığımız samimi
çağrılar, maalesef, ülkemizi böyle bir kazanımla buluşturmaya
yetmedi.
İlk çalışma, Meclis’teki ortak komisyonda tıkandı.
İkinci çağırımıza ise somut hiçbir cevap alamadık.
Yeni dönem Meclisimizin, Türkiye’yi, hakkı olan yeni Anayasa’yla
buluşturarak, darbe dönemlerinin son izini de sileceğine inanıyorum.
Bunu aynı zamanda gelecek nesillere bir borcumuz, önümüzdeki
dönemde gençlerimize hediye edeceğimiz en büyük kazanım olarak
görüyoruz.
İnsanlarımızın temel hak ve özgürlüklerini en üst seviyeye çıkartan
sessiz devrimleri hayata geçirdiğimiz gibi, inşallah Yeni Anayasa
çalışmasını da tamamlayacağız.
Türkiye’yi vesayetin, darbelerin, baskıların, zulümlerin utancından;
vatandaşlarımızı kökeni, inancı, mezhebi, meşrebi, kılık-kıyafet ve
kültürü sebebiyle horlanmaktan beraber kurtardık.
Yeni Anayasa’yla, bu kazanımların ahdi temelini de olması gereken
hale getirmek istiyoruz.
Değerli Milletvekilleri…
Türkiye’nin son 20 yılına baktığımızda, milletimizin gündemini
uzunca bir süredir işgal eden sorun alanlarını birer birer geride
bıraktığımızı görüyoruz.
Mesela bunlardan biri terör örgütlerinin kanlı saldırılarıyla yol açtığı
huzur ve güven endişesiydi.
Uzun yıllar boyunca ülkemiz gündeminin bir numaralı sorunu hep
terör meselesiydi.
Yaptığımız operasyonlar, aldığımız tedbirler, izlediğimiz çok yönlü
diplomasiyle, terör örgütlerini sınırlarımız içinde bitirirken,
sınırlarımız dışında da adeta felç ederek, yeni bir güvenlik ve huzur
iklimi oluşturduk.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

7
Bu gerçeği, elini vicdanına koyan hiç kimse inkâr edemez.
Teröristlerin giriştikleri tek tük eylem teşebbüsleri, inşallah bu
hainlerin son çırpınışlarıdır.
Güvenlik güçlerimizle, askerimizle ve istihbarat teşkilatımızla
teröristlerin her an ensesindeyiz.
Güvenlik kuvvetlerimizi, hem terörle mücadele, hem de bölgesel ve
küresel tehditlere karşı ülkemizi koruma görevini en üst düzeyde
yürütebilmesini sağlayacak imkan ve kabiliyetlere kavuşturduk.
Tehditleri kaynağında yok ederek, ülkemizin güvenliğini, milletimizin
huzurunu sınırlarımız dışında başlatma stratejimizi, “bir gece ansızın
gelebiliriz” ifadesiyle uygulamaya devam ediyoruz.
Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız asırlık eser ve hizmetler
de, milletimizin nesillerdir yaşadığı, geri kalmışlık, yokluk, yoksunluk
sorunlarını da ortadan kaldırmıştır.
Biraz sonra sizlerle paylaşacağım eser ve hizmet özetlerimiz, bu
gerçeği gören gözlere, duyan kulaklara, hakkı ikrar eden dillere, nasır
bağlamamış yüreklere bir kez daha hatırlatacaktır.
Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan
sosyal desteklere her alanı kapsayan eser ve hizmetlerimizin hayatına
dokunmadığı, hayat kalitesini yükseltmediği tek bir insanımız dahi
yoktur.
Çok partili siyasi hayatımız boyunca defalarca yaşadığımız darbeler
dönemini de, 15 Temmuz’da istiklaline sahip çıkan milletimiz ve milli
iradenin itibarını yere düşürmeyen Meclisimiz sayesinde geride
bıraktık.
Bu vesileyle, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, aynı gece
Meclis’te destansı bir direniş sergileyen milletvekillerimize tekrar
şükranlarımı sunuyorum.
Ülkemizi geliştirmek, büyütmek, güçlendirmek; milletimizin refahını
artırmak, hayatını kolaylaştırmak için çalışıp çabalarken, küresel
krizlerin ağır etkileriyle de mücadele ettik.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

8
Üstelik, biz küresel krizlerle birlikte, hassaten ülkemize yönelik
saldırıları da göğüslemek mecburiyetinde kaldık.
Nitekim, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapıldığı 2018
Haziran ayından bugüne kadar dünyamız, İkinci Cihan Harbi
sonrasındaki en ağır sınamalarını yaşamıştır.
Türkiye olarak, biz bu dönemde küresel sınamalara ilave olarak,
merkezinde ekonominin yer aldığı tuzaklarla da uğraştık.
Ülke ve millet olarak bekamızı ilgilendiren her başlık önemlidir, ama
insanlarımızın doğrudan günlük hayatlarına dokunan ekonomi
meselesi ayrıca ehemmiyetlidir.
Bunun için şimdi sizlerle, 2018’den bu yana uyguladığımız, salgın ve
savaş gibi küresel krizlerin yıkıcı etkilerinden korunmak için tahkim
ettiğimiz ekonomi programımızı, temel mantığı ve ana hatlarıyla
paylaşmak istiyorum.
Türkiye Ekonomi Modeline ilişkin yaklaşımlarımızı, dün İstanbul’da
bir grup yabancı iktisatçıyla da enine boyuna değerlendirme imkânı
bulduk.
Orada da ifade ettiğim gibi, bizim uyguladığımız ekonomi politikası,
kesinlikle “akıntıya kürek çekme” gibi akıl dışı bir amaca dayanmıyor.
Tam tersine biz, ekonomik araçlar üzerinden ülkemize diz çöktürmek
gayesiyle, bugüne kadar ne kadar iyi, doğru, kazançlı olduğu hep
telkin edilmiş iktisat politikalarına da aykırı şekilde maruz kaldığımız
sinsi oyunları bozmak için kendi modelimizi geliştirdik.
Daha önemlisi, bu modelin hem iktisat ilminde yeri vardır, hem
dünyada örnekleri mevcuttur, hem de ülkemiz gerçekleriyle ve sahip
olduğumuz potansiyelle en üst düzeyde uyumludur.
Dolayısıyla kendimize, neresinden bakarsanız bakın ülkemize eşsiz
kazançlar sağlayacak bir yol seçtik.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

9
Değerli Milletvekilleri…
Açık konuşmak gerekirse, ekonomi modelinde tercih değişikliğine
durduk yere de gitmedik.
Şayet maç sürerken oyunun kurallarını bizim aleyhimize
değiştirmeye çalışmasalardı, belki bir müddet daha buna ihtiyaç
duymayabilirdik.
Fakat, ülkemiz açık bir ekonomik saldırıyla karşı karşıya kalınca,
sınırlarımızı korumak için ne yaptıysak, darbelere nasıl karşı çıktıysak,
buna da aynı tavrı sergiledik.
Küresel gelişmelerin önümüze çıkardığı fırsatları da değerlendirerek,
“olanda hayır vardır” anlayışıyla yönümüzü geleceğe çevirdik.
Dünyanın ve ülkemizin tecrübelerinden en üst düzeyde istifadeyle,
kendi özgün ekonomi modelimizi inşa ettik.
Evvela maruz kaldığımız saldırıların önünü kesecek tedbirleri aldık,
mekanizmaları oluşturduk, kaynakları bulduk.
Bununla birlikte, kısa, orta ve uzun vadeli programlarımızı, yeni
ekonomi yaklaşımımıza uygun şekilde süratle güncelleyerek, tutarlı
bir yapı ortaya çıkardık.
Her aşamada, bu modelin teorik çerçevesini de, uygulamalarının
sonuçlarını da, hedeflerimizi de milletimizle paylaştık, paylaşmayı
sürdürüyoruz.
Kendi yolumuzu çizerken, dünyayı da ihmal etmedik.
Salgın döneminde yaşanan trajedileri ve onu takip eden RusyaUkrayna Savaşının tetiklediği krizleri dikkatle izledik.
Her küresel gelişme, ülkemizin kendini klasik kabullerden ayrıştırarak
oluşturduğu bu özgün modelin doğruluğunu ve isabetini teyit
etmektedir.
Türkiye Ekonomi Modelinin başarısında ve kabul görmesinde,
geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız altyapı sayesinde sahip
olduğumuz üretim ve istihdam gücünün çok büyük katkısı vardır.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

10
Çünkü bizim “yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla
ülkemizi büyütmek” olarak özetlediğimiz ekonomi modelimizin
merkezinde insan vardır, insanımız vardır.
Modeli, her bir vatandaşımızın iş ve aş sahibi olarak geleceğine
güvenle bakmasını sağlamak, bunu da yatırımı, üretimi, ihracatı
geliştirerek yapacak şekilde kurguladık.
Önceleri bu tercihimiz yüzünden bizi şiddetle eleştiren çevrelerin;
enerji, emtia ve gıda krizi tehditlerinin ardından bizimle aynı noktaya
gelmelerini ibretle takip ediyoruz.
Gelişmiş ülkelerin, zahirde beyan ettikleri politikaların ötesinde,
örtülü olarak istihdamı koruma odaklı bir yaklaşıma yönelmelerinin
sebebi de budur.
Aksi takdirde ortaya çıkacak sosyal sorunların ve beraberinde
getireceği siyasi istikrarsızlıkların altından kimse kalkamaz.
Bizim farkımız, bu gerçeği herkesten önce görüp, pozisyonumuzu
erken almış olmaktır.
Tabii bunları söylerken yaşanan sıkıntıları, sorunları, dalgalanmaları
asla görmezden gelmiyoruz.
Ülkemizin ve vatandaşlarımızın, döviz kurundaki dengesiz
yükselişten ve enflasyondaki fahiş artıştan kaynaklı refah kayıplarını,
endişelerini, beklentilerini gayet iyi biliyoruz.
Bunların önüne geçecek tedbirleri ilk günden itibaren almaya
başladık.
Hatırlarsanız, geçtiğimiz Aralık ayında döviz kurunda dengesiz
yükseliş yaşanmaya başladığında, aralarında kur korumalı mevduatın
da olduğu bir dizi tedbirle paniğin önünü kesmiştik.
Enflasyondaki artışın insanlarımızın refah seviyelerinde yol açtığı
kaybı önlemek için asgari ücreti, memur maaşlarını, emekli
maaşlarını, sosyal yardım rakamlarını yılbaşında ciddi oranlarda
artırdık.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

11
Temmuz ayındaki ilave düzenlemelerle, bu artışları daha da ileriye
taşıdık.
İnşallah önümüzdeki yılbaşında, tüm ücretlilerin durumlarını,
kayıplarını telafi edecek şekilde tekrar gözden geçireceğiz.
Hep söylediğimiz gibi, hiçbir vatandaşımızın enflasyonun altında
ezilmesine izin vermeyeceğiz.
Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm devletlerin en büyük sorunu
olan enflasyonun yol açtığı kayıpları telafi konusunda da, inşallah
dünyaya örnek olacağız.
Önündeki tüm engelleri birer birer kaldırarak, Türkiye’nin, küresel
siyasi, ekonomik, askeri güç mücadelelerinin ortasında bir istikrar
adası olarak hedeflerine doğru ilerlemesini sağlamakta kararlıyız.
Küresel dalgalanmalar ülkeleri, alışageldiklerimizden farklı yöntem ve
üsluplarla yürütülen yeni tür savaşların eşiğine getirmişken, biz
kendimizi bu kırılgan süreçten de ayrıştıracağız.
Son dönemde karşımıza çıkan kimi bölgesel krizlere de bu anlayışla
yaklaşıyor, kuklaların değil onların iplerini ellerinde tutanların
oyunlarını bozacak stratejilerle hareket ediyoruz.
Değerli Milletvekilleri…
Türkiye’nin eski günlerini unutanlar, sanıyorlar ki ülke hep böyleydi,
bu eserlere, bu hizmetlere, bu imkânlara sahipti.
Eskiler, “hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” derler.
Hâlbuki şöyle özetin özeti mahiyetinde bir karşılaştırmayla ifade
etmek bile, Türkiye’nin 20 yılda nereden nereye geldiğini göstermeye
yeterlidir.
Bu tablo, gençlerimizin de ülkemizin 20 yılda yaşadığı asırlık değişimi
görebilmelerine imkan sağlayacaktır.
Milletimizin teveccühüyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu
devraldığımız 2002 yılında, vatandaşlarımıza bir söz verdik.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

12
Dedik ki, Türkiye’yi eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet üzerinde
yükselteceğiz.
Bununla yetinmedik; ulaştırmayı, enerjiyi, sanayiyi, tarımı, sporu,
sosyal yardımları ve daha pek çok başlığı da ekleyerek ülkemizi 20
yılda asırlık eser ve hizmetlere kavuşturduk.
Eğitimde; bu alana ayrılan yıllık bütçeyi, yükseköğretim dâhil 10,3
milyar liradan, Haziran ayındaki ilaveyle birlikte, 304 milyar liranın
üzerine çıkardık.
Derslik sayımızı 343 binden 612 bine yükseltirken, 750 bin yeni
öğretmen ataması yaptık, emekli olanları söylemiyorum.
Hükümetlerimiz dönemlerinde ilk ve orta öğretim öğrencilerimize
toplam 3,5 milyar adet ücretsiz ders kitabı dağıttık. Son dönemde
yardımcı ders kitapları yine ücretsiz olarak yavrularımıza dağıtıldı.
Bir dönem darbe zihniyetinin kasıtlı olarak yerle yeksan ettiği mesleki
eğitimi yeniden ayağa kaldırdık, itibarını ve işlevini iade ettik, eğitime
erişimi ve fırsat eşitliğini sağladık.
Maarif Vakfımız vasıtasıyla 49 ülkede, 407 okul, bir yükseköğretim
kurumu, 21 eğitim merkezi ve 42 yurt ile eğitim-öğretim faaliyetleri
yürütüyoruz.
Yükseköğretimde; 76 olan üniversite sayımızı 208’e, 70 bin olan
akademik personel sayımızı 184 bine çıkardık.
Sağlıkta; hastane yatak sayımızı 164 binden 263 binin üzerine
yükselttik.
Çarşamba günü açılışını yaptığımız Etlik Şehir Hastanesi ile birlikte,
son 5 yılda, toplamda 29 bin yataklı 20 şehir hastanemizi hizmete
sunduk.
İnşası ve projesi devam edenlerle birlikte sayısı 35’e, yatak kapasitesi
47 bine çıkacak şehir hastanelerimizle ülkemizi sağlıkta eşsiz bir yere
taşımış olacağız.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

13
Gençlik ve sporda; gençlik merkezi sayımızı 9’dan 417’ye, spor tesisi
sayımızı 1.575’den 4 bin 138’e, yükseköğrenim yurt yatak
kapasitemizi ise 182 binden 850 bine çıkardık. Şu anda bizim Kredi
Yurtlar Kurumu’nda kapasitemiz çok çok müsait. Müracaatlara cevap
verme noktasında en ufak bir sıkıntımız yok.
Yükseköğrenim burs ve kredi tutarı, -bu da çok önemli, çok çok
önemli- lisans öğrencileri için göreve geldiğimizde 45 lira idi. 45
liradan 850 liraya, yüksek lisans öğrencileri için 90 liradan 1.700 liraya,
doktora öğrencileri için 135 liradan 2 bin 550 liraya yükselttik.
Aile ve sosyal hizmetlerde; son 20 yılda ihtiyaç sahibi
vatandaşlarımıza toplam 540 milyar lira tutarında kaynak aktardık.
Göreve geldiğimizde 5 bin 777’den devraldığımız engelli memur
sayısı bugün 66 bini buldu.
Yaşlılara Destek Programıyla, 65 yaş üstü vatandaşlarımıza evde
bakım, evde destek ve gündüzlü bakım hizmetleri veriyoruz.
Kadınlarımızı siyasetten ekonomiye hayatın her alanında hak ettikleri
seviyeye çıkarma, şiddet başta olmak üzere her türlü tehditten
koruma yönünde tarihi reformlar yaptık.
Milletimizin yapı taşı olan aile kurumumuzu ifsada dönük kasıtlı
saldırıların farkındayız.
Bu sinsi faaliyetlere karşı, maddi ve manevi tüm boyutlarıyla aile
yapımızı korumakta kararlıyız.
Aile fıtratını güçlendirmeye yönelik attığımız adımları, önümüzdeki
dönemde yeni unsurlarla destekleyeceğiz.
Çalışma ve sosyal güvenlikte; 2002 yılında 184 lira olan net asgari
ücret, bugün 5 bin 500 liraya ulaştı.
Aktif sigortalı sayımız 12 milyondan 25,3 milyona yükselirken, toplam
istihdam da 31 milyon sınırına dayandı.
Adalette; iktidara geldiğimizde 9 bin 349 olan hâkim-savcı sayımızı,
bu yıl itibariyle 22 bin 756’ya yükselttik.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

14
Mahkeme sayısını adli yargıda yüzde 91, idari yargıda yüzde 42
artırarak teşkilatımızı güçlendirdik.
Son 20 yılda toplam 277 adalet hizmet binası inşa ettik.
İçişlerinde; yerel yönetim mevzuatlarında yaptığımız düzenlemelerle
mahalli idare sistemimizi birçok alanda güçlendirdik.
Emniyet Genel Müdürlüğümüz, Jandarma Genel Komutanlığımız ve
Sahil Güvenlik Komutanlığımız, toplam 538 bin personeliyle,
ülkemizin ve milletimizin güvenliği için gece gündüz çalışıyor.
Ülkemizin en küçük idari birimi olan muhtarlıklarımızı güçlendirdik,
muhtarlarımızı sosyal güvenlik pirimi ödemelerinden maaşlarına
kadar her alanda destekledik.
Küresel bir sorun olan düzensiz göçle mücadele için 18 bin kişi
kapasiteli 30 geri gönderme merkezi kurduk.
Suriye’de sınır ötesi harekâtlarımızın başladığı günden bugüne,
oluşturduğumuz güvenli bölgelere, yaklaşık 526 bin gönüllü geri
dönüş oldu.
Milli savunmada; Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Pençe, Barış Pınarı, Bahar
Kalkanı Harekâtları ve Pençe-Kilit Operasyonuyla, güney sınırımızda
oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok ettik, ediyoruz.
Ulaştırmada; 6 bin 100 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol
mesafemizi 28 bin 722 kilometreye, 1.714 kilometreden
devraldığımız otoyol uzunluğumuzu 3 bin 633 kilometreye çıkardık.
Karayolu tünel sayımız 83’den 469’a, karayolu tünel uzunluğumuz 50
kilometreden 663 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuz 311
kilometreden 730 kilometreye ulaştı.
Son 20 yılda ülkemize kazandırdığımız ulaştırma eserleri içinde;
Köprüler arasında, Osman Gazi, Yavuz Sultan Selim, Adıyaman
Nissibi, Elazığ Ağın, Tohma, Hasankeyf-2, 1915 Çanakkale var…
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

15
Tüneller arasında, Bolu Dağı –biliyorsunuz orayı patates deposu
yapalım diyenler de vardı-, Avrasya, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal, İzmir
Konak, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli, Ovit, KızılcahamamÇerkeş, Salarha, Pirinkayalar var…
Otoyollar arasında, İstanbul-İzmir, Kuzey Marmara, Menemen-AliağaÇandarlı, Ankara-Niğde, Kınalı-Tekirdağ, Çanakkale-Savaştepe var…
Daha burada saymakla bitiremeyeceğimiz nice eserimiz ülkemizin
dört yanında milletimize hizmet veriyor.
Toplam 1.460 kilometre uzunluğunda hızlı tren güzergahı, 2 bin 102
kilometre uzunluğunda yeni demiryolu ağı, 8 bin 547 kilometre
uzunluğunda elektrikli ve sinyalli demiryolu hattı inşa ettik.
Uzunluğu 11 bin 590 kilometreyi bulan mevcut demiryollarımızı
tamamen yeniledik.
Havayollarında; 26’dan devraldığımız havalimanı sayımızı 31 ilaveyle
57’ye çıkardık. Artık benim vatandaşım evine gideceği zaman
saatlerce değil, havalimanından veya havaalanından indiği zaman,
yarım saatte evine ulaşma şansını ülkemizin 81 vilayetinde yakaladı.
Denizcilikte; tersane sayımız 37’den 84’e, yat bağlama kapasitemiz 8
bin 500’den 18 bin 667’ye yükseldi.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde; 2002 yılında sadece 3 bin olan geniş
bant abone sayısı bugün 88,8 milyona, e-devlet kullanıcı sayısı ise
60,6 milyona ulaştı.
Çevre, şehircilik ve iklim değişikliğinde; TOKİ eliyle 81 şehrimizin
tamamına yayılan toplam 1 milyon 170 bin konut ürettik. Yani
yapacaklarımızı söylemiyorum, bunlar yaptıklarımız ama şimdi
yapacaklarımızı da açıkladık. 3 milyon konutun dönüşümünü de bu
arada tamamladık.
Böylece bir deprem ülkesi olan ülkemizde, 12 milyon vatandaşımızı
yeni ve güvenli konutlara kavuşturduk.
Hâlihazırda 350 bin konutun dönüşümü sürüyor.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

16
Geçtiğimiz haftalarda 500 bin sosyal konut, 250 bin konut amaçlı arsa,
50 bin işyeri kampanyamızın müjdesini milletimizle paylaştık.
Bu kampanyanın ilk etabı olan 250 bin sosyal konutun, 100 bin konut
arsasının ve 10 bin işyerinin inşasına hemen başlıyoruz.
Konut amaçlı arsa üretimini 1 milyona çıkartacak bir hazırlığın da
içindeyiz. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanımız ekipleri ile ülke
genelinde bütün parselasyon çalışmalarını vesaire yapıyor ve buna
göre de ülkemizin dört bir yanında bu imkânı sağlayacağız.
“81 şehrimize 81 milyon metrekare millet bahçesi” kazandırma
hedefimiz çerçevesinde, bugün tüm Türkiye’de 455 millet bahçesi
yapıyoruz.
Bunlardan 137’sini tamamlayarak hizmete sunduk, 2023’te tamamını
bitirmiş olacağız.
Tarım ve ormanda; son 20 yılda çiftçilerimize toplam 183 milyar lira
tutarında tarımsal destek verdik, cari rakamlarla bu rakam 465 milyar
liraya tekabül ediyor.
Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasılamızı 37 milyar liradan, geçtiğimiz yıl
itibariyle 407 milyar lira seviyesine yükselttik.
Barajlarımızı 276’dan 930’a, hidroelektrik santrali sayımızı 97’den
730’a, içme suyu tesisi sayımızı 84’ten 370’e, sulama tesisi sayımızı
1.764’ten 3 bin 325’e çıkardık.
Makroekonomide, milli gelirimizi göreve geldiğimizde 238 milyar
dolardan aldık, 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik.
Satın alma gücü paritesine göre Türkiye 2021 yılında dünyanın en
büyük 11’inci ekonomisi, Avrupa’nın ise 4’üncü büyük ekonomisi
haline geldi.
Türk ekonomisi, 2002-2021 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,5
büyüme kaydetti.
Geçtiğimiz yıl büyüme oranımız yüzde 11 ve bu yılın ilk yarısında
yüzde 7,5 seviyesinde gerçekleşti.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

17
Kovid-19 salgınının dünya ekonomilerini derinden sarstığı bir
ortamda Türkiye G-20 içinde en hızlı büyüyen ülkelerin başında yer
aldı.
Ticarette; yıllık 36 milyar dolar olan ihracatımızı 250 milyar doların
üzerine çıkardık.
Dış ticaret hacmimiz, geçtiğimiz yıl 500 milyar dolar sınırına dayandı.
Sanayi ve teknolojide; 142 yeni organize sanayi bölgesi, 25 endüstri
bölgesi, 87 teknopark kurulmasını sağladık.
Milli Uzay Programımızı oluşturduk ve 2023 yılında bir Türk
vatandaşının uluslararası uzay istasyonuna gönderilmesi sürecine
start verdik.
Yerli elektrikli otomobilimiz TOGG’un Gemlik’teki fabrikasını 29
Ekim’de açıyor, seri üretimi başlatıyoruz.
Milli Teknoloji Hamlemizi, gençlerimizin enerjisini ve birikimini en üst
düzeyde ülkemizin hizmetine sunacak bir anlayışla hayata
geçiriyoruz.
Savunma sanayinde; ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde
küresel taleplere de cevap verecek güçlü bir altyapı kurduk.
İnsanlı-insansız hava araçlarından kara ve deniz araçlarına,
donanımdan yazılıma her alanda, kendi savunma sanayi ürünlerini
tasarlayabilen, üretebilen, ihraç eden dünyanın sayılı ülkeleri arasına
girdik.
Göreve geldiğimizde yüzde 20 olan yerli ve millî şimdi yüzde 80’e
geldi. Bu nedir biliyor musunuz? Özellikle kendinize yetebilme
noktasındaki en önemli sıçrama, en büyük güç devşirme olayıdır.
Enerjide; toplam kurulu gücümüzü 31 bin 846 megavattan 101 bin
518 megavata yükselttik.
Karadeniz’de toplam 540 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfettik,
ilk nükleer santralimizi önümüzdeki yıldan itibaren devreye alacak
şekilde inşa etmeye başladık.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

18
Akkuyu’yu söylüyorum. Şimdi ikinci görüşmemiz Sinop’la ilgili.
İnşallah Sinop’la ilgili de mutabakatımızı sağlayabilirsek, ikinci
nükleer enerji santralimizi de Sinop’ta kurmuş olacağız.
Yerli ve yenilenebilir enerji üretimine yaptığımız yatırımlarla,
ülkemizin dışa bağımlılığını merhale merhale azaltıyoruz.
Çünkü bu nükleer enerji santralleriyle, Akkuyu’dan Sinop’a,
Türkiye’nin enerji tüketimi yüzde 10 artı yüzde 10 buradan
karşılanacak.
Kültürde; dünya mirası listesindeki varlık ve alan sayımızı 9’dan 19’a,
yurtdışından getirilen eser sayısını 2 bin 525’ten 9 bin 34’e, Türk
kazıları sayısını 57’den 149’a ulaştırdık.
Turizmde; salgının sebep olduğu zararları hızla telafi etmekle
kalmıyor, çok daha büyük hedeflere yöneliyoruz.
Bu yılsonunda 40 milyar dolarlık bir turizm geliri elde etmeye doğru
gidiyoruz.
Vakıflar Genel Müdürlüğümüz vasıtasıyla restore edilen eser sayımızı
46’dan 5 bin 781’e yükselttik.
Diyanet İşleri, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler ve Akraba
Toplulukları, AFAD, TRT ve Anadolu Ajansı gibi kurumlarımız
vasıtasıyla gönül köprüsü kurduğumuz dostlarımızla ilişkilerimizi her
geçen gün güçlendiriyoruz.
Cumhurbaşkanlığına bağlı başkanlıklar, ofisler, kurullar ve diğer
birimlerimiz de kendi sorumluluk alanlarında ülkemize çok önemli
katkılar sağlıyor.
Görüldüğü gibi ne kadar özetlersek özetleyelim, ülkemize
kazandırdığımız eser ve hizmetler saymakla bitmiyor.
İnşallah bu eser ve hizmet çıtasını, önümüzdeki dönemde daha da
yükseğe çıkartacağız.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

19
Değerli Milletvekilleri…
İnsanlık salgınların, savaşların, krizlerin ve istikrarsızlıkların
merkezinde olduğu sancılı bir süreçten geçiyor.
Dünyamız aynı zamanda sosyal barışı, insanların bir arada yaşama
iradesini ve demokratik kazanımları tehdit eden büyük bir girdaba
doğru sürükleniyor.
Üç kıtanın kavşak noktasında yer alan Türkiye, yaşanan tüm
gelişmelerden en fazla etkilenen ülke konumundadır.
Türkiye’nin içine kapanma, kendini dış dünyadan izole etme,
bölgesindeki hadiseleri tribünden seyretme lüksü yoktur.
Dünyanın 34 farklı ülkesine yayılan 78 şehitliğimiz, dış politikamızın
tabii sınırlarını da çizmektedir.
Hiç kimse Türkiye’nin ufkunu 780 bin kilometrekareye hapsedemez.
Bize uzunca bir vakittir unutturulmaya çalışılsa bile, bölgemizde
cereyan eden her olay, bu hakikati hepimize tekrar hatırlatmaktır.
Türkiye olarak, işte bu gerçekler ışığında, vatandaşlarımızla birlikle
dost ve kardeşlerimize karşı sorumluluklarımızı da yerine getirmenin
çabasındayız.
Küresel ve bölgesel sorunların çözümünde inisiyatif alan, yapıcı ve
aktif bir siyaset uyguluyoruz.
Gerilim peşinde koşmadığımız gibi kimden gelirse gelsin baskılara da
boyun eğmiyor, milletimizin izzetine asla halel getirmiyoruz.
Onurlu, sabırlı, kararlı ve basiretli bir tavırla Türkiye’nin hak ve
hukukunu her alanda güçlü bir şekilde savunuyoruz.
Uluslararası planda fikirlerine başvurulan, önerileri dikkate alınan, kâh
arabulucu, kâh kolaylaştırıcı olarak sorunlara çözüm üreten bir
diplomatik güç haline geldik.
255 dış temsilciliğimizle dünyanın en büyük 5 diplomasi ağından
birine sahibiz.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

20
Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki, Türk diplomasisi son asırların
en başarılı dönemini yaşamaktadır.
Ukrayna krizindeki tutumuz, ülkemizin barışı, istikrarı, insanı ve insan
hayatını merkeze alan dış politikasının en son örneğidir.
Biliyorsunuz, bu kriz ilk başladığında kimi çevrelerin yoğun
baskılarına maruz kaldık.
Bazı dış güçler ve onların içimizdeki sözcüleri, ağızlarını her
açtıklarında bizi treni kaçırmakla, yalnız kalmakla, hata yapmakla
suçladılar.
Türkiye’ye ve Türk ekonomisine çok ağır bedeller ödetecek fevri
kararlar almamız için bize etmediklerini bırakmadılar.
Ama biz politikalarımızı bunların dediklerine göre değil, ülkemizin
çıkarlarını merkeze alarak belirledik.
İki komşumuz arasındaki bu savaşta tercihimizi barıştan, diyalogdan,
adaletli hakemlikten yana kullandık.
Her iki ülkeyle var olan yakın ilişkilerimizi gözeterek, ateşi harlamak,
fitneyi körüklemek yerine, savaşı sonlandırmak için çabalamayı tercih
ettik.
Bu anlayışla süreçte kolaylaştırıcı rol üstlendik, Rusya ile Ukrayna
Dışişleri Bakanlarını önce Antalya’da buluşturduk, müzakere
heyetlerine İstanbul’da ev sahipliği yaptık.
Birleşmiş Milletlerle birlikte, Ukrayna tahılının dünya pazarlarına sevk
edilmesine yönelik “Tahıl Koridoru” mutabakatını hayata geçirdik.
Ülkemizin yoğun gayretleri neticesinde varılan bu mutabakat,
küresel krizler karşısındaki etkisizliği sebebiyle prestiji sarsılan
Birleşmiş Milletlerin son yıllarda kaydettiği en büyük başarılardan biri
oldu.
Düşünün beş milyon tonun üzerinde tahılı bizim bu koridordan
dünyaya sevk ettiğimiz, bütün kayıtlarda mevcuttur.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

21
Rusya-Ukrayna arasında gerçekleştirilen “esir mübadelesi” bu işin
önemli yükseldiği noktadır. Türk diplomasisini çok farklı bir lige
yükseltmiştir bu. New York’ta yaptığı görüşmelerde bütün
cumhurbaşkanları, başbakanlar hepsi öncelikle, bu esir
mübadelesinde üstlendiğimiz rol sebebiyle, bizlere teşekkür etmişler
ve her türlü takdirin üstünde olduğunu söylemişlerdir.
Ülkemizin Rusya-Ukrayna krizi, göç meselesi, insani yardımlar, terörle
mücadele ve barışı koruma yolunda attığı adımların, tüm dünya
tarafından takdirle karşılandığına bizzat şahitlik ettik.
Birleşmiş Milletler kürsüsünden yıllardır dile getirdiğimiz “DÜNYA
BEŞTEN BÜYÜKTÜR” tespitimiz, Güvenlik Konseyi içinde bile artık
mâkes buluyor.
Şimdi daimi üyeler de geçici üyeler de hepsi dünyanın beşten büyük
olduğunu kabule, hatta sön dönemde bazı büyük liderler açık açık
bunun reforme edilmesi gerektiğini söylemeye başladılar.
Havasını soluduğu, ekmeğini yediği ülkeden habersiz olanlar
görmese de, yurt dışında yaşayan herkes küresel bir güç haline gelen
Türkiye gerçeğini gayet iyi biliyor.
Geçen yıl açılışını yaptığımız Türkevi binası, iddia ve özgüven sahibi
işte bu Türkiye’nin New York’taki sembolüdür.
Birleşmiş Milletlerin tam karşısında abide bir eser olarak yükselen
Türkevi, bu sene diplomasinin kalbinin attığı yerlerden biri haline
gelmiştir.
Milletimize ve ülkemize böyle bir eseri kazandırmaktan büyük bir
memnuniyet duyuyoruz.
Yine bu temaslarımızda, daha düne kadar bize olmadık ithamlarda
bulunanların, savunma sanayi başta olmak üzere pek çok alanda
ülkemizle işbirliğini geliştirmenin yollarını aradıklarını gördük.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

22
New York öncesi Özbekistan’ın Semerkant şehrinde yapılan ve
diyalog ortağı olarak katıldığımız Şanhay Zirvesi, ikili ve çok taraflı
temaslarıyla, ülkemizin genişleyen dış politika vizyonun bir örneği
olmuştur.
Rusya’dan Çin’e, Kazakistan’dan Pakistan’a, Hindistan’dan İran’a pek
çok bölge ülkesinin katıldığı bu zirvede, Türkiye’nin Batı’yla birlikte
Doğu’da da önemli bir işbirliği ortağı olarak görüldüğünü müşahede
ettik.
Diğer yandan, terörizmle mücadeledeki kararlılığımızı, NATO’nun en
son genişleme sürecinde açıkça gösterdik.
Madrid’de kabul edilen NATO’nun Yeni Strateji Belgesi’nde
terörizmin, İttifaka yönelik ana tehditlerden başlıcası olarak
tanımlanmasını kayda girdik.
Madrid Zirvesi öncesinde imzaladığımız Üçlü Muhtıra’yla da, terörle
mücadeledeki beklentilerimizi kayda geçirdik.
İsveç ve Finlandiya’nın verdikleri taahhütleri yerine getirip
getirmediğini titizlikle takip ediyoruz.
Elbette nihai kararı milletimiz adına Gazi Meclisimiz verecektir.
Biz ülkemize verilen sözler tutulana kadar, bu konudaki ilkeli ve kararlı
tutumumuzu koruyacağız.
Yaklaşık 40 yıldır terörle mücadele eden, on binlerce vatandaşını
teröre kurban vermiş bir ülke olarak, bu konuda kimseye taviz
verecek durumumuz yoktur.
Suriye’de ve Irak’ın kuzeyinde gerçekleştirdiğimiz harekâtlarla,
bölücü hainleri kıpırdayamaz hale getirdik.
Yurt dışına kaçan FETÖ’cü alçakların ülkemize iadesi ve hukuk
önünde hesap vermesi için de tüm kurumlarımızla dört bir koldan
çalışıyoruz.
Terör belasını milletimizin gündeminden tamamen çıkarana kadar
mücadelemizi tavizsiz bir şekilde sürdüreceğiz.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

23
Gönül coğrafyamız Balkanlar’da, barış ve istikrarın tesis edilmesi,
huzur ikliminin sağlanması için çaba harcıyoruz.
Bu çerçevede Eylül başında Bosna Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan’a
önemli bir ziyarette bulundum.
Balkanlarda huzurun ve istikrarın kökleşmesi, önümüzdeki dönemde
de dış politika önceliklerimizin başında yer almayı sürdürecektir.
Ortadoğu’da, yakın çevremizde bir normalleşme iklimi zemin
kazanmaya başladı.
Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve İsrail’le ilişkilerimiz
karşılıklı çıkar temelinde gelişiyor, Mısır’la da benzer bir süreç işliyor.
Filistin davasına verdiğimiz önemi ve Filistinli kardeşlerimizin de her
daim yanlarında olduğumuzu burada tekrar ifade etmek istiyorum.
Güney Kafkasya’da, Can Azerbaycan’ın Vatan Muharebesi zaferinden
sonra, bölgede kalıcı barış için bir umut ışığı doğdu.
Can Azerbaycan’a olan desteğimiz, Şuşa Beyannamesiyle vücut
bulduğu üzere, çok kıymetli ve bakidir.
Ortaya çıkan yeni durumun bölgede kalıcı barış ve huzurun tesisine
vesile olması için üzerimize düşeni yapıyoruz.
Atadığımız Özel Temsilciler vasıtasıyla Ermenistan’la ilişkilerimizi yeni
bir seviyeye taşıma iradesini ortaya koyduk.
Ermenistan, kendisine sunulan barış fırsatını iyi değerlendirmelidir.
Belki de Prag Zirvesi’nde Paşinyan’la da bir görüşme talebi var. Bir
görüşme olayı da olacak.
Kıbrıs’ta iki ayrı devlet ve halk vardır.
İzolasyon ve ambargolara artık son verilmeli ve Kıbrıs Türkleri’nin hak
ettikleri uluslararası tanınma ve meşruiyete dair tüm sözler
tutulmalıdır.
Amerika’nın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik silah
ambargosunu kaldırma kararını kabul etmiyoruz.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

24
Ege’deki gayri askeri statüdeki adaları silahlandıran Yunanistan’ın, bu
hususta adeta teşvik edilmesi de, akılla, izanla, müttefiklikle
bağdaşmaz.
Bölgede tahrik ve gerilim siyaseti gütmek, hiç kimde senin hayrına
değildir, olmayacaktır.
Biz, 100 yıl sonra Yunanistan’ı kimlerin yeniden üzerimize saldığını
çok iyi biliyor, bu şekilde oynanmaya çalışılan oyunun farkında
olduğumuzu her fırsatta söylüyoruz.
Yunanistan yönetimine, kendini ve halkını felakete sürükleyecek
kışkırtmalardan uzak durmasını tavsiye ediyoruz.
Yeniden Asya girişimimize büyük önem veriyoruz.
Afrika ve Latin Amerika’da da, ekonomi ve ticaret başta olmak üzere,
ikili ve çok taraflı platformlarla işbirliği ve diyalogumuzu
güçlendiriyoruz.
Aralık ayında İstanbul’da düzenlediğimiz Üçüncü Türkiye-Afrika
Zirvesi ile tüm Afrikalı dostlarımızla bir kez daha kucaklaştık.
Böylece Türkiye’nin Afrika kıtasına yönelik ilgisinin uzun vadeli ve
kalıcı olduğunu açıkça gösterdik.
Türk Dünyasıyla olan işbirliğimizi de her alanda ilerletmenin
gayretindeyiz.
Son zirve toplantısını Demokrasi ve Özgürlükler Adasında yaptığımız
Türk Devletleri Teşkilatı’nın küresel ölçekte hak ettiği yeri alması için
mücadelemizi sürdüreceğiz.
Şu hususun altını da özellikle çizmek istiyorum.
Dış politikadaki açılımlarımızı bazı çevreler “eksen kayması” olarak
göstermeye çalışıyordu.
Hâlbuki Türkiye, eksen kayması değil, dünyadaki çok farklı diplomatik
ilişkilerini, milli menfaatlerimiz çerçevesinde aynı anda yürütmeyi
başararak, kendi eksenini tahkim ediyor.
̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ ̶ TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı Açış Konuşması

25
Değerli Milletvekilleri…
Önümüzdeki yıl hep birlikte coşkuyla kutlayacağımız
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılına atıfla, 2023’te
milletimizin huzuruna yeni bir sözle çıkıyoruz.
Bu söz, ülkemize bugüne kadar kazandırdığımız eser ve hizmetlerin
üzerine Türkiye Yüzyılı inşa etme sözüdür.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını, milletimizin asırlık hayallerini
hayata geçirme dönemi haline dönüştürmekte kararlıyız.
İnşallah bunu yasaması ve yürütmesiyle hep birlikte
gerçekleştireceğiz.
Türkiye Yüzyılının ilk seçiminin, ülkemizin bu vizyonu, milletimizin bu
özlemi doğrultusunda en hayırlı şekilde sonuçlanacağına
inanıyorum.
Bu duygularla bir kez daha yeni yasama yılımızın hayırlı olmasını
diliyorum.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum