• Reklam

2. KAYSERİ MİMARLIK FESTİVALİ 5-7 EKİM'DE

Mimarlar Odası Kayseri Şubesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Kayseri Mimarlık Festivali 5-7 Ekim tarihleri arasında Kayseri Mimar Sinan Parkı içerisinde yer alan tarihi Gevher Nesibe Darüşşifası’nda gerçekleşiyor.

2. KAYSERİ MİMARLIK FESTİVALİ 5-7 EKİM'DE
26 Eylül 2023 - 16:06
Küratörlüğünü Mimar Kerem Piker’in (KPM kerem piker mimarlık) üstlendiği festival,
mimarlık kültürünün kentliyle ilişkisinin güçlendirilmesi hedefiyle söyleşiler, çocuk atölyeleri,
sergiler, film gösterimleri ve yürüyüş rotaları gibi bir dizi etkinliği içeriyor. Prof. Dr. Arzu
Erdem, Aydan Volkan, Ferda Dedeoğlu, Emine Merdim ve Sevgi Türkkan’ın içerisinde yer
aldığı Danışma Kurulu’nun katkılarıyla belirlenen “Yeni Hayat” teması kapsamında
gerçekleşecek festival etkinliklerinde, Kayseri şehri aralarında Celal Abdi Güzer, Adnan Aksu,
Arman Akdoğan, Hakan Demirel, Herkes için Mimarlık Derneği, Kutluğ Ataman, Murat
Germen, Müge Cengizkan, Nilay Örnek, Salih Küçüktuna, Sevince Bayrak, Şerif Süveydan,
Yiğit Gülöksüz gibi isimlerin de yer aldığı farklı disiplinlerden konuk konuşmacıları
ağırlayacak.
Küratör Kerem Piker tarafından hazırlanan ve “Yeni Hayat” teması üzerine yazılmış
olan çerçeve metin kapsamında festival “kırsalda yeni hayat, yeni görme biçimleri, yeni
imkanlar ve inşa, yeni medya” gibi alt başlıkları içeriyor.
Mimarlar Odası Kayseri şube yönetim kurulu başkanı Murtaza ER: “Şehrimizde geçen
yıl ilkini düzenlediğimiz mimarlık festivalinin bu yıl ikincisini düzenliyoruz. Mimarlık mesleğini
kamuya açma fikri ile ortaya çıkan mimarlık festivalleri, kentimizde mimarlık kavramının
herkes tarafından konuşulacağı bir platformu oluşturuyor. 5-7 Ekim’de tarihleri arasında
Winsa (Platin sponsor); Ege Seramik-Temaser, Lions Yapı , Polisan ( Altın Sponsorlar); Bianco
Ahşap, Eva Yapı, Loca Design, Özerpan ve RSC Yapı (İsim Sponsorları) katkılarıyla
gerçekleşecek festival; mimarların yürütücülüğünü yaptığı çocuk atölyeleri ile, ulusal
mimarlık sergisi ile, canlı performanslar ile ve ulusal alanlarında başarılı mimarların katıldığı
söyleşilerle devam edecek. Ayrıca bu süreçten sonrada hem mimarlık adına hem de
cumhuriyetimizin 100. Yılı olması sebebiyle Ekim ayı boyunca şube olarak etkinliklerimiz
devam edecek.” ifadelerinde bulundu.
Kerem Piker, Kayseri Mimarlık Festivali’nin teması olan “Yeni Hayat”ı aşağıdaki sözler
ile tarifliyor:
“Mimarlık varlığını yeni bir hayat umuduna borçludur. Bu umut, bir hayalin peşinden gitmek
demektir.
Bu hayal kimi kez mevcut bir yapının yeni hayatıdır. Yapının eski izlerini sürmek, ehil ellerin
elinde bir tür hazine avına dönüşür. Yapı ayıklanır, muhdes eklerinden arınır, kim bilir kaçıncı
hayatı için yeniden hazırlanır. Daha sızdırmaz, daha konforlu, daha cazip bir hale bürünmek
için bazen gereğinden çok hırpalanır. Türlü badirelerin ardından yeni hayatına hazırdır.
Yeni hayatı vadeden, kimi zaman kentin gelişim alanlarıdır. Planlar çizilir, haklar tanımlanır.
Yıllarca hayalini kurdukları aileden kalan arsanın değerlenmesi için imar bekleyenler vardır.

İmar onlar için yeni hayatın, zenginleşmenin hayalidir. Bu hayalin adı artık ranttır. Kendi
ekonomisini üretir; hayalperestler için bir amaç tanımlar. Topraktan girdik diyenler bir
sonraki evini hayal eder; üç koyduk beş alacağız. Kumun çimentonun demirin hayalini
kuranlar, sadece kum karmayı, çimentoyu dökmeyi, demiri bükmeyi bilenler değildir; kum,
çimento ve demir aynı zamanda birer hisse senedidir. Kağıtlar yükselir, fiyatlar yeni hayatları
koşullar. Kazananlar kadar, kaybedenler hele hele varı yoğunu kaybedenler, yeni bir hayatın
peşinden gider. Yeni Hayat bir kazanan olma hayalidir. Ancak yeni hayat, çoğu zaman
kaybedenlerin hayatıdır.
Yeni hayat mimarın kurduğu ya da kurdurduğu hayalin çok daha fazlasıdır. Bu ülkenin bitmek
bilmeyen inşası, en büyük ekonomisinin inşaat olması boşuna değildir. Ülke sürekli yeni bir
hayatın peşinde, inşaat halindedir.
Yeni hayatı yıkımlardan uzak düşünmek olanaklı değildir. Yıkmadan yapmak, çoğu kez olasılık
dışıdır. Heyhat yıkım bazen öyle büyüktür ki, yeni hayat bir umudun değil umutsuzluğun
tezahürüdür. Depremlerin tarif ettiği yeni hayatlar, çaresizlikler, yokluklar, kayıplar ve
travmalar ile doludur. Deprem bu ülkede yıkıcı bir güçtür. Bu yıkıcı gücün karşısında durmak
için gerekli iradeyi göstermek bile diğer yandan, yeni bir hayat tarifi gerektirir. Yeni bir hayat,
yeni bir ahlak demektir.
Yeni Hayat, bazen alıp başını gitmek hayalidir. Yeni kırsal şehirden kaçanların yeni
yerleşimidir. Bu uzaklaşma şehirdeki alışkanlıklarından vazgeçmeyi gerektirir. Ancak kimi kez
şehri yanında getirmek anlamına da gelebilir. Çöpler ayrıştırılır, kablosuz ağlar kurulur, zeytin
ağaçlarının altında yüzme havuzları kazılır. Yeni hayat yeni bir ekosistem demektir.
Buhranların, kederlerin, büyük yıkımların yaşandığı yıllar, belki de on yıllar, yeni hayata ilişkin
özlemlerin, tasavvurların, beklentilerin zihnimizin derinliklerinden yüzeye en çok yaklaştıkları
zamanlar oldu. Kolektif bilincimiz belki de kendini böyle tamir etmeye kalkıştı, kim bilir...
Avant-Garde denilenler, tesadüf değil, iki savaş arasında kendilerini var ettiler. Peki bu
toplumsal cinnet, cüretkâr yeninin var olmasının ön koşulu mu? Öyleyse, yepyeniye değil de
makul bir yeniye ihtiyacımız var belki de.
Bunca umutsuzluğun, şaşkınlığın, beklentinin, bunalımın, inşaatın ve yeniden inşanın
arasından kafamızı kaldırıp yeni hayatlarımızı konuşmanın, belki de tam zamanıdır.”

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum