Ramazan ayında başlayan ve masum insanların canına kast eden İsrail'in Filistin'e zulmü malesef içimi acıtıyor. Tüm dünyanın gözleri önünde Filistin zulmü devam ediyor.
Gerçekten artık kendimi ağlamaktan alıkoyamıyorum..
Yetmedi demi aldığınız intikamlar..
Yetmedi yetmiyor yetmeyecek..
Ve unutmak istiyorum artık bu yaşananları ama olmuyor çünkü unutturmuyorlar..
Biz ne kadar sesimizi duyurmaya çalışsakta aslında bu yapılanları gerçekten "insan olan" insanlar anlayabilir.
Siz Mescidi Aksa'ya zarar verdiğinizde kendimi o kadar kötü hissettim ki bizler nasıl ilk kıblemiz olan yeri koruyamadık nasıl müslüman kardeşlerimizi koruyamadık diye içim içimi yedi.
Sizinde istediğiniz şey buydu değilmi zaten Allah aşkına bir durun demek istiyorum..
Ama bizi asla duymuyorsunuz çünkü bizi sadece kendimiz duyabiliyoruz birde Rabbim.. Biliyorum ki Rabbimin herşeye son vereceği günler gelecek umut ediyorum.
Ve inanıyorum çünkü elimizde olan tek şey artık umud etmek...
Gelin şimdi biraz bahsedelim...
2 Kasım 1917'de Birinci Dünya Savaşı sürerken Filistin daha Osmanlı toprakları içerisinde olduğu zamanlarda ve dönemin İngiltere Dış işleri Bakanı olan Arthur Balfour Deklarasyonu'nun içinde bir açıklamasında Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olan Filistin topraklarında bir "Yahudi ulusal anayurdu" kurulmasını destekleyeceğini bildirdi.
Arthur Balfour'un imzasını taşıyan ve onun adıyla tarihe geçen Balfour Deklarasyonu bu Sebepten dolayı birçokları için İsrail-Filistin Sorunu'nun başlangıç noktasını oluşturuyor.
O zamanlar dönemin Birleşik Krallık vatandaşı Yahudilerin Siyonist önderlerinden olan Lord
Rothschild'a bir mektupla Deklarasyon metni yollanmıştır.
Mektup bir hafta sonra 9 Kasım 1917 tarihinde gazetelerde de yayımlanmıştır. Bu olayda bu sayede kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.
Bu destek aynı zamanda dünyadaki güçlü bir ülke tarafından Siyonizme verilen ilk açık destekti.
Ve daha sonrasında İngiltere "Filistin'de bir Yahudi anayurdu" derken bütün Filistin'i kastetmediğini bildirmişti.
Aslında tüm Filistin'i kastetmemiş İngiltere hükümeti...
İçimden gülmek geliyor sadece...
O dönemde çok hızlı bir geri dönüş olmuş gerçekten...
Yani bu anlattıklarımı bir sonuca bağlarsak eğer dış ülkeler yıllar öncesinden Filistin'in Yahudilerin anayurdu olarak ilan etmesine destek olmuşlardır.
Aslında hiç bizim olmadı derken söylemek istediğim Filistin aslında hep Yahudilerin olduğu
düşüncesiyle hareket ettiklerinden ötürüdür.
Ve kendi yurtları sandıkları yeri dur durak bilmeden fethetmeye çalışıyorlar.
Bu nedenle Filistin ve İsrail arasında yaşanılan olaylara çok da şaşırmamak gerekiyor.
Bu olaylar yaşanırken...
Tüm kötülükler oradaki hiçbir günahı olmayan insanlara oluyor...
Zaten insanlık kendi aralarında anlaşmış bir sonuca bağlamış.
Tüm olanlar bitenler niye diğer ülkelerin ve en önemlisi de Müslüman ülkelerin umurunda olsun ki?
Pazarlığı yıllar öncesinde yapılmış zaten...
İşte bu sebepten umarsız diyorum kimin canı gitmiş kimin canı kalmış tek dertleri toprak olmuş, zafer olmuş, hırs olmuş...
Tek istedikleri şey kendilerinin zannettikleri şeye sahip olmak istemeleriydi...
Çünkü niye? Bu böyle karar verildi.
Çünkü niye? Canları öyle istedi.
Ve ben artık gerçekten kendimi ağlamaktan alıkoyamıyorum...
Bu yaşanan tüm iğrenç şeyleri masum insanlar hak etmiyor .
Ve unutmak istiyorum artık bu yaşananları ama olmuyor çünkü unutturmuyorlar..
Niye unuttursunlar ki?
Hırs intikam gözlerini bürümüş unutturamazlar tabii çünkü kalpleri taşlaşmış bu insanların yaptıkları şeyler hedeflerine ulaşana dek yetmeyecek...
Bizler her ne kadar sesimizi duyurmaya çabalasakta bizleri asla duymayacaklar.
Çünkü tek bir hedefleri var... Ve durmayacaklar.
Bu yapılanları İnsanlar görmezden gelse de o kadar kötü şeyler oluyor ki...
Bunu gerçekten "insan olan" insanlar anlayabilir.
Umuyorum bir gün bu şeyler son bulacak ya helak olarak ya da her şey bittiğinde.
Bizim bunları görmeye gücümüz bitmeden...
Her şeyin sonu geleceği o günü bekliyor ve umut ediyorum.
Ve her zaman inanıyorum çünkü elimizde olan tek şey artık umut etmek...
FACEBOOK YORUMLAR