• Reklam

Erken tanı ile önlemek mümkün!

Toplumda ‘göz tansiyonu’ olarak bilinen ve gelişmekte olan ülkelerde kalıcı görme kaybının en önemli 3. nedeni olan glokom, görme sinirinin ilerleyici hasarıyla karakterize bir hastalık.

Erken tanı ile önlemek mümkün!
09 Kasım 2022 - 11:43 - Güncelleme: 09 Kasım 2022 - 12:26
 

Erken tanı ile önlemek mümkün!
Her 4 hastadan sadece 1’i tespit edilebiliyor! 
Dikkat! Bu hastalık son aşamaya kadar belirti vermiyor
GÖZLERDEKİ SİNSİ TEHLİKE: GLOKOM

 

Toplumda ‘göz tansiyonu’ olarak bilinen ve gelişmekte olan ülkelerde kalıcı görme kaybının en önemli 3. nedeni olan glokom, görme sinirinin ilerleyici hasarıyla karakterize bir hastalık. Dünyada yaklaşık 70 milyon glokom hastası olduğu belirtiliyor. Ülkemizde 500 bin kişiye glokom tanısı konulsa da, aslında bu sayının 2 milyon civarında olduğu ifade ediliyor. Yani, ülkemizde her 4 hastadan sadece 1’ine tanı konulabiliyor. Bunun nedeni ise glokomun çoğunlukla kalıcı görme kaybı gelişinceye dek belirti vermemesi sonucu hekime başvurulmaması ve rutin muayenelerin ihmal edilmesi. Genellikle 40 yaş üzerindeki kişilerde görülse de yenidoğan döneminden itibaren her yaş grubunu etkileyebilen glokom başlıca açık açılı ve kapalı açılı olmak üzere iki tipte gelişiyor. Acıbadem Ataşehir Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muhsin Eraslan, glokomun en sık görülen tipi olan açık açılı glokomun çoğunlukla görme alanında belirgin bir hasar gelişinceye dek sinsice ilerlediğine dikkat çekerek, “Bu nedenle hastalar hekime ancak görme kaybı ileri boyutlara ulaştığında başvuruyorlar. Ne yazık ki kaybedilen görme alanı ve sinir hücreleri geri döndürülemiyor. Bu nedenle hiçbir yakınması olmasa dahi herkesin yılda bir kez göz muayenesi olması, erken tanı için çok önemli.” diyor.

 

Bu etkenler riski artırıyor!

Glokom teşhis edilen hastaların yüzde 90 gibi oldukça yüksek bir oranında hiçbir neden tespit edilemiyor. Ailesinde göz tansiyonu hikayesi olan kişilerde glokom riskinin 7-10 kat arttığı biliniyor. Bunun yanı sıra 40 yaş üzerinde olmak, herhangi bir hastalık nedeniyle kortizon kullanımı ve göze gelen travmalar gibi gözün anatomik yapısını bozan etkenler, göz içi darlıkları, katarakt nedeniyle göz içindeki akım yollarının daralması, geçirilen göz ameliyatları ve tansiyon yükselmesi gibi faktörler glokom riskini artırıyor. 

Son aşamaya kadar belirti vermiyor

Açık açılı glokom, hastaların yüzde 90 gibi oldukça yüksek bir oranında, son aşamaya kadar belirti vermiyor. Görme alanında daralma ise en tipik belirtisini oluşturuyor. Ancak görme alanı çevreden merkeze doğru yavaş yavaş daraldığı için hasta tarafından ancak geç dönemde fark ediliyor. Daha çok semptom veren kapalı açılı tipteki glokomda ise gözde ağrı, kızarıklık, bulanık görme ve ışığa karşı hassasiyet, en önemli bulgulardan. Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muhsin Eraslan, bu belirtiler erken dönemde görülmese de, zaman kaybetmeden göz hekimine başvurmanın görme kaybının daha fazla ilerlememesi açısından büyük önem taşıdığına işaret ediyor. 

Göz içi sıvısının dengesi bozulunca… 

Glokom, gözün içerisinde üretilen ve küçük kanalcıklar aracılığıyla gözü terk eden aköz sıvısının dengesinin bozulması soncu gelişiyor. Gözümüzde göz yapılarını besleyen ve rutin olarak dakikada 0.2 mikrolitre kadar üretilen aköz sıvısı yer alıyor. Bu sıvı normal şartlarda eş zamanlı olarak gözden dışarı atılıyor. Glokom hastalığında ise göz içi sıvısının dışa akım yollarında doğumsal veya sonradan gelişen bazı sebeplerden dolayı tıkanıklık oluşuyor. Dolayısıyla üretilen sıvı ile dışarı atılan sıvıda hacim farkı gelişiyor. Bu tablo da gözün içindeki sıvı hacminin artması, bunun sonucunda da gözün içindeki basıncın yükselmesiyle sonuçlanıyor. Gözlerde yükselen basınç da göz sinirlerinin geri dönüşümsüz hasar görmesine yol açabiliyor.

Hedef göz tansiyonu çok önemli!

Glokom tanısı detaylı bir göz muayenesiyle konuyor. Muayenede görme keskinliği ile gözün anatomik durumu kontrol edildikten sonra tonometre cihazıyla göz tansiyonu ölçülüyor. Ardından OCT testi ile gözün içindeki sinir yapısının kayba uğrayıp uğramadığı tespit ediliyor. Glokom teşhisi konulduysa erken-orta –ileri evre olarak sınıflandırılıp hedef göz tansiyonu belirleniyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muhsin Eraslan, tedaviden etkin sonuç alınmasında her hasta için ayrı bir hedef göz tansiyonu oluşturmanın son derece önemli olduğunu belirterek, “Zira her hastaya rutin olarak aynı hedef rakam belirlemek glokom bulgularında kötüleşmeye yol açabiliyor. Bu nedenle, örneğin erken evre hasta için hedef tansiyonu 18 mmHg olarak belirlerken, ileri evre bir glokom için 12 mmHg’nin altını hedefliyoruz.” diyor.

Her yıl göz muayenesi şart! 

Glokom hastalığında görme sinirindeki hasarı geriye döndürmek mümkün olmuyor. Dolayısıyla glokom nedeniyle gelişen kalıcı görme kaybını önlemenin tek yolu, hastalığa erken tanı konulması! Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muhsin Eraslan, erken teşhis için yenidoğan döneminden itibaren rutin göz muayenelerinin asla aksatılmaması gerektiğine dikkat çekerek, bu süreci şöyle anlatıyor: “Glokom sadece yetişkinlerde değil, çocuklarda da görülebiliyor. Dolayısıyla doğumun ardından 1. ve 6. ayların yanı sıra 1.5 ile 3 yaşlarında rutin göz muayenesi mutlaka yapılmalı. 3 yaşından itibaren yetişkinlik dönemine dek muayenelere her yıl devam edilmeli. Özellikle 40 yaş üzerindeki kişilerde her yapılan göz içi basıncı yüksekliğine ve glokomun yarattığı görme alanı defektlerine yönelik testlerin yapılması da erken teşhis açısından büyük avantaj sağlıyor.”

Hasarın ilerlemesi önlenebiliyor!

Glokom tedavisi tam iyileşme sağlayamasa da, görme sinirinde gelişecek olan hasar durdurulabiliyor, böylelikle gözün mevcut durumu korunabiliyor. Tedavide göz içi basıncının belirli bir seviyenin altında tutulması hedefleniyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Muhsin Eraslan, ilk aşamada başvurulan göz içi damlalarının hastaların çoğunda etkili olduklarını belirterek, “Ancak bazı hastalarda damla tedavisiyle göz içi basıncında yeterince düşüş elde edilemiyor ve görme alanı kaybı artıyor. Bu tür durumlarda seçenek lazer girişimi, bu yöntemin etkili olmadığı durumlarda ise cerrahi yöntemler oluyor.” diyor. 

‘Minimal temaslı’ ameliyat! 

Günümüzde erken ve orta evre glokomlarda, sağladığı önemli avantajlar nedeniyle, ‘minimal temaslı’ cerrahiler uygulandığını belirten Doç. Dr. Muhsin Eraslan, şöyle devam ediyor: “Cerrahi girişimlerle fazla sıvının tahliye edilmesi sayesinde göz içindeki basınç düşürülüyor. Böylece basıncın görme siniri üzerinde hasar veren etkisi ortadan kaldırılıyor. Minimal invaziv glokom cerrahisi göz içi basıncını yüzde 25-35 oranında düşürse de bazı hastalarda bu yeterli olmuyor. Böyle durumlarda trabekülektomi veya glokom drenaj implantı cerrahilerine başvuruluyor. Günümüzde lazer ve cerrahi yöntemlerden oldukça başarılı sonuçlar alınıyor; hastalar yaşam boyu kullanmaları gereken göz damlalarından kurtulabiliyor. Yeter ki tedavi için geç kalınmasın.” 

**
Türk beyin cerrahına uluslararası bir ödül daha!

 

Prof. Dr. M. Necmettin Pamir,

Avrupa Beyin Cerrahisi Dernekleri Birliği’nin 

en büyük ödülünün sahibi oldu!

 

PROF. DR. M. NECMETTİN PAMİR,

ULUSLARARASI ‘ÜSTÜN HİZMET ÖDÜLÜ’ ALDI!

 

 Dünya Nörolojik Cerrahi Akademisi’nin ilk Türk Başkanı olan, dünyanın sayılı beyin cerrahlarından Acıbadem Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. M. Necmettin Pamir, Nöroşirurji alanında Avrupa Beyin Cerrahisi Dernekleri Birliği’nin (EANS) en büyük ödülü kabul edilen “Üstün Hizmet Ödülü” nün sahibi oldu. 

İlk kez bir Türk beyin cerrahına verilen bu ödüle layık görülen Prof. Dr. Pamir “Türk Nöroşirurjisi açısından bu ödülün bir takdir ve şeref olduğunu, ülkemizin bu ödülü hak ettiğini düşünüyorum. Kişisel olarak da, bugüne dek yaptıklarımızın, ürettiğimiz akademik çalışmaların ve ürettiğimiz evrensel bilginin takdir edildiğini görmekten dolayı çok mutluyum” diye konuştu. 

 

Avrupa’da beyin cerrahisi alanında tüm dernekleri çatısı altında toplayan Avrupa Beyin Cerrahisi Dernekleri Birliği’nin (EANS) ‘Üstün Hizmet Ödülü’ iki yılda bir, bilim ve eğitim alanında yaptıkları sıra dışı çalışmalarla kendisinden sonrakilere ilham kaynağı olan kişilere veriliyor. Prof. Dr. M. Necmettin Pamir’e ‘Üstün Hizmet Ödülü’, EANS’ın, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ da düzenlenen Avrupa kongresinde yapılan törende takdim edildi. 

Çeşitli ülkelerden gelen seçkin bir katılımcı topluluğunun huzurunda, Avrupa Beyin Cerrahisi Dernekleri Birliği (EANS) Başkanı Prof. Dr. Andreas Demetriades tarafından plaket ve sertifikası takdim edilen Prof. Dr. M. Necmettin Pamir, Avrupa Nöroşirurjisine yapmış olduğu olağanüstü hizmetlerinden dolayı ‘Üstün Hizmet Ödülü’nü alan ilk Türk hekim oldu.  

 

“Ülkemiz ve kendi adıma onur duydum”

2016-2018 yılları arasında Dünya Nörolojik Cerrahi Akademisi’nin (President of World Academy of Neurological Surgery) ilk Türk Başkanı olan, dünyanın sayılı beyin cerrahlarından Acıbadem Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. M. Necmettin Pamir, Türk Nöroşirurjisi açısından bu ödülün bir takdir ve şeref olduğunu, ülkemizin bu ödülü hak ettiğini belirtirken, “Kişisel olarak da bugüne dek yaptıklarımızın, ürettiğimiz akademik çalışmaların ve ürettiğimiz evrensel bilginin takdir edildiğini görmekten dolayı onur duydum” dedi. 

Prof. Dr. Pamir’in gençlere tavsiyesi! 

Prof. Dr. M. Necmettin Pamir, Türk beyin cerrahisinin çok parlak bir tıp dalı olduğunu belirterek “Bu alanda yeni yetişen gençlerin son derece yetenekli olduğunu görmek, geleceğin çok daha iyi olacağına yönelik inancımı güçlendiriyor. Gençlere her zaman en büyük tavsiyem; çok çalışmaları ve evrensel bilgiye katkıda bulunmalarıdır.” diye konuştu.   

Altın madalyanın sahibi olmuştu!

Bir dönem Türk Nöroşirurji Derneği Başkanlığı’nı yürüten, Amerikan, Alman ve Dünya Nöroşirurji Akademilerinde üyeliği bulunan, 18 ulusal ve uluslararası derneğin üyesi olan Prof. Dr. M. Necmettin Pamir’in nöroşirurji üzerine 268 uluslararası dergide yayınlanmış çalışması bulunuyor. Prof. Dr. M. Necmettin Pamir, dünyanın sayılı beyin cerrahlarının yer aldığı Amerikan Beyin Cerrahi Akademisi’ne de kabul edildi. 1953 doğumlu olan Prof. Dr. M. Necmettin Pamir, American Academy'e Prof. Dr. Gazi Yaşargil’den sonra girebilen ikinci Türk beyin cerrahı. 1984 yılında kurulan Avrupa-Asya Beyin Cerrahisi Akademisi’nde geçmişte sekreterlik ve başkan yardımcılığı yapan Prof. Dr. M. Necmettin Pamir, 2007-2009 yılları arasında da akademiye başkanlık yapmıştı. 2016 yılında da Avrupa-Asya Nöroşirurji Akademisi’nden aldığı (Academia Eurasiana Neurochirurgica) Altın Madalya ile başarısını taçlandırmıştı. Prof. Dr. Necmettin Pamir, Avrupa Beyin Cerrahisi Dernekleri Birliği’nin (EANS) en büyük ödülü kabul edilen “Üstün Hizmet Ödülü”nü almasıyla, bugüne dek toplam 14 ödülün sahibi oldu.  

 Haber: AYAKLIGASTE.COM

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum