• Reklam

ONLİNE ŞİDDET DE KADINI VURUYOR!

İnternet ve sosyal medya kullanımının artmasıyla siber zorbalık riski de artıyor. Gerçek hayatta olduğu gibi sanal dünyada da kadınların çevrimiçi şiddete maruz kalma oranı erkeklere göre daha fazla olduğu görülüyor.

ONLİNE ŞİDDET DE KADINI VURUYOR!
02 Ağustos 2022 - 16:47 - Güncelleme: 02 Ağustos 2022 - 21:12
İnternet ortamında ve özellikle sosyal medyada daha çok zaman geçirilmesi siber zorbalık riskini de arttırıyor. Araştırmalara göre kadınların çevrimiçi şiddete maruz kalma olasılığı erkeklere göre 30 kat daha fazla olduğu görülüyor. Gerçek hayatta olduğu gibi sanalda da şiddet yakınlardan geliyor. Her 10 kadından 7’si internet kullanırken kendisini güvende hissetmediğini belirtiyor.
Bu konu ile ilgili çalışmaları bulunan Psikiyatrist Özlem Cemberk siber zorbalığı anlattı. Siber zorbalığın ne şekillerde yapıldığından bahsederek buna karşı yapılması gerekenlere dair kadınlara önerilerde bulundu. 
Siber zorbalığı nasıl tanımlarsınız?
Siber zorbalığın dünyadaki ve Türkiye'deki gelişimine baktığımızda daha çok çocuklar ve gençler arasındaki akran zorbalığı olarak biliniyor. Ancak cinsiyet açısından gerçek hayatta olduğu gibi sanal dünyada da kadınlar erkeklere göre daha fazla çevrimiçi şiddete maruz kalıyor ne yazık ki. Bu bağlamda siber zorbalık nedir diye tanımlayacak olursak, rahatsızlık ya da zarar verme amacıyla kişilerin ya da grupların dijital ortamda gerçekleştirdikleri birtakım hareketlerdir. Tehdit etme, alay etme, küçük düşürme, hakaret etme gibi. 
Siber zorbalık günümüzde ne şekilde ortaya çıkmaktadır?
Önceleri her ne kadar gençler ve çocuklar arasında olduğu düşünülse de özellikle kadın sorununun öne çıkması ile Türkiye’de son 10 yılda siber zorbalıkta yükseliş var. Bu konudaki duyarlılığa ilişkin daha çok kadına yönelik siber zorbalık biçimi konuşulmaya başlandı. Yani bu aslında sadece gençler ve çocuklar arasında sınırlı değil. Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete bağlı olarak kadının cinsiyetinden dolayı kadına yönelen siber zorbalıktan ya da dijital şiddetten bahsediyoruz. Dolayısıyla aslında şu an yetişkinler arasında da bir dijital siber zorbalık söz konusu. Tabii bunu kadın alanına özel kılan şey ise kadının zayıf, aciz, savunmasız görülmesinden. Çünkü öyle bir baskı var. Dijital bir zorbalık dile getirildiğinde fail yerine mağdurun daha çok konuşulmasından dolayı mağdur oluyorlar ve kaldıkları için daha çok şiddete maruz kalabiliyorlar. 
“MEDYA, KADINI BİR META DEĞERİ OLARAK TANIMLIYOR!”
Son yıllarda medyada şiddete uğrayan kadınlara daha çok yer verilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şiddete uğrayan kadın hikayelerine medyada yer verilmesi, kadını daha çaresiz ve savunmasızmış gibi gösteriyor. Diğer taraftan tüketim kültürünün ve dijital kültürün görselliği ve cinselliği bu kadar çok ön plana çıkarması, kadının daha değersiz bir biçimde anlaşılmasına sebep oluyor. Örneğin 1970'lerde kadın aslında ulaşılamayan bir taraftaydı. Fakat dijital ortam kadın erkek ilişkilerini bir dönüşüme uğrattı. Dolayısıyla her şeyin değersizleştiği, kadının, erkeğin ve ilişkilerin değersizleştiği bir ortam oluştu. Bu da kadına yönelen şiddeti, dijital şiddeti ve zorbalığı arttırıyor. Diğer taraftan medya kadını, o ortamda bir meta değeri, bir değişim değeri olarak tanımlıyor. Dolayısıyla kendisini bir eşya gibi nesneye dönüştürüyor. Bu da kadının daha çok değersizleştirilmesine sebep oluyor. Bunlar toplumda kadın denilince daha güçsüz, daha zayıf, korunmaya muhtaç olan taraf algısının güçlenmesi ile siber zorbalığın daha çok artmasına sebep oluyor.
“PSİKOLOJİK BİR HASAR VERDİKLERİNİN FARKINDA DEĞİLLER!”
Genel olarak bu konuda toplumsal bir problem olduğunu söylüyorsunuz. İnsanların siber zorbalık hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunu düşünüyorsunuz?
Siber zorbalık konusu yeni bir konu. O yüzden buna karşı aslında farkındalık zayıf. Yani bizler okuduğumuz araştırdığımız için daha çok şey biliyoruz konuyla ilgili ama toplum nezdinde baktığımızda gerek kadınların gerek erkeklerin bu konuda bilinçli olduklarını düşünmüyorum. Yaptıkları şeyin bir zorbalık biçimi olduğunun farkında değiller, karşı tarafa psikolojik bir hasar verdiklerinin farkında değiller. Kültürün kadın ve erkeğe yüklediği bir takım farklı bakış açılarının etkisi de var. Dolayısıyla özellikle kadına yönelik şiddet ve zorbalık konusunda bence her iki tarafa da bu konuda neler yapılması gerektiğinin anlatılması ve uzman görüşlerinin dinlenmesi gerekiyor. 
“FAİLİN KİMLİĞİ YERİNE MAĞDURUN KİMLİĞİ KONUŞULUYOR!”
Çoğu insan, özellikle kadınlar uğradığı zorbalığa karşı sessiz kalıp hayatına devam etmeyi tercih ediyor. Sizce bunun nedeni nedir? 
Bunun için aslında kişisel olarak ne yapabiliriz, onunla ilgili konuları konuşmak lazım. Yani burada şiddetin üremesindeki en büyük sebep aslında suskunluk sarmalı dediğimiz insanların kınanma korkusuyla, toplumsal baskı sebebiyle sessiz kalması. Dolayısıyla herkes cesaret edip de uğradığı tacizi çok fazla dile getiremiyor. Toplum olarak ayıp karşılandığından konuşmak istemiyorlar. Burada failin kimliği yerine mağdurun kimliğini konuşuyor toplum, o nedenle de siber zorbalığın sessiz kalındıkça artan bir şey olduğunu düşünüyorum. Bu bakımdan kadınlara kendilerini korumaları noktasında çok iş düşüyor. 
“SUÇA SESSİZ KALDIĞIMIZDA SUÇU YENİDEN ÜRETMİŞ OLUYORUZ!”
Peki siber zorbalığa karşı nasıl bilinç oluşturulabilir?  
Kişisel, hak ve özgürlükleri koruyacak, bireye çok geniş özgürlükler tanıyan, bireyin haklarını gözeten yasal düzenlemelerimiz var. Tabi ben onlara girmeyeceğim hukukçu olmadığım için ama bunların da mutlaka hatırlatılması gerekiyor. Karşı taraftaki kişinin araştırarak, bilgisi yoksa öğrenerek kişisel haklarını koruyabilmeyi öğrenmesi lazım. Suça sessiz kaldığımız zaman hangi suç olursa olsun suçu yeniden üretmiş oluyoruz. Yani hem takip edilmesi hem de arkasının aranması lazım hukuksal olarak. Bu anlamda kadınlar, baroların kadın dayanışma merkezlerine, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’ ne, Cumhuriyet Başsavcılığı gibi kendi bulundukları yerdeki mahkemelere ve Aile Politikalar Bakanlığına başvurabilirler. Eğer kendilerine yönelik bir şiddet, tehdit, hakaret, paylaşım, hak ihlali varsa mutlaka ilgili birimlere başvuru yapmaları gerekiyor.

Haber: Serdar İvdil
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum