Türkiye’nin dört bir tarafına dağılmış ve yaşam savaşı veren mülteciler bunlar.

Kimi “kirli savaş”ta eşini kaybetmiş, kimi anasını, kimi babasını.

Yani bir nevi zorla yerlerinden yurtlarından edilmiş aileler bunlar.

Resmi rakamlara göre son bir yılda bir milyona yakın Suriyeli’nin tekrar ülkelerine döndükleri görülüyor.

Dönmeyenler, dönemeyenler ise bulundukları alanların şartlarına ayak uydurmaya çalışıyorlar.

Özellikle de son dönemlerde sosyal medya ve siyasetin birinci konusu olan Suriyeli mültecilerin bu anlamda birçok bedel ödedikleri de yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Özellikle birçok siyasinin malzemesi haline gelmiş bu Suriyeli mülteciler.

Elbette bunda medyanın da büyük etkeni var.

Mesela aslı astarı olmayan haberler yapılması, Suriyeli’lere devlet tarafından sağlandığı iddia edilen “toleranslar”ın ortaya atılması bu olayları ateşlediğini düşünüyorum.

Doğru bilgiyi yaymak konusunda medya çok önemli bir ayak.

Özellikle sosyal medya bugün herkesin erişebildiği bir mecra.

Burayı aktif olarak kullanarak, tam da bu alanlarda hızla yayılan yalan haberleri çürütmek ve doğru bilgi paylaşımını arttırmak önemli.

Bugün akıllı telefonu olmayan ve Facebook hesabı olmayan insan çok az.

Sivil toplum kuruluşları hem Suriyeli mültecilere hem de Türkiyelilere doğru bilgi sağlamak için ciddi gayret göstermek zorundadır..

Bu konuda sahadaki insanları daha çok dinlemek ve deneyim aktarımlarını yaygınlaştırmak Türkiyelilerin kafalarındaki ön yargıları yıkacaktır.

Ne hikmetse öyle bir kesim var ki, sadece Suriyelilere değil, bütün mültecilere hep “şaşı” bakmaktadır.

Sürekli bir kışkırtma politikası yürütmüşlerdir.

Aslında bir nevi başarılı da olmuşlardır.

Kendini bilmez, aymaz, çakalların da bu anlamda ekmeğine yağ sürmüşlerdir.

En az bir o kadar da bilmediğimiz, göremediğimiz olaylar var.

Herkesin biraz daha akl-ı selim davranması ve bu anlamda çaba harcaması gerekiyor..

Türkiye’nin bu tür olaylarla anılması da Müslüman bir ülkeye yakışmamaktadır.

Allah hepimizin ferasetini arttırsın..