Programda konuşan Ahmet TAŞ; İnsan haklarının doğumla birlikte kullanmaya başladığı yaşama, beslenme, maddi manevi varlığını geliştirme gibi temek bir hak olduğunu belirtti. 
Hz. peygamberin irat ettiği Veda Hutbesi ilk insan hakları beyannamesi olarak önemli olup daha sonra İslam toplumlarınca olgunlaştırıldığını ifade eden Taş; batı dünyasında ise Fransız İhtilali ile insan hakları ile ilgili bazı ilkeler ortaya konduğunu, peşinden demokrasi hareketleri ile dünyaya yayıldığını, insan hakları arasında hürriyet, eşitlik, adalet, kardeşlik ideallerinin öne çıkan talepler olduğunu belirtti. 
Batıda insan hakları başlangıcının Tevrat ile başladığını iddia edenler olduğu gibi  insan haklarını özellikle Fransızlar Jan Jacques Rousso'nun 1789 ihtilal beyannamesine bağladıklarını ifade edildi.
Ayrıca batıdaki Anglo Saksonlar 1776'daki Philedelpiya Amerika İnsan Hakları Beyannamesi bildirisinin Fransa'dan önce olduğunu iddia ettikleri de dile getirildi. 
Taş; Batı ülkelerinde insan hakları anlayışının gelişmesi 18. ve 19. yüzyıllarda olduğunu, Fransa ve Amerika'daki bildirilerden sonra insan hakları algısı ülkelerin anayasalarına da girdiğini, büyük yıkım ve acılara sebep olan 2. Dünya Savaşı'ndan sonra da sağlam teminatlara kavuştuğunu sözlerine ekledi. 
İnsan Hakları Bildirisinin Birleşmiş Milletler teşkilatına üye devletlerce bütün insanlara tanınan temel hakları belirten bir bildiri olduğu açıklayan Taş, her türlü katliam, acı ve yıkımın yaşandığı, ahlak kurallarının çiğnendiği İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Birleşmiş Milletler teşkilatı beyannamede yer alan kuralları 1776 Amerikan ve 1789 Fransız İnsan Hakları beyannamelerinden çok daha bütünleşmiş şekliyle ortaya koyulduğunu belirtti. 
Taş; 30 Madde ve giriş bölümünden oluşan beyanname uzun görüşme ve tartışmalardan sonra Birleşmiş Milletler teşkilatının 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edildiğini de ifade etti. 
Taş, konuşmasında beyannamenin özünde insanların doğuştan eşitliği, kanun önünde eşitliği, başkalarının haklarına saygı, keyfi tutuklamaların yasaklanması, her sanığın suçu ispat edinceye kadar suçsuz sayılması, mülkiyet hakkının kabulü, düşünce ve fikir hürriyeti kamu görevlerinin herkese açık olmasının öncelediğini belirtti. 

Mazlumder Şube başkanı TAŞ, sunumun son bölümünde insan hakları günü hakkında da bilgiler verdi.
Konuyla ilgili şu bilgileri paylaştı

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 10 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletlerin Paris Kongresinde kabul edildiği gün teşkilata üye ülkelerde İnsan Hakları Günü olarak kutlanmasını kabul etmiştir. Kutlama günü uygulaması 1949 yılında başlamıştır.
Türkiye İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini 6 Nisan 1949 gün ve 9119 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile benimsemiştir ve 27 Mayıs 1949 günü yürürlüğe giren kararla 10 Aralık İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır.
İnsan Hakları Beyannamesinin kabulünün 20. yıl dönümü olan 10 Aralık 1968 Dünya İnsan Hakları Günü olarak ilan edilmiştir. Bugün devletler, hükümetler ve kurumlar nezdinde çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.