Selda AVCI

    Selda AVCI

    TUZLU KAHVE..

    YİNE AYLARDAN KASIM!

    06 Kasım 2021 - 12:51

    Bir teselli ver, kırılan gururuma!
    Bir tebessüm et, unutursun zamanla
    Yine dalmışım aynada, yüzüm ağlar.
    Yine dalmışım, e
    limde fotoğraflar.

    Yine aylardan Kasım, sanki sende kaldı bir yarım!
    Her nefesim her anım, sanadır canım!

    Birçok sanatçıdan severek dinlediğimiz, dillerden düşmeyen o güzel şarkının sözleri ile başlamak istedim yazıma! Şu sıralar tüm sosyal medya hesapların hikâyelerinde zevkle dinlediğimiz…

    Kışın habercisi Kasım ayının bugün beşinci gününü yavaş yavaş bitirmeye doğru uğurluyoruz.

    İnsan ömrünü ben hep mevsimlere benzetirim. İlkbahar kişinin bebeklik, çocukluk zamanıdır. İnsanın hayatla ilk buluşması, tıpkı dallarını süsleyen rengârenk çiçeklerin doğa ile ilk buluşması misali! İçi içine sığmadan coştuğu zamanları anlatır ilkbahar yani çocukluğunu…

    Gelelim yaz mevsimine o insanın gençlik halidir. Sıcacık güneş içleri ısıtırken, cıvıl cıvıl dolu dolu hayatı yaşamak. Yani bir diğer bakış açısı ile deli dolu zamanları, eskilerin tabiri ile otta, sapanda durmaz halleri, taşkın dere misali akıp gittiği anları gençlik zamanı…

    Kışın habercisi sonbahar orta yaşı temsil ediyor, yavaş yavaş kışa yani hazan mevsimine yaklaşıyor insan istese de istemese de! Artık yaşlılık belirtileri bu yaşlardan itibaren kendini hissettirmeye başlıyor. Güçten kuvvetten düşürüyor ve ömrün hazan mevsimine adım adım alıp bizi sessizce götürüyor.

    Ve işte kış mevsimi artık hayatın son demi, insanın yaşlılık anları! Belimiz bükülüyor, saçımız dökülüyor, gözlerimiz az görmeye başlıyor, dermanımız azalıyor, kalbimiz tekliyor ve artık bakıma muhtaç bir çocuk gibi olmaya başlıyoruz.

    İşte gelmesini hiç istemesek te artık ömrün kış mevsimi sona doğru usulca yaklaşım. Gerçi ölümün genci yaşlısı olmaz. Ölüm her insana aynı mesafede, aynı uzaklıkta, aynı yakınlıkta! Her insan yaşlanınca ölmüyor elbette! Genç ölümlere de çoğu kez şahit oluyoruz. Allah imandan ayırmasın…

    Hayat dört mevsimdir, her mevsimin kendine has güzelliği vardır, tıpkı her yaşın ayrı bir güzelliği olduğu gibi. Mühim olan hayatı dolu dolu yaşayabilmektir. Saygıyla!


    **************************************

    Şu sıralar oldukça muzdarip olduğum bir konuyu sizlerle paylaşmak ve dertleşmek istiyorum.

    Bu ‘’Fahri Müfettişlerden’’ bahsediyorum. Belki birçok kişi benimle aynı mağduriyeti yaşamıştır, yaşıyor yâda ileriki süreçte yaşayacaktır.

    Kim olduklarını, nerede nasıl olduklarını, hangi bilgi ve belgelere dayanarak bu cezaları yazdıklarını inanın artık aklım almıyor. Bu Fahri müfettişler artık benim korkulu rüyam haline geldiler.

    Trafikte oldukça tedirgin hareket etmeye ve her gördüğüm yabancı kişiyi Fahri müfettiş sanmaya başladım.


    Neden böyle bir hissiyata kapıldığım konusuna gelince hemen anlatayım.

    Trafik polisinin sabit olduğu noktada, üstelik motor çalışır halde ve sürücü içinde iken park cezası kesen, işgüzar fahri müfettiş sanadır bu sözlerim.

    Tüm dokümanlarımı gelen giden arama kaydımı, mesaj kaydımı vs. ile mahkemeye sunduğumdetaylı evraklarımdabelirtilen saatlerde herhangi bir telefon görüşme kaydı bulunmamasına, ellerinde herhangi bir görüntü, delil, ispat olmamasına rağmen mahkemeye verdiğim dilekçeye maalesef ret cevabı aldım. Sebebi ise cezayı Fahri müfettiş yazmış olması…

    İnanın üst üste yediğim birkaç trafik cezasına istinaden çok üzüldüğüm için bunu sizlerle paylaşmak istedim. Sonuçta para kolay kazanılmıyor ve yok yere ben art arda sürekli gıyabi ceza almaktan, sürekli trafik cezası borcu ödemekten bıktım artık!

    Bence bu cezaları yazan kişilerde trafikte kusursuz değillerdir ve anlamadan, dinlemeden, ufak tefek hatalara sürekli böyle cezalar yazarak can yakmalarını mantıksız ve gereksiz görüyorum. Ve bu müfettişler konusunda gerekli uyarıların yapılarak daha insaflı olmalarını canı gönülden diliyorum. Umarım bu çağrıma kulak verirler!           

    Hoşçakalın!




     

    FACEBOOK YORUMLAR

    YORUMLAR

    • 0 Yorum