Selda AVCI

    Selda AVCI

    TUZLU KAHVE..

    KALBİNİZİ ARINDIRIN!

    02 Mayıs 2021 - 12:11 - Güncelleme: 02 Mayıs 2021 - 13:18


    KALBİNİZİ ARINDIRIN!

    ''Bir depremlik,bir virüslük, bir nükleer savaşlık hayatlarımız var. Nasıl da duyarsızca yaşıyor ve nasıl da hiç ölmeyecekmiş gibi hesaplar içine giriyoruz.

    Ne çok gönül yıkıyor, ne çok kul hakkına giriyor, ne çok zulmediyor ve ne çok kibirden kuleler inşa ediyoruz! (Alıntı)

    Bir virüs bakın hayatlarımızı nasıl da alt üst etti. Ne sosyal hayatımız, ne maskesiz bir anımız kaldı! Parası ile övünen de etkilendi bu virüsten, fakirlikle mücadele eden de!

    Şayet Allah nasip eder ve sağ salim bu virüsten kurtulabilirsek lütfen hepimiz oturup hayatlarımızı bir gözden geçirelim.

    Hatalarımız için kendimizi eleştirmekten korkmayalım! Hiç bir felaket insanların başına boşuna gelmez, illa ki bir sebebi vardır ve bizler kendi elimizle bunların başımıza gelmesine davetiye çıkarıyoruz.

    Birde virüsten daha tehlikeli ve kalbe zarar veren duygular var bunlar neler öğrenmek ister misiniz?

    Kibir, kin, nefret, hasetlik, hırs,fesatlık, kıskançlık, dünya malına tamah etmek, dedikodu, gıybet, iftira, sevgisizlik işte bütün bunlar insanların kalbine yer edince kalbi direkt olarak etkiliyor ve kalbin ölmesine sebep oluyor.

    Ülkemiz virüsten arınırken bizde kalplerimizde bizlere zarar veren ve kalbimizin yavaş yavaş ölmesine neden olan bu hasletlerden kendimizi arındıralım.

    Ben şahsen kendi adıma kalbimi kirlerinden arındırmak için denediğim bir yöntemi sizlerle paylaşmak istiyorum.

    Çok değil bundan 3-4 yıl önce tanıdığım bir insan tarafından çok büyük bir haksızlığa uğradım, onun bana yaptığı bu haksızlığı bir türlü kabullenemiyor ve ona ne yapsam da intikam alsam diye sürekli içim içimi yiyordu!

    Şeytan o anda bana sürekli vesvese vererek benim de bana haksızlığı yapan kişi gibi acımasız, merhametsiz ve kötü biri olmamı istiyordu.

    Hem nefis, hem şeytan, hemde ortada bana yapılan kocaman bir haksızlık vardı.

    Kaç gece sabahlara kadar ağlayarak dualar ettim, Allah'ım nefsime, şeytana uydurma ve bana bu  kötülüğü yapanla beni aynı duruma düşürme bu yapılan kötülüğü unutmam ve affetmem için bana yol göster yardım et diyerek dualar ettim.Bununla günlerce mücadele ettim.

    Virüs sürecinde yalnız kalıp düşünmeye, kendimle konuşmaya oldukça fazla fırsatım oldu. Yani bir nevi nefis muhasebesi yaptım diyebilirim.

    Yasaklar öncesi yine güzel bir havayı fırsat bilerek dışarıya çıktım. Gökyüzü güneşli ve berraktı, kuşlar sanki şarkı söyler gibi cıvıl cıvıldı.

    Gökyüzüne baktım derin bir nefes aldım sonra düşünmeye başladım. Yaşadığım bu olay benim kalbimin kararmasına sebep olmuştu o an onu fark ettim. 

    Hemen toparlanıp bu karanlığı aydınlığa çevirmek için neler yapmalıyım diye düşünürken, oturduğum bankta çantamdaki telefonum çaldı. Telefonumu alırken, çantam da olan not defterime ve kalemime gözüm takıldı.

    Konuşmam bittikten sonra çıkardım not defterimi ve kalemi başladım beni üzen her şeyi,herkesi bir bir yazmaya!

    Bana haksızlık yapan, beni üzen, günlerce ağlamama sebep olan kişiye söylemek istediğim her şeyi sayfalarca yazdım o not defterine...

    Ve ben inanılmaz bir şekilde yaşadıklarımı, söylemek istediklerimi yazdıkça da  rahatladığımı hissetmeye başladım.

    İçimde olan tüm yazacaklarım bittikten sonra yine derin bir nefes aldım biraz etrafı izledim. 

    Sonra tekrar yazdıklarımı baştan sona okudum. Yazılanları okuduğumda kendime çok kızdım.

    Ben beni üzen kişiye ne kadar naif davrandıysam, o kişi bana her seferinde yaptığı haksızlığın, kötülüğün dozunu artırmış.

    Yani onun yaptığı her kötülüğü affedip, hepsinin üzerini çizmişim, fakat o hatalarına yenilerini ekleyerek devam etmiş.

    Sonra kendi kendime dedim ki kendine gel seni bu kadar üzen, günlerce ağlatan ve ağlattığı, üzdüğü için zerrece pişmanlık duymayan, vicdanı sızlamayan, hatasını telafi etmeye çabalamayan bir insanın yaptıklarına neden üzülüyorsun ki?

    Zaten kalbinde merhametini kaybetmiş bir insan var ortada bırak o seni kaybettiği için üzülsün dedim ve orada artık üzülmemek üzere son noktayı koyup, kendime söz verdim.

    Sonra not defterime yazdıklarımın hepsini önce tek tek yırttım, daha sonra hepsini bir bir yakarken küllerinin etrafa dağılmasını seyrettim. 

    Yanan kağıtların külleri etrafa savrulurken sanki kalbimdeki o kin, nefret, intikam alma gibi saçma sapan duygularda bir o tarafa bir bu tarafa savrulup gittiler.

    Çünkü zaten benim üzülmeme, ağlamama değmeyecek bir insandı! Ben hesabımı en güzel mahkemeye havale edip kalbimi arındırmayı o gün başarmıştım.

    Sonra gökyüzüne bakarak derin bir nefes aldım, sanki omuzlarımda ''Erciyes Dağı'' vardı bir anda indirip bir kenara bırakmış kadar rahatlamıştım. Kötü duyguların insanların omuzlarında taşıdığı koca bir yük olduğunu anladım.

    Günler geçtikçe o kişiye karşı hiç bir şekilde kin, nefret, saygı,sevgi vs. gibi hiç bir insani duygumun kalmadığını hissetmeye başladım.

    Çünkü bu karakterde olan bir insanın benim hayatımda hiç bir şekilde yeri olmadığını yani  ne arkadaşlığıma, ne dostluğuma layık olmadığını o gün daha iyi idrak etmiştim.

    Bu uyguladığım metod üzerinden 2 ay sonra  katıldığım bir eğitim seminerinde hocanın anlattığı şeyler tam benim yukarıda bahsettiğim ve uyguladığım yöntemlerdi!

    Meğer birine olan öfkemizi, kırgınlığımızı, kızgınlığımızı bir kağıda yazıp yakmak yada yırtmak bizim kalbimizin temizlenmesine sebep oluyormuş, onuda orada öğrenmiş olmuştum!

    Geçmişte üzülüp, gözyaşı döktüğüm, neden bana bunları yaptı, ben bunları hak etmediğim dediğim kişinin şuan benim için zerrece değeri kalmadı.

    Kalbimin kirini, pasını da böylece temizlemiş oldum. Bazen hayatlarımızda böyle temizlikleri yapmamız şart!

    İnsan hayatta önce kendini sevip değer vermeli, siz kendinizi sevip, değer vermediğiniz takdirde kimse sizi sevip, saymaz.

    Bu nedenle kalbinizi yoracak, sizi üzecek, sizin ona verdiğiniz değerin yarısına bile layık olmayan insanları hayatınızdan çıkarınca emin olun kalbinizin nasıl ferahladığına şahit olacaksınız.

    Yani sözün özü “Hiç kırdım mı diyen yok. Herkes kırıldığının peşinde.” bunun için senin senden başka dostun yok...

    Ve '' Bu hayatı bir kez yaşayacaksınız.

    Öyle büyük hayaller kurun ki gerçekleştirmek için tüm gücünüzü verin.

    Öyle aşık olun ki tüm dünyayı karşınıza alabilin.

    Öyle arkadaşlıklar edinin ki gerçek ve samimi olsun
    .'' Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu ne güzel özetlemiş Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah... Saygıyla

    FACEBOOK YORUMLAR

    YORUMLAR

    • 0 Yorum