• Reklam
Reklam
Reklam
Selda AVCI

Selda AVCI

TUZLU KAHVE..

HAYIR, DİLE KOMŞUNA!

05 Şubat 2021 - 14:38

HAYIR, DİLE KOMŞUNA!

İnsanlar kıyafetleri ile karşılanır, kişilikleri ile uğurlanır sözünden yola çıkarak başlayalım yazımıza.
Kişilik; kısaca bir kimseye has özelliklerin, manevi ve ruhsal niteliklerin bütünü olarak tanımlanır.
Bu hayatta seçimlerimiz ve yaptıklarımız ile var oluyoruz.
İnsanların gördüğü; dış görünüşümüz ve davranışlarımızdır.
Örneğin; kimilerine göre kişilik mizaç ile karakterin bir araya gelmesinden oluşmaktadır.
Daha açık söylemek gerekirse kişilik; bireyin doğuştan gelen biyolojik özellikleri olan mizacı ile aile, eğitim, toplum, inanış gibi unsurların etkisiyle kazandığı kendine özgü düşünce davranışlarından oluşan karakterinin toplamıdır.

Yani kişiliğin oluşması için hem mizaç hem de karakter gerekmektedir.
Bizi ilk kez görenler ve yeni tanıyan insanların ruhumuzu bir bakışla anlamaları elbette ki mümkün değildir. Bizim duruşumuz ve davranışlarımız iyi yâda kötü bir insan olduğumuz konusunda karşımızdaki insanlara sadece hakkımızda fikir verir.

İlk elektrik çok önemlidir, bir de insanları başkalarının anlatması ile değil de, kendimiz tanımaya çalışmalıyız. İnsanoğlu hayatında yanlış yapa yapa yâda yanlışı göre göre doğruyu keşfeder.

Doğruları ve yanlışları bazen çevremizi gözlemleyerek, bazen okuyarak, bazen izleyerek kafamızda kurgulayabiliriz. Bazen yanlış olduğunu bile bile yanlışları ısrarla yapmaya devam ederiz.
Elbette ki insan olduğumuz için hata, kusur ve yanlışlarımız olacaktır.
Her zaman karşımızdaki insanları kırmamak için alttan almak, düşündüğümüzü söylememek, nezaket göstermek biz insanoğlunun fıtratında var.

İnsanları kırmamak için verdiğiniz her taviz aslında bizi daha kırılgan onu daha cüretkâr hale getirir.
Neden korkuyoruz insanları kırmaktan. Ne olur ki, kırılırsa kırılsın diyemiyorsun.
Çünkü kalp, Allah’ü Teâlâ’nın komşusudur. Allah’ü Teâlâ’ya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Her kim olursa olsun hiç kimsenin kalbini kırıp, incitmemek gerekir.

Sakınınız, kalp kırmaktan pek sakınınız! Allah’ü Teâlâ’yı en ziyade inciten şey küfürden sonra, kalp kırmak gibi büyük günah yoktur.

İncinsen de incitme mantığı ile hareket etmeliyiz. Hz. Mevlana’nın çok sevdiğim bir sözüdür ‘’Ya kırdığın gönlü Allah seviyorsa? Bilemezsin, bilseydin ödün kopardı; dokunamazdın…’’ Bu söz bile aslında kalp kırmanın ne kadar kötü bir davranış olduğunu bize anlatmaya yeter.

Aslında bazı duygularımızı söylemesek te bir bakış ne söylemek istediğimizi ve aklımızdan geçenleri anlatma gücüne sahip olabilir. Ben merkezli hareket etmeden etrafımızı kırıp, dökmeden yaşantımıza devam edelim derken, bazen üzülen taraf biz olabiliriz.

Her zaman mütevazı olmak, kendini büyük görmemek ve ben oldum demeden hareket ederek yolumuza devam edelim istiyoruz fakat insanlar sizin iyi niyetinizi suiistimal etmeye meyil ediyorlar.

Pervasızca sizinle uğraşmaya, kuyunuzu kazıp, ayağınızı kaydırmaya çalışıyorlar.

Herkes kendi işine gücüne bakıp, kendine yeni uğraşlar bulup, kafasını daha güzel ve verimli işlere yoğunlaştırsa emin olun hem kendisi için hem de toplum adına daha geliştirici işler yapabilir.

Fitne, fesat, haset, kin, nefret bunlar kalbi yoran ve insanın enerjisini emen hasletlerdir.
Bu hastalıklardan kurtularak ilk adım atılabilir diye düşünüyorum. 
Ne kadar insan o kadar huzur diye söylenen halk arasında yaygın bir söz vardır.
İyi niyetimizden verdiğimiz bazı tavizler karşınızdaki insanın hadsizleşmesine ve size her şeyi söyleme hakkına sahip olma duygusuna kapılmasına neden olabilir.
Fazla tevazuunun sonu vasat insandan nasihat dinlemeye doğru yol alıyor.
Hiç kimsenin mesleğine, konumuna, durumuna bakmaksızın insan olduğu için ve Yaratandan ötürü sevilmeli tüm yaratılanlar. Ama ne yazık ki buna uyan insan örneği her geçen gün daha da azalmaktadır.

Hep tek taraflı iyilik olmaz, bir taraf sürekli alttan alan taraf olamaz.
Önce herkes kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa karşısındakine de öyle davranarak başlamalıdır.
Her şey gelir geçer ama geride kalan tek şey insanlıktır, insan olabilmek, insan kalabilmektir.

Çocuklarımıza oku oku diye ısrar ederken önce insan ol, sonra bir meslek sahibi olursun diye öğüt vermeliyiz. Okumak elbette ki çok önemli bir faktör fakat cahillik okumakla gitmiyor, insan her alanda kendisini geliştirecek işlerle uğraşarak, daha ileriye adım atmaya çalışmalıdır.

Bazı insanların dışı biblo gibi, içi bomboş ne yazık ki. Bırakın insanlar sizi hal, hareketleriniz, duruşunuz ve karakteriniz ile konuşsunlar. Kalbinizi ne kadar ferah tutarsanız o kadar güzellikler gelir sizi bulur.

Annemin bize verdiği en güzel öğüttü ‘’Hayır dile komşuna, hayır gelsin başına’’ ben bu sözü kulağıma her zaman küpe etmişimdir.
Kusura bakmayın ama başkası için iyilik istemedikçe iyilik size gelmez.
Saygıyla…

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum