Metin KÖSEDAĞ

    Metin KÖSEDAĞ


    ÖNCE VİCDAN

    14 Haziran 2022 - 08:33

    HER kesimin, her vatandaşın olduğu gibi medyanın da, ilgililerinin de sorunları vardır.

    Ama her şey yasa ile çözümlenemiyor.

    Ahlâk ve terbiye gerekleri gözetilmeden yapılan her şey yıkılmak ve yok olmak tehlikesiyle karşı karşıyadır.

    Etkin ve aranılır ol­mak; kişiliğe, onura, gerçeklere bağlılık ve saygıyla olanaklıdır.

    Yerel ve ulusal me­dyamızın son yıllarda, özellikle son dönemle­rdeki durumu ve tutumu yakınmalara neden olmakta, büyük bölümü halktan kopmaktadır. “Parasız dağıtımlar­la, armağanlarla, ek yayınlarla, oyunlarla, başka sunumlarla okuyucu kazanmak güçtür.”

    Gerçek medyayı iktidar ve reklâm desteği değil okuyucu yaşatır.

    Okuyucu medyasını arar, bulur ve destekler.

    Medyanın dış yaşamı okurlarıyla buluşmasıyla başlar.

    “İnandırıcılığını, güvenirliğini yitirmiş bir medyanın” okur­larıyla bağı kopar ve yaşamı tehlikeye girer.

    Yandaşlık, katılık, bilgi kirliliği, kişilik ve onura saldırı, ulusal değer­lere ve ilkelere karşıtlık, kişisel kavgalar, siyasal bağımlılık, beklentilere yanıt vermeme, toplu­ma saygısızlık, amaçlı yayın, yönlendirme ve etkileme çabası, çarpıtma ve saptırma, gerçekdışı haber, karalama ve saldırı, düzeltmeden kaçınma; araştırma­dan, soruşturmadan, öğrenmeden, ilgilisinden sormadan gelişigüzel yazılar ve yorumlar medyanın “toplumdan kopmasının” başlıca nedenleridir.

    Kimi yazarlar köşel­erini, sütunlarını kişisel düşüncelerinin alanı durumuna getirmekte; kimileri “silâh gibi” kullanmakta, kimileri de yükümlülüklerini ve sorumluluklarını unutup çalakalem yer doldur­maktadır.

    “Dâva konusu yapılan yazılar” göstermektedir ki, düşkünlüklerinden kur­tulamayan, “medyanın militanları” durumuna gelenler basın meslek kurallarının ve ahlâk yasasının dışında çıkan­lardır.

    “En olumsuz davranışlardan biri de, adını geçirdikleri kişilerin düzeltmel­erine yer vermekten kaçınarak amaçlı davranmalarıdır.”

    Medya, bir baskı ve tehdit aracı değildir, olamaz. “Hem muh­bir, hem müfteri, hem müşteki, hem polis, hem savcı, hem yargıç, hem hakem, hem temyiz mercii gibi” davranıp önyargılarla, yanlılıkla kişileri suçlayıp mahkûm etmek; medyanın çizgi dışına, minder dışına çıktığının kanıtıdır.

    Medyamızın bağımsız cesur yargısız infazsız olması dileğimle gazete­ciliğin öncelikle “vicdan muhasebesi” olduğunu unutmayalım...

    FACEBOOK YORUMLAR

    YORUMLAR

    • 0 Yorum