• Reklam
Reklam
Reklam
M. Orhan Cebeci

M. Orhan Cebeci

Konuk Kalem

MİLLİ EĞİTİM BAKAN YARDIMCISI NAZİF YILMAZ DEVELİ VE YÖRESEL DERNEĞİNDE ÖĞRENCİLERLE BULUŞTU

06 Ocak 2023 - 09:01

 
Milli Eğitim Bakanı Yardımcısı Dr. Nazif Yılmaz, İstanbul'da faaliyet gösteren Develi ve Yöresel Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğini ziyaret ederek bursiyerlerle buluştu ve öğrencilere tecrübelerini paylaştı. 


İstanbul’da Üniversiteli Olmak; Bu Günün Birikimleri Yarının Kazanımları

Develi ve Yöresi Derneğimizde Ayın Konuşmacısı programımızda 24.12.2022 Tarihinde Milli Eğitim Bakanı Yardımcısı Hemşehrimiz Sayın Dr. Nazif Yılmaz Bey’i konut ettik. Konferansı, virgülüne dokunmadan siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz. Program İstiklal Marşı ve saygı duruşu ile başladı. Sunucumuz Ahmet Keklik, Bakan Yardımcımız Sayın Yılmaz’ı konuşmasını yapmak üzere kürsüye arz etti.

Derneğimizin Başkanı M. Orhan Cebeci ağabeyimiz ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz, 26. Dönem Kayseri Milletvekilimiz Sami Dedeoğlu, derneğimizin istişare ve Yönetim Kurulu üyeleri, İlçe ve Köy Derneklerimizin Başkanları ve sevgili aziz gençler sizlerle hasbihal etmek için buradayım. 



Kıymetli vekilim, dernek üyelerimiz, Develi’mizin, Anadolu’muzun bağrından çıkıp İstanbul’da üniversite hayatına başlayan, geleceğimizi kendileriyle inşa edeceğimiz aziz genç kardeşlerim. Sizleri sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.  Bu nazik davetlerinden dolayı Derneğimiz Yönetim Kurulu’na teşekkür ediyorum.

17 Yıl Sonra Derneğimizdeyim:

Derneğimizde 2005 yılında Milli Eğitim Bakanımız Sayın Hüseyin Çelik’in konuk olduğu bir programda onu dinlemek bana da nasip olmuştu. Bugün 17 yıl sonra Bakan Yardımcısı olarak derneğimizde sizlerle böyle güzel programda buluşmak nasip oldu. Rabbimize hamd ediyoruz. Rabbimiz sizin gibi aziz gençlerimizi ülkemize payidar kılsın, İla-yevm-il kıyam (kıyamete kadar) her türlü beladan musibetten muhafaza eylesin. Bayrağımızı, ezanımızı, Kuran’ımızı, İslam’ımızı bu aziz topraklardan mahrum eylemesin. Böyle güzel bir duayla konuşmama başlamak istedim. 



Aziz gençler, sizin için bir konuyu tercih ettim. Ben de sizler gibi Develi’den çıkıp İstanbul’a okumaya geldim. Üniversite hayatıma İstanbul’da devam ettim. Bu şehir bana çok şey kazandırdı. Ondan sonra çeşitli görevlerde bulundum.

Ülkemizde önemli eğitim kurumlarından olan eski adıyla Çıraklık Eğitim Merkezi olan Merkezi Eğitim Merkezlerinden bahsedeceğim. Mesleki Eğitim Merkezleri gençlerimizin çeşitli mesleklere yönelmesi ve gençlerimizin yetişmesi için güzel bir imkân, destek sağlıyor. Develi’mizde de buradaki hayırseverlerimizin delaletiyle ve hayırsever amcamız Turan Aksu tarafından gençlerimiz için müstakil bir Mesleki Eğitim Yurdu yaptırıldı. Bu Türkiye’de pek olmayan bir şey. Mesleki Eğitim Merkezleri bulunur ama yurtları bulunmaz. Bu bağlamda Develimize böyle bir yurt kazandırdığı ve Türkiye’de ilkleri yaşattığı için Turan Aksu Amcamıza çok teşekkür ederim. 

1988 yılında Develi İmam Hatip Lisesi’nden mezun oldum, İstanbul’a geldim. 1993 Yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldum. Lisans eğitimi sırasında hafız oldum. 2021 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi “Din Eğitimi Ana Bilim Dalında” doktoramı tamamladım. 2014-2022 Yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretim Genel Müdürlüğü vazifesini yürüttüm. 7 Ocak 2022 tarihinde Milli Eğitim Bakan Yardımcılığı görevine atandım.
Hocalarımız derdi ki; İstanbul’da öğrenci iken iki üniversite bitirirsiniz. Biri okuduğunuz üniversite. İkincisi yaşadığınız şehir İstanbul, adeta bir üniversitedir. Mezun olup uzaklaştıktan sonra birçok fırsatı kaçırdığınızı anlarsınız. Şu anda çok değerli bir şehirde yaşamakta ve öğrenim görmektesiniz. İstanbul’un nimetlerinden olabildiğince fazla yararlanmaya çalışınız.

Birincisi: İyi Bir İnsan Kaynağı ve Sosyal Çevredir :

Öğrenci iken birincisi iyi bir insan kaynağı yani sosyal çevrenizi oluşturunuz. İstanbul bir kültür şehri. İstanbul’da öğrenci olmak büyük bir nimet. Sosyal etkinlikler, konferanslar, programlar ve kültür gezileri gibi birikimleriniz olmalı. Bu tür birikimleriniz belirli bir yaşa geldikten sonra lazım olacaktır. Şu anda sosyal ağ içerisinde birikimler yapılıyor ama bu birikimler “Suni birikimler” dir. Ama fıtri olan birikim yüz yüze, göz göze, insanlarla aynı ortamda aynı duygu ve düşünceleri paylaşarak en önemlisi de aynı idealler uğrunda fedakârlıklar göstererek olmalı. Biriktirdiğiniz dostluklar menfaat üzerine değil bir ideal üzerine yapılan dostluklar olmalı. Bir ideal uğruna yapılan dostluklar ölünceye kadar devam eder.

Ufkumuz Kızılelmadır:

KIZILELMA deriz, bizim bir ufkumuz vardır. Onun için Türkiye’nin insansız savaş uçağının ismi KIZILELMA olmuştur. Bizim KIZILELMA’mız nedir? Üniversite gençliğinde bir idealin ön plana çıkması gerekir. Çünkü her dönemin KIZILELMASI olmuştur.
Son 20 yılda ülkemiz büyük bir mesafe almıştır. İnanın cumhuriyetin kurulduğundan bu yana ilk 80 yılda aldığı mesafeden daha çok yol almıştır. İlk 80 yıl bir yana son 20 yıl bir yana. Çünkü artık Türkiye oyunun baş aktörü olan bir ülkedir. Bunu siyasetten ari olarak söylüyorum. Bunlar Türkiye’nin birikimidir. Bu birikimi yönetecek ve liderlik yapacak birisi oldu mu Türk insanının bir potansiyeli vardır. Tarihte buna şahittir. Geçmişimize baktığımızda birçok liderler yetiştirmişizdir. Siyaset yapmak istemiyorum bu döneme imza atan lider Recep Tayyip Erdoğan’dır. 

Özgeçmişimde belirtildiği gibi ben Balkanlarda bulundum, Afrika’ya da gittim. Çok sıcak bir bilgi daha geçen hafta tartışmaların çok olduğu Orta Asya’da bazı ülkelerin temsilcilerinin de bulunduğu toplantılara katıldım. Ve bu toplantılarda hep şunu fark ettim herkes bizden, Türkiye’den bir şeyler bekliyor. Türkiye’nin büyüklüğünü fark edebilmeniz için Türkiye’nin dışına çıkmanız gerekiyor.

Türk Askeri Her Zaman Hazır ve Nazırdır:

On yıl kadar önce. Bir dostum anlatmıştı. Malumunuz nerede bir problem varsa sıkıntı varsa Türk askeri, Türk insanı her zaman orada hazır ve nazırdır.

Bir hayır vesilesi ile yurt dışına gitmiştim. Orada Budistlerin Müslümanlara yaptıkları katliamlar vardı. Afetlere ve musibetlere gerekli yardımı ve desteği verdik. Oradan ayrılacağımız zaman dedik ki bizden ayrıca ne tür bir destek istersiniz. Size yardımcı olabileceğimiz başka konular var mı diye sorduk. Oradaki insanların şu ifadesi beni etkiledi. Demişlerki; efendim bir şekilde kendi ihtiyacımızı karşılıyoruz, evlerimizi barınaklarımızı yapabiliyoruz, giyim kuşamımızı bir şekilde üretebiliriz, yiyeceklerimizi bir şekilde yetiştiriyor ekip biçiyoruz. Sizden bir isteğimiz var. Şu sizin bayrağınız buradan dalgalanmaktan ayrılmasın. Bizi mahrum bırakmayınız, sizin himayeniz burada olsun. Bayrağınızın gölgesi üzerimizde olsun, dediler.

Öncelikli olarak birikimlerinizi sağlarken iyi bir insan kaynağına sahip olunuz. Sosyal çevre edininiz. Ama bu sosyal çevreyi geçici arkadaşlıklardan ziyade bir ideal uğruna KIZILELMA uğruna bu çerçevede dostluklar biriktiriniz.

İkincisi: Temiz Bir Özgeçmiştir:

İkincisi temiz bir geçmişe sahip olarak gençlik yıllarınızda temiz bir hayat yaşamanız çok önemlidir. Bu temiz hayatından içerisinde ahlaklı bir birey olarak gelecekte sizin için ağır olmayacak, yük olmayacak, kazanımlar elde etmek temiz bir geçmişe sahip olabilmeniz içinde temiz bir sosyal çevre, sosyal medya kaçınılmazdır. Çünkü bugün insanları tanırken geçmişine yönelik araştırmalar yaparken açık ve net söyleyeyim sosyal ağlarını da dikkate alıyorlar. İlişkilerini de dikkate alıyorlar ve geçmişte sosyal ağında neler olduğunu da dikkate alıyorlar. Yanlış anlamayın burada ben size ikiyüzlülük yapmanızı söylemiyorum gerçekte ne iseniz sosyal ağınızda da o olunuz. Doğru olan da budur karakterde bunu gerektirir. Bu bizim için önemli temiz bir geçmişe sahip olmak için sürekli temiz bir hayat içerisinde yaşamak. 



Güzel İnsanlar Güzel Müesseseler Kurar:

Sakarya Üniversitesi hocalarımızdan merhum Prof. Dr. Sabahattin Zaim hocamız vardı. Sabahattin Zaim hocamız duayen bir hocamızdı. Merhum hocamızın bir tespiti vardı, sık sık şu ifadeyi kullanırdı. “Güzel müesseseler güzel insanlar yetiştirir. Güzel insanlar güzel müesseseler kurar.” Derdi. Ben bu ifadesini çok beğenirdim. Sevgili Peygamber Efendimizin bir hadisi vardır. Mümin insanları bal arasına benzetir. Bal arısını göz önüne aldığımızda, Erciyes’in eteklerindeki bal arısını hayal edin bakalım. Temiz yerlerden, çiçeklerden öz alır, temiz bırakır ve temiz yerlere taşırlar. Sonra onun üretmiş olduğu balı biz alırız. İşte o ballar şifa kaynağıdır. Her nimet kıymetlidir ama balın özel bir yeri vardır. Onun için de müminlerde bal arısı gibi olmalıdır. Temiz yerlerden beslenecek, temiz çevreyle diyaloğu olacak, temiz şeyler üretecek ve onlarda bal insanlar için nasıl şifa oluyorsa o mümininde insanlar için bıraktığı miras temiz olmalıdır.

Üçüncü: Sermaye İtimat ve Güvendir:

Birinci sermayemiz “İnsan Kaynağı”, İkinci sermayemiz “Temiz bir geçmiş”, üçüncü biriktirmemiz gereken sermayede “İtimat” tır. İtimat güvendir, güven bırakmaktır. Bir insan hayatı boyunca güvenilir olmuşsa ve güzel bir sosyal çevreye sahipse ve temiz bir geçmiş bırakmışsa bu insanın hayatta sahip olamayacağı bir şey yoktur. Cenabı Hak onu muvaffak eder. Ama itimadını, güvenini kaybetmiş ise aslında her şeyini kaybeder. Bugünkü insanların maalesef kaçırdığı şey bu kısımdır. Bu da Ahlak ile doğrudan ilişkilidir.
Bir arkadaşınız size yalan söylediği zaman o arkadaşınıza güvenemediğiniz zaman o arkadaşınızla hangi hedefe, hangi ideale yürüyebilirsiniz, hangi yolculuğu yapabilirsiniz. O meşhur yalancı çoban hikâyesi vardır. Anlatmayacağım, siz bilirsiniz. Dolayısıyla yalan bir defada söylense insan hayatında o yalan karşısına bir yerde gelir kendisini zor durumda bırakabilir.

Sevgili Peygamberimizin mümin insanın yalan söylemesinin mümkün olmayacağıyla ilgili hatırlatmalarını göz önünde bulundurursak mutlaka bir itimat oluşturmak gerekir.
Birisi sizi hatırladığında, ismini zikrettiğinizde, şu arkadaş mı,  ben ona her şeyimi emanet ederim, canımı da malımı da emanet ederim duygusu ve düşüncesi olması lazım Evet, kariyeriniz vardır, geldiğiniz bir nokta vardır. Ama Allah göstermesin itimadınızı kaybetmişseniz bunun hiçbir anlamı yoktur.

Dördüncü: Birikiminiz Tecrübe Birikimidir:

Dördüncü birikimimiz “Tecrübe” birikimidir. Tecrübe dediğimiz şey kitaplardan öğrenilmez. Tecrübe dediğimiz şey hayatın bizzat kendisinden öğrenilir. Yüzme öğrenmek gibi bir şeydir. Yüzme öğrenmek için denize girersiniz, ya nehre, ya da göle girersiniz. Karada yüzme öğrenilmez. Üzülerek ifade edeyim bizim gençlerimizin en çok ihmal ettiği konu budur. Gençlerimiz üniversite boyunca kitaplar, makaleler okuyarak, okumalar, söyleşiler yaparak devam ediyor ama hayatın içinde olmaktan uzak kalıyor. Bu durumda diyecekseniz ki ben yapabilirim hangi, meslekle ilgili hangi alanda eğitim görüyorsanız mutlaka o alana yönelik kendinizi bir uygulamanın içinde bulmaya çalışın. Şimdi staj görüyorsunuz. Aynı şekilde sizin damarlarınızda biraz ticarette vardır. Bunu bir kenara atamazsınız. Dolayısıyla bu ne demektir, Girişimcilikdemektir. Girişimcilik önemli bir şeydir.

Bir genç olarak gerek kendi memleketimize döndüğümüzde, yaz dönemlerinde ve sürekli hamdolsun bit tık ileriye taşınır. Bu öğrendiğinizin üzerine yeni şeyleri tecrübe ederek öğrenme imkânına sahip olursunuz.

Benim alanım eğitim olduğu için burada deneyimlerim oldu. Sizin alanınız tıp olabilir. Başkanımız az önce bahsetti mühendislik olabilir, mimarlık olabilir. Mutlaka buralarda çalışma yapan insanlarla tanışarak, diyalog kurarak ve o alandaki en iyi insanları tanıyarak hedefinize varabilirsiniz.

Bazen bakıyoruz öğretmenlik mülakatları filan yaparken, çeşitli müesseselerin mülakatları yapılırken diyorsunuz ki bu alanın en iyisi kimdir? Haydi bize 2-3 isim say dediğimizde, inanır mısınız? Genç arkadaşımız kendi alanının en iyilerini söylemekte zorlanıyor. Niye, çünkü dar çevrede kalmış, belirli noktada kalmış ve kendini geliştirememiş. Dolayısıyla sizin İstanbul’da bunu yapma imkânınız var mıdır? Elbette vardır.
Ben şimdi İstanbul’u da biraz açmak istiyorum. Bu söylediklerim genel birikimlerdi. Son bir madde ile genel birikimleri tamamlayacağım birazda İstanbul’u konuşup sözlerimi bitireceğim.

Biriktirmeniz Gereken Dil Becerinizdir:

Yine sizin biriktirmeniz gereken yanınızda olması gereken bir başka konuda “Dil Becerisi” dir. Yani artık dünya küçüldü. Bunu size ifade etmeme gerek yok. Sizin de öğrenme imkânlarınız genişledi. Bizler gibi değilsiniz.

Bir dile sahip olduğunuzda birçok insanla ve ülke ile iletişim kurma imkânına sahipsiniz. Bunun hamdolsun tecrübelerini yaşadım. Bir dilde çok iyi olmanın bugün dünyanın neresine gidersem gideyim Müslüman topluluklarında o dilde iletişim kurabilmekte ve o dilde, aslında birçok konularda onlarla müzakere etme imkânına sahip oldum.

Kendi hayatımdan söyleyeyim. Alanım itibariyle olduğu için ben İmam Hatip Lisesi’nden mezun oldum ve buraya İstanbul’a geldim. Hafız değilim ama hafız olmam, Kuran’ı ezbere bilmem, Kuran’ı ezbere bilerek bir İlahiyat Fakültesi mezunu olmak ayrı bir şey. İnsanların okumakta zorlandığı kitabı siz ezbere bileceksiniz. Ama hafızlık küçük yaşta yapılır. Bizden sonra biraz daha Kuran Kursu açıldı. Bizim çocukluğumuzda yoktu. Ama içimizde bir ukteydi. Bu ukte Allah rahmet eylesin Merhum Ahmet İslamoğlu Hocamızın çok büyük teşvik ve duaları ile rahmetli annem ve babamın teşvik ve dualarıyla hafızlığım burada nasip oldu. Şimdi ben oradan harcıyorum. Hafız olmamın kendi mesleğimde hep güzelliklerini gördüm. Sadece mesleki anlamda mı? Hayır, Müslüman olarak ta, Kuran-ı Kerim benim hayatımda rehber oldu. Karşılaştığım problemlerde bana yol gösterdi. 
Fakülte de Arapça eğitimi alıyoruz. Ama bu eğitim yeterli değildi. Dışardan hocalarımızdan ders aldım. O da bizim Arapça dil öğrenme becerimizi geliştirdi. Şimdi ben zamanında o dersleri almasaydım benim için dil öğrenme becerisini geliştirme imkânı olmayacaktı.
Yine fakülte döneminde iken olabildiğince seminerlerden, konferanslardan yararlanmaya çalıştık. Bunların hepsi bir birikim olarak sonraki yıllarda da devam etti.

İstanbul Bir Kültür Şehri:

Aziz gençler, ben bazen hayret ediyorum. İstanbul’da yaşayan bir gencin Anadolu’daki üniversitede okuyan gençten daha çok imkânı ve fırsatı vardır. Nedir? Anadolu’daki genç uçağa veya otobüse binip İstanbul’a gelecek kalacağı yeri ayarlayacak. Bir defa tarihi ve kültürel dokuyu yüreklerine ve ciğerlerine kadar hissedecek. Birkaç gün gezip dolaşacak. Sonra da gidecek. Hatırlıyorum yaz dönemlerinde bazı arkadaşlarımız olurdu Anadolu’dan çıkıp gelip bir iki aylığına İstanbul’da kalırlar. O sürede İstanbul’u değerlendirmeye çalışırlardı. Ama sizin içinse olması gereken nedir? “İstanbul kazan siz kepçe olmanız lazım.” Böyle ifade edeyim. Yani üniversite döneminizde mutlaka İstanbul’u soluklamanız lazım. 

Tarihi Yarımada da Tarihi Dokuyu Hissediniz:

Bunun içinde rahmetli Haluk Dursun’un İstanbul’da Yaşamak Sanatı diye İstanbul İl Kültür Müdürlüğü’nün İstanbul’u anlatan eserleri yine farklı yazarların eserlerini okumalısınız. Mutlaka Tarihi yarımadayı bilinmesi gereken bir ödev olarak kendinize almalısınız. Sonrasında tabi Galata Kulesi ve çevresini aynı şekilde Anadolu yakası Avrupa yakası aslında benim İstanbul diye kastettiğim yer tarihi olan İstanbul. Daha çok tarihi dokuyu hissedebileceğiniz yerleri tanımanız gerekiyor ama bunu tanırken de mutlaka okuyarak kitaplarla birlikte yürüterek bir rehberden istifade ederek tanımak lazım. Çünkü bizim şöyle bir eksiğimiz var daha çok yüzeysel tanımalar gerçekleştiriyoruz. Derununi bilemeyince kültürel dokuyu tanıyamıyoruz. Onun için sizden benim isteğim kültürel bağı sağlayabilmeniz için Tarih okumalarıyla beraber yapmanız lazım. Osmanlı Tarihini mutlaka çok güçlü bir şekilde bilmeniz lazım. Osmanlı medeniyetini, kültürünü çok yönleriyle bilmemiz lazım. 

Benim çok dikkatimi çekmiştir. Sizlerle paylaşayım. 1860 Yılında bir hatırasında Amerikalı misyoner bir papaz diyor ki; bu yıllarda Develi’ye gittim, Develi’de Hristiyanlığı anlatmaya çalıştım. Ama taraftar bulamadım. Sonra filan köye gittik. Orada bize 20 kişi çevre edindik. Bize inandılar. Aslı var yok bilmeyiz. Sonra pastör bulamadık. Sivas Gemerek tarafından misyoner papaz arkadaşlarımızı getirdik orada eğitim vermelerini sağladık. Ama sonuçta da maya tutmamış. Tutmadığı içinde varlıklarını koruyamamışlar. 

Kütüphaneler ve Müzeler Şehri İstanbul:

Süleymaniye kütüphanesini hiç gezeniniz var mı? Süleymaniye Kütüphanesi bizim tarihimizin olduğu bir kütüphane. Bakın 2001-2002li yıllarda kütüphanenin müdürü bir gün bana dedi ki; ben İstanbul’da öğretmenlik yaparken benim şöyle bir yol haritam vardı. Öğrencilere mutlaka bir otobüs tahsis ediyorum. Başlardık Topkapı Sarayı, Sultan Ahmet Süleymaniye Ayasofya sonra DivanYolu’ndan yürüyerek Harbiye’yi ziyaret ederiz. Harbiye Askeri Müzesini hiç ziyaret edeniniz oldu mu? Harbiye Askeri Müzesi her hafta pazartesi ve Salı hariç saat 15.00 da mehter konseri vardır. Ben çok öğrencilerimi götürdüm. Mehter konserine katılıp kendinizle tarihimizle bir bağ kurmanız lazım.

Aziz Gençler şunu net söyleyeyim biz maalesef tarihimizden ve kültürümüzden çok uzağız. Bizi tarihimizden ve kültürümüzden bir dönem koparmak için mücadele eden tamamıyla medeniyetin kültürün batı üzerinden bize geldiğini iddia eden yazarlar ve mütefekkir olduğunu belirten insanlar oldu. Ama biz geçmişimize baktığımızda bizim yeniden geçmişimizle buluşmamız lazım. Köklü bir geçmişimiz var. Mazimizi bilmeden geleceği inşa edemeyiz. 



Süleymaniye Kütüphane Müdürü arkadaşımız demişti ki, burada bir araştırmacı geldi, araştırma konusu demografik yapımızı köylerimize kadar öğreniyor sonra ilerde o demografik yapı üzerinden nasıl bir planlama yapabilir onun hazırlıklarını yapıyor. 

Fuat Sezgin İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesini gezen var mı? Gençlik Komisyonu başkanımız bir organizasyon yapmalı havanın iyi olduğu bir zamanda bende söz vereyim bazı yerleri birlikte gezebiliriz. Size bu organizasyonda her türlü desteği veririz. Beraber olalım o gezilerde. Bir araya gelmemiz lazım gençler. İstanbul’u beraber yaşamamız lazım. Bilim ve Teknoloji müzesine gitmeniz lazım. Fuat Sezgin hoca orada ömrünü verdi. Bir eser ortaya koydu. Ve orada geçmişimizin çok kıymetli birikimleri var. Bizim bilimimizi batılı insanların tercüme faaliyetleri ile aldılar. Şu üç yol ile batılı insanlar Müslümanlardan bilim ve medeniyet aldı. Birisi Endülüs üzerinden, ikincisi Sicilya üzerinden, üçüncüsü de Haçlı seferleri yoluyla Şam, Anadolu üzerinden aldılar. Endülüs başlı başına bir medeniyettir. Mutlaka her bir gencimizin onu okuması lazım.  Müslümanlara ait bilim insanlarının eserlerini tercüme ettiler. Müthiş bir tercüme heyeti kurdular ama şu ahlaksızlığı da yaptılar tercüme ettikleri eserlerin üzerinden bilim insanlarımızın isimlerini sildiler. Bir kısmı kendi ismini yazdı, bir kısmı isimsiz yayınlandı. Ve sonra Rönesans gerçekleşti ve batı aslında bizim medeniyetimizden aldığı birikimler üzerine bir şeyler inşa etmeye çalıştı. Roma, Aristo’nun metinlerini Yunan felsefesine ait metinlerin okunmasını yasakladığında bizzat Müslüman bilim insanları İznik’in mahzenlerinden Aristo’nun metinlerini bularak tercüme ettirdiler ve Aristo’nun metinlerinin dünyaya kazandırılmasında Müslümanların çok büyük katkısı olmuştur. 

Sıla-i Rahimimizi İhmal Etmeyiniz:

Anadolu’daki arkadaşlarınız sizin gibi bu hazineye sahip değiller. Bu hazineyi araştırmak ve öğrenmek lazımdır. Dinlediğiniz içi çok teşekkür ediyorum. Sıla-ı Rahminizi ihmal etmeyiniz. Anne ve babanızın dualarını almayı ihmal etmeyiniz, memleketinize gitmeyi ihmal etmeyiniz. Orayla irtibatınızı koparmayınız. Burada bulunan hayırsever büyüklerimiz bu gönül bağını devam ettirip yine memleketlerine vefa borcunu ödeyen insanlar. Bu şekilde devam edecek ve ben kendim hem öğrenciliğim zamanında hem öğretmenliğim zamanında hamdolsun memleketimle sürekli irtibatım oldu. Tarlalarımızda hep çalıştım hiç yüksünmedim, hamdolsun tarlalarda çalışarak yetişen bir kardeşinizim. Ama o beni hayata hazırladı daha da dinç tuttu. Çalışkanlık alışkanlığımızı daha da geliştirdi. Dolayısıyla ne varsa Allah’ın izniyle bizim kendi memleketimizdeki her türlü imkânlardan yararlanıp kendimizi yetiştirmemiz gerekiyor.

Derneğimize Teşekkür Ediyorum:

Bana söz hakkı verdiği için Derneğimize, şair Başkanımıza ve kıymetli büyüklerimize çok teşekkür ediyorum. Aziz gençler; sizlere de  başarılar diliyorum. İnşallah ben sözümde duracağım, ileri bir tarihte. bir cumartesi günü nasip olursa İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’ni sizlerle birlikte ziyaret edip, gezeceğim.






 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum