• Reklam
Reklam
Reklam
Hacı YAKIŞIKLI

Hacı YAKIŞIKLI

Misafir Kalem

NATO Zirvesi'nden notlarım

22 Temmuz 2022 - 14:51

Başkan Erdoğan ve heyetinin İspanya/Madrid’de düzenlenen NATO Liderler Zirvesi’nde dünyanın dört yanından gelen meslektaşlarımızla oturduğumuz çalışma alanını gezerken çoğunun “Türkiye” konulu haberleri servis ettiğini gördük.

Madde madde gidelim:

*Avrupa’da iki devlet tarihinde ilk kez üzerinde “PKK, YPG, PYD, FETÖ ile mücadele” yazısı olan mutabakatı imzaladılar. Kapalı kapılar ardında “söz” vermediler, açıkça “yazılı kâğıda” imza atıp kamuoyuna duyurdular.

*Muhtırada İsveç, Finlandiya ve Türkiye Dışişleri Bakanları’nın imzaları var.

*Türkiye istediği tüm maddeleri muhtıraya tek tek koydurdu.

*Zirveden önce muhtıra mevzusu taraf ülke yetkililerince biliniyordu, ancak imza atılması “kesin” değildi. İmzalar atılmasaydı Türkiye “üyeliğe başvuru” noktasında yine “veto” kartını kullanacaktı. İsveç/Finlandiya imza atıp söz verince “bu sözleri tutmaları için süre verilerek” üyeliğe başvuru yaptılar.

*İsveç/Finlandiya üye olmadı. Üyelik için NATO kurallarına uygun “7 aşamayı” geçmeleri gerekiyor. Türkiye tarafı; “Muhtıradaki sözleri tutmadılar” diyerek tam üyelik noktasında veto hakkını kullanabilir.

* “Üyelik zamanı” sözlerin tutulmasına bağlı; bir yıl da sürebilir birkaç yıl da sürebilir.

*Türkiye tarafı belge gönderip “bu kişinin iadesini istiyoruz” derse o kişiyi “muhtıraya göre” iade etmek zorundalar.

*İsveç ve Finlandiya sözlerini tutmazsa suçlu kim, Türkiye mi? Sözü tutmayıp teröre destek verecekler ama suçlu ülkemiz olacak öyle mi? Hayır! Ülkemiz şayet bu ülkelere net şekilde güvenseydi şimdi NATO’ya üye olmuşlardı. Güven olsaydı zaten 10 maddelik muhtıra imzalanmazdı. 

*Türkiye tarafı İsveç ve Finlandiya’ya bir kapı açtı, fırsat verdi. Fırsatı değerlendirip değerlendirmemek kendilerine kalmış.

*İsveç ve Finlandiya tarihî süreçten geçiyor. Yıllardır besledikleri terör örgütü üyelerini “bir anda” göndermek onlar için zor olacaktır. “Bunu anlayışla karşılayalım” demiyorum; ama süreç onlar açısından da zorlu geçecek, bunu takip edelim.

*Silah ambargoları kalktı.

*Türkiye’nin terörle mücadelesi artık resmen Avrupa topraklarında başladı. Bu bir milattır. Eskiden terörle Şırnak’ta, Hakkari’de mücadele ediyorduk. 2016’dan beri topraklarımızdan süpürülen örgüt üye ve elebaşlarıyla Suriye ve Irak’ta mücadele ediyoruz. Artık Batı’da da mücadele başladı.

*Zirvede öne çıkan iki başlık vardı. Biri Rusya-Ukrayna Savaşı ve tahıl koridoru, diğeri İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği idi. Konuların ortak noktası Türkiye! Gerçekleşirse “tahıl koridoru” ülkemizden geçecek. İsveç/Finlandiya’nın üyeliği de Türkiye’nin onayına bağlı!

*FARKINDA MISINIZ? Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde denetlenen, takip edilen, kriterleri yerine getirmesi istenen “biz” olduk. 100 yıllık tarihimizde ilk defa Avrupa ülkelerine “kriter” belirledik. 10 maddelik muhtıra imzaladık. Bunların yerine gelip gelmediği takip edilecek. Türkiye istedi, onlar yapacak! Devran dönüyor, farkında mısınız?

“HÜLÂSA”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hiç sesini çıkarmamış olsaydı. “İsveç ve Finlandiya medeni ve gelişmiş ülkeler, onların NATO’ya girmesi iyi olur” deseydi. Teröre verdikleri desteği gündeme getirmeseydi, görmezden gelseydi. Şimdi bu tartışmaların hiçbiri olmazdı.

“ZİRVENİN YAPILDIĞI IFEMA”

Zirvenin yapıldığı mekân güzel değildi. Türkiye’deki Haliç Kongre Merkezi İspanya’daki IFEMA’ya tabiri caizse 10 basar. Arkadaşlar, şöyle Avrupa’ya açılma fırsatınız olsa Türkiye’nin birçok alanda gelişmiş olduğunu göreceksiniz. Ama öyle algı oluşturuyorlar ki sanki ülkemiz geriden geliyor havası veriyorlar. Zincirlerini kıran Türkiye, Allah nasip ederse dünyanın “odak noktası” haline gelecek!

“FAHRETTİN ALTUN FARKI”

Türkiye stratejik ve küresel iletişim noktasında üst lige çıktı, bunu NATO’da dünya gördü. Diğer devlet başkanları belli sayıda ve önceden belirlenmiş soruları alırken, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan “önceden hazırlanmamış, kontrol edilmemiş” ve üstelik sınırlı ve sıralı olmayan sorulara tek tek cevap verdi. Yabancı meslektaşlarımız buna çok şaşırdı. Çünkü ABD, Almanya, Fransa gibi ülkelerde liderlere “kaç kişinin hangi soruları soracağı” önceden belirleniyor.

Heyeti takip eden Türk gazeteciler olarak bizler dilediğimiz soruları sorabiliyoruz, biz buna alışığız. Ancak algılar çoğu zaman olguların önüne geçtiği için birilerinin yalanları çabuk yayılıyor.Bunu defalarca anlattık, ama Türkiye’de malum cenahlar “ifade özgürlüğü yok” diye ezberlenmiş yalanlara sarılıyor.

Bu hususta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un yeni bir kurum olarak yapılandırdığı İletişim Başkanlığı çok başarılı çalışmalara imza atıyor. Altun’un stratejik zekâsının çeyreği şayet muhalefetten herhangi birinde olsaydı şimdiye daha faydalı işler yaparlardı. 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum