Dilara TANIRLI

    Dilara TANIRLI

    Hukukçu gözüyle

     TÜRK BORÇLAR HUKUKU KAPSAMINDA HATA İLE SÖZLEŞMEDEN DÖNME

    10 Ocak 2023 - 12:06

     
    Pozitif hukuk kapsamında bir sözleşmenin hukuka uygun sonuçlar doğurması tarafların iradelerinin uyuşmuş olmasına bağlıdır. Türk Borçlar Kanunu kapsamında hukuki işlemin temel unsuru irade açıklamasıdır. Hata ise irade açıklamasında meydana gelen kişinin iradesinin istem dışı bir nedenle fesada uğraması halidir.

    Genel anlamda irade sakatlığı olarak kabul edilen bu durum Türk Borçlar Kanunu Madde 30 kapsamında “ Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Hata, kişinin iradesi ile beyanı yani karşı tarafa ulaştırdığı irade açıklaması arasında uyumsuzluk meydana gelmesidir. Kişi dalgınlığı, dikkatsizliği vb sebeplerle hukuki ilişki kurarken iradesini farklı yansıtmış olabilir.   

    Örnek vermek gerekirse kişi sipariş verirken 10 kilo yerine 100 kilo yazarak miktarda hataya düşmüş olabilir. İşte bu gibi durumlarda Türk Borçla Hukuku kişinin asıl iradesini korumaktadır. Türk Borçlar Hukuku kapsamında hataya bağlana sonuç iptal edilebilirlik yaptırımıdır. Bunun için ilk şart hatanın esaslı hata hallerinden biri olmasıdır.



    Esaslı hata halleri Türk Borçlar Kanunu madde 31’de örnekleme niteliğinde sayılmış olup bunlar; yanılanın kurulmasını istediği sözleşmeden başka bir sözleşme için veya istediğinden başka bir konu için iradesini açıklaması, yanılanın sözleşme yapma iradesini, gerçekte sözleşme yapmak istediği kişiden başkasına açıklaması, yanılanın sözleşmeyi yaparken belirli nitelikleri olan bir kişiyi dikkate almasına karşın başka bir kişi için iradesini açıklaması son olarak yanılanın gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya gerçekte istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim için iradesini açıklaması yani miktarda hata halleridir. 

    Özetle hataya dayanan kişi bu hatalı durumu bilseydi hukuki işlemi yapmayacak idiyse bu durumda esaslı hatadan söz edilir. Eğer hataya düşen kişi gerçek durumu bilseydi yine de söz konusu hukuki işlemi yapacak idiyse bu durum esaslı olmayan hata söz konusu olur. Bu haller dışında hataya düşen kişi malın lüzumlu niteliğinde hataya düşmüş olabilir. 

    Literatürde saik hatası olarak geçen bu hata esaslı hata halleri içerisinde yer almamaktadır. Örneğin bir vazonun antika olduğunun düşünülmesi halinde veyahut bir kumaşın  ipek olduğunun düşünülmesi halinde saik hatası meydana gelmektedir. Saik hatası ancak önemli nitelikte ise ve kişi gerçeği bilseydi o işlemi gerçekleştirmeyecek idiyse esaslı hata kabul edilebilir.


    Türk borçlar hukukunda hataya bağlanan yaptırım iptal edilebilirliktir. İptal hakkı bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde kullanılmalıdır.

    Kullanılması şekle tabi değildir ve iptal hakkı kullanıldıktan sonra geriye dönülemez. Sürenin başlangıcı hatanın öğrenildiği andır. İptal hakkının kullanılması ile sözleşme geçmişe etkili olarak ortadan kalkmaktadır.

    FACEBOOK YORUMLAR

    YORUMLAR

    • 0 Yorum