TAKINTI HASTALIĞI – OBSESİF KOMPÜLSİF BOZUKLUK
Halk arasında, takıntı hastalığı olarak da bilinen obsesifkompulsif bozukluk (OKB) , kişinin zihnine girmesine engel olamadığı , zihninden uzaklaştıramadığı düşünce , fikir ve dürtülerdir. Kişinin isteği dışında zihnine gelen düşünceler ,kişi tarafından mantık dışı olarak değerlendirilirler ve yoğun sıkıntı ve huzursuzluğa yani devamında anksiyeteye neden olurlar.
KOMPULSİYON , obsesyonların neden olduğu yoğun sıkıntı ve huzursuzluğu azaltmak ya da ortadan kaldırmak üzere yapılan yineleyici davranış ve zihinsel eylemdir.
Takıntılı düşüncelere birkaç örnek verecek olursak: kişi genellikle ocak, ütü, kapı ya da kilit gibi nesneleri açık bırakmış olabileceğini düşünür. Bu durumun üstesinden gelmek için tekrar tekrar bu nesneleri kontrol eder.
Kişi rahatlayabilmek için elinden gelen her şeyi yapar, takıntılı davranışlar ile rahatlamaya çalışır ancak düşünceler geri gelme özelliği nedeniyle tekrar ortaya çıkar, kişiyi bunaltmaya devam eder ve bu gerçek bir kaygıyla eşdeğer bir korku oluşturur.
Biliyor muydunuz ?
Nüfusun %80 i OKB ‘ de görülen istenmeyen , saçma veya rahatsız edici düşüncelere sahip olabilmektedir. Kişiyi takıntılı hale getiren: düşüncelerin kendisi değil, kişinin düşünceye yüklediği anlam ve verdiği tepkilerdir.
Takıntılı düşünceleri düşünmemeye çalışmak bu düşüncelerin zihnimize yapışıp kalmasına sebep olmaktadır. Bu düşünceleri geçici olarak rahatlatmaya çalışmaksa takıntılarımızı kalıcı hale getiriyor.
Size desem ki kırmızı ruj sürmüş ,pembe etek giymiş fili düşünmeyin! Düşünmemeye çalıştıkça daha çok düşüneceksiniz.
Kısaca istenmeyen bir düşünceden uzaklaşmaya çalıştığımızda , zihnimiz o düşünceyi bize hatırlatmaya devam eder ve onun hakkında düşünmeyi durduramayız. Bu nedenle , takıntılı düşüncelerimizle başa çıkmak için en önemli noktalardan biri düşüncelerimizi kontrol etmemiz gerektiğine yönelik inancımızı değiştirmek olacaktır.
Takıntı hastalığı neden olur diye soracak olursanız,
Araştırmalarda obsesif kompulsif bozukluğun nedenleri arasında, vücutta mutluluk hissini veren serotoninhormonunun üretimindeki aksamasının en önemli neden olduğu görülmektedir. Çocuklukta görülen travmalar da takıntı hastalığına neden olmaktadır.
OKB’li hastaların anne-babalarında ve diğer birinci derece akrabalarında OKB’nin sık olarak görülmesi hastalığın genetikolabileceğini düşündürmektedir.
Kişinin: kuralcı, ayrıntıcı, mükemmeliyetçi ya da titiz olması gibi kişilik özelliklerine sahip olması da kişinin OKB' ye yatkınlığını arttıran etkenlerdendir.
OKB genellikle ergenlik döneminde ve 20 – 30 ‘lu yaşlarda başlamasına karşın , okul öncesi çocuklar da dahil herhangibir yaş grubunda görülebilir. Erkeklerde daha erken yaşlarda başlamasına rağmen kadınlarda daha sık görülmektedir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk belirtileri toplumdan topluma , kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Ülkemizde ve tüm dünyada en sık görülen türleri ise:
Kirlenme korkusu
Düzenli ve simetrik olma
Kendisini veya sevdiklerinin zarar görmesine ait düşüncelere kapılma
Başkalarının dokunduğu nesnelere dokunamamak
Nesneler düzenli olmadığında strese girme
El sıkışmaktan rahatsızlık duyma
Sürekli el yıkama
Aşırı temizlik takıntısı
Mikroplardan korkma
Sürekli duş alma isteği
Sürekli bir şeyleri kontrol etme ihtiyacı duyma
Bir şeyleri sayma
Kilitlendiklerinden emin olmak için kapıları tekrar tekrar kontrol etme
Kapalı olduğundan emin olmak için ocağı tekrar tekrar kontrol etme
Bir duayı, kelimeyi veya ifadeyi içten içe tekrarlamak.
Tedavisi mümkün mü?
OKB kendi kendine geçmez. Bu yüzden tedavi edilmesi önemlidir. En iyi tedavi yöntemi ilaç ve bilişsel davranış terapisidir. Erken teşhis her zaman tedavi süresini kısaltır.Özellikle serotonin sistemi üzerinde etkili olan ilaçlar OKB tedavisinde oldukça yararlı olmaktadır.
Takıntılar o denli bunaltıcı ve rahatsızlık vericidir ki, kişi ne yaparsa yapsın bundan asla kurtulamayacağını düşünür ve tedaviye de inancı düşebilir. Aynı zamanda tedavi süreci de süreli ve yorucu olduğu için kişinin takıntılarının düzelmesi konusundaki kararlığı ve terapiye inancı, güveni çok önemlidir.
Betül MERT
SOSYOLOG / AİLE DANIŞMANI
FACEBOOK YORUMLAR