KGK Deprem Paneli'nden çıkan sonuç: Depremi asla gündemden düşürmeyelim

    Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK), Ankara'da 'Deprem Paneli' düzenledi. Depremin farklı boyutlarıyla ele alındığı panele TBMM eski Başkanı Bülent Arınç da katıldı

    KGK Deprem Paneli'nden çıkan sonuç: Depremi asla gündemden düşürmeyelim
    19 Mart 2023 - 13:31
    KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin ilk oturumu 15.00’de başladı. Ankara'da KGK Genel Merkezi konferans salonunda yapılan panel Sakarya KGK il temsilcisi Zafer Tokuş’un sahibi olduğu başarılı uydu kanalı TV264 ekibi tarafından çekilerek KGK YouTube ve diğer sosyal medya hesaplarından canlı yayınlandı. TV264’ün yanısıra yaklaşık 20 yerel televizyon kanalı da canlı olarak yayınladı. Panelin açılışında konuşan Dim, depremle ilgili söylenecek çok şey olduğunu ifade ederek, “Ben depremin 2. gününden itibaren birer hafta arayla 3 kez o bölgeye gitmiş bir kardeşiniz olarak burada çektiğim fotoğraflar ve görüntüleri sizlerle paylaşıyorum. 2. gün Osmaniye, 3. gün Kahramanmaraş’taydık. Bunlar bilindik görüntüler. Şöyle bir de gerçek var. ‘Devlet nerede’, ‘Devlet yoktu’ gibi serzenişler var. Ben onlara pek katılmıyorum. Devlet aslında biziz, hepimiziz. Devlet sadece oradaki vali, emniyet müdürü, AFAT, Kızılay değil. Ben şunu gördüm ki, devlet de halkımız da vardı. Eğer devletin bir unsuruysa halk, halkımız ve devletimiz tüm unsurlarıyla oradaydı. Tabi ki koordinasyonda bir takım sıkıntıların olduğu bir gerçek. Fakat unutulmamalıdır ki 11 tane şehri kapsayan ve onlarca ülkeden büyük bir sahada bana göre asrın felaketini yaşamış olan bir ülkenin devletinin de bir anda bu kadar büyük bir alana etki etmesi o kadar kolay değil. Türkiye’nin her yerinden akın gelenler vardı. İnsanlarımız bir şeyler yapabilmek için adeta bölgeye koştular. Yardım yağdırdılar. Enkaz kaldırmak ve insanları enkazdan kurtarmak elbette uzmanlık işidir. Kısa sürede bu konuda da organize olunduğunu gördük. Allah böyle felaketleri bir daha yaşatmasın” dedi.
    ‘EKONOMİ YÜZDE 10 OLUMSUZ YÖNDE ETKİLENECEK’
    Dim daha sonra sözü panelistlerden KGK Meclis Üyesi Uzman H. Cesurhan Taş’a verdi. Deprem bölgesindeki incelemelerini aktaran Taş, katılımcılara "Depremin bilançosu" hakkında bilgi verdi. Taş, “Ağırlıklı olarak Hatay’da çalıştım. Devletimiz, milletimiz sahadaydı. Eksik kaldık, gedik kaldık. Kalınabilir bu mümkün. Ama hepimiz bütün emeğimiz ve çabamızla sahadaydık. Yapılan araştırmalarda dünyada yaşanan doğal afetler arasında meydana gelen can kaybı bakımından 3. sırada. 81 vilayetimizin 55 tanesi deprem fay hatları üzerinde. Dolayısıyla ev yaparken bunu göz önünde bulundurmamız gerekirken yüzde 67’lik bir kaçak yapı durumu söz konusu. Şimdi sahada tabi biz imalat tesislerini ararken gördüğümüz yerlerin çoğu konuttu. Konut ve imalat bitişmiş durumda. Henüz hasar tespit çalışmaları devam ediyor. Net bir veri yok elimizde. 1999 depremini İstanbul’da yaşadım. O dönemde ciddi bir zafiyet olduğunu gördük. O zaman yapılanma sürecinde AFAD’ı kurduk. O zamana kadar Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Acil Durum Yönetimi Başkanlığı gibi 3 farklı başkanlığımız vardı. Bunları birleştirip risk yönetimi esaslı harikulade bir kurum kuruldu. 
    Türkiye’nin gayri milli hasılasının yüzde 10’u deprem bölgesi tarafından karşılanıyor. Buradaki kayıp ekonomik olarak 85-90 milyar dolar arası bir rakam olacak gibi görünüyor. Ortalama ekonomi yüzde 10 olumsuz yönde etkilenecek Bu kaybı azaltmak için çalışmalıyız. Bölgedeki 3 milyon konuttan 1 milyonu hasarlı. 1 milyon konteyner ihtiyacı var. Konut alanları ve imalat alanlarının aynı yerde olmasının sonuçlarını gördük. Üretim ve tedarik zinciri kırıldı. Bölgede ciddi anlamda iş gücü kaybı var. Ciddi anlamda konteyner ihtiyacı var” diye konuştu.  
    ‘MİLLET OLARAK SAVAŞ HALİNDEYİZ’
    Deprem bölgesinden yeni dönen SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan ise "Deprem ve iletişim teknolojisi" konusunda katılımcıları bilgilendirdi ve izlenimlerini aktardı. Eraslan, “İşimiz gereği gözlem ve dinlemede kaldık. Biz 40 gündür bir filim izlemişiz, öyle değilmiş. Tabiatımız gereği arka sokaklara girdik. Medyanın bu depremdeki tutumu ilerde bir master doktora tezi olur. Çünkü bize anlatılanlar izlediklerimiz değil. Planlama ve koordinasyon yok, 20 bin kişinin öldüğü kentin valisi siyaset için istifa ediyor. Üzüntüsünden değil. Yanına sağlık müdürünü de almış. Ben o caddelerde hala ceset gördüm, 40 gün geçmiş. Karot testini ilk kez duyduk. Üfleseniz dağılan bir çok bina var. Buna kim izin verdi, o belediye nerede, bakanlık temsilcileri bunu görmedi mi? Hatay’da 15 vali var. Kentin valisi var mı, yok, istifa etti. Yetkiyi kim kullanacak peki? Yetki kullanımı büyük problem. Şimdi daha çok yardıma ihtiyaçları var. Şehirler bomboş. İnsan yok. Çok ilginç durumdayız. Kime sorsanız biz yardımımızı yaptık diyor. Bu çok tehlikeli bir söylem. Bu dönemde 3 tane sosyal medya aracı öne çıktı. WhatsApp, Twitter ve Youtube. Baktığımızda Twitter ciddi anlamda ön aldı, yardım kampanyaları vesaire. Bu acı bu milleti birleştirmedi. Depremin 2. gününde sosyal medyada kavgalara başladık. Savaş halindeyiz. Oradan bir taş kaldırana Allah razı olsun dememiz lazım. Bu süreçlerde radyolar ön plana çıktı. Kriz anında sosyal medya nasıl kullanılır, beyanat nasıl verilir bunlar önemli. 
    Hayırseverleri bile kamplaştırdık. 1999 depreminden sonra 24 yılda ders almamışız. Biz öğretim programlarına böyle bir dersi neden koymuyoruz. Bu arada, hep dedik ki, asla yattığımız yerde telefon olmasın. Oysa, depremde yanında telefon olanların çoğunun hayatı kurtuldu” ifadelerini kullandı.



    ‘İLLERİN RİSK HARİTALARI ÇIKARTILMALI’ 
    Panelde konuşan Şiddetle Mücadele Vakfı (HEGEM) Başkanı Adem Solak ise şu ifadeleri kullandı: “Bir toplumda sıra dışı bir olay olduğu zaman o toplumun sıra dışı olaya sıra dışı akılla mantıkla, bilgi ve beceriyle bakmasını bilmesi lazım. İkincisi ise sıra dışı değerlendirmeler sıra dışı uygulamalar ve sıra dışı çözümlere geçebilmesi lazım. 1 Kasım 1755’te yani 265 sene önce Lizbon’da büyük bir deprem oluyor. Portekiz’in başındaki yönetici toplumuna şu bildiriyi yayınlıyor: Ölüleri en uygun şekilde kaldırın. Sağ olanları taşıyın ve besleyin. Güvenliği sağlayın. 
    Marmara eksenli depremlerden sonra Türkiye’de bir şey yapılmış mı? Örneğin, 50 tane doçent ve profesör toplanmış. Deprem sonrası travma alanında dünyadaki kaynakları kullanarak eğitim verilmiş ve uluslararası seviyeye yükseltilmişler. Peki siz hiç duydunuz mu bu hocalardan bir açıklama. Kimisi ölmüş, kimisi emekli olmuş. Bazı STK’lar deprem bölgesine 3 bin, 4 bin psikolog gönderdiklerini söylüyorlar. Deprem travmaları alanında eğitimli Türkiye’de 50 tane hoca var. 3 bin taneyi nerden buldunuz?
    Bizi gerçekten 21. YY ülkesi ya da insanı olmak istiyorsak 21. YY bilim disiplinlerini bilmemiz lazım. Bırakalım  birbirimizle uğraşmayı, bırakalım siyasetle uğraşmayı. Yok böyle bir dünya. Diğer taraftan risk hazırlığı diye bir şey var. Yeniden bizim bunları değerlendirmemiz lazım. İ…

    FACEBOOK YORUMLAR

    YORUMLAR

    • 0 Yorum